FİLENİN SULTANLARI

ABONE OL
20:34 - 08/09/2023 20:34
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Filenin Sultanları ve Filenin Efeleri diye bir tanımlama oluşturdular voleybolseverler. Sultanlar bayan voleybolcular, Efe ise erkek voleybolcularımız için. Sultanlar Avrupa ve Dünya kupasını “Erik dalı” eşliğinde evlerine götürdüler (2023).

Ben maçların son üç karşılaşmasını seyrettim. Oldukça heyecanlı dakikalar yaşadık. Öldük öldük dirildik. Sonunda Vargas’ın smacıyla milletçe yüzler güldü. Türkiye’nin böyle bir başarıya ihtiyacı vardı. Temennimiz bundan sonraki yıllarda da aynı başarıyı devam ettirilmeleridir.  Millî maçlar her zaman değişik bir atmosferde seyredilir. Bu maçlar sıradan maçlar değildir. Oyuncular Türk Milletini temsilen çıkarlar sahaya. Prestij maçlarıdır.

2.000 ‘li yıllara gelinceye kadar Milli takımlar için şöyle bir cümle kurulurdu spor yazarları tarafından ”Yenildik ama ezilmedik.” Türkiye bütün spor dallarının hepsinde olmasa bile çoğu dalda sahadan her zaman mağlup ayrılırdı. Kızlarımızın gururumuz oldu. Son smaçtan sonra gözyaşları dökenlerimiz bile vardı. Meydanlara dev ekranlar kuruldu. Karşımızda Sırplar vardı. Sırpların Boşnak Müslümanlara yaptığı katliamlar daha unutulmamıştı. Sreprenitsa katliamı unutulur mu? Sırp katillere kapıları açarak katliama göz yuman Birleşmiş Milletler ’in Hollandalı askerleri unutulur muydu? Boşnak Zehra Güneş o katliamı unutmuş olabilir mi? Cumhuriyet Gazetesi yaptığı bir röportajda Zehra Güneş’i Balkan göçmeni olarak tanıyor. “7 Temmuz 1999 tarihinde İstanbul’un Kartal ilçesinde dünyaya geldi. Zehra Güneş aslen Balkan göçmenidir.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/zehra-gunes-kimdir-kac-yasinda-aslen-nereli-boyu-kac-iste-merak-edilenler-1912439)

Cumhuriyet Gazetesi Voleybolcu Zehra Güneş için Bosnalı Müslüman bir ailenin çocuğu diyemiyor. Zihniyet meselesi.

Zehra Güneş, 1999 yılında 6 kişilik Boşnak kökenli bir ailenin ikinci çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Kendisi gibi voleybolcu olan İrem Nur Güneş ve Mina Güneş ile kardeştir. (https://www.ensonhaber.com/medya/zehra-gunesin-memleketi-herkesi-soke-etti-hic-de-benzemiyor-ama)

Şimdi Zehra Güneş Sırp Borissia ile karşılaşınca hiçbir şey hissetmemiştir diyebilir miyiz? Zehra Güneş Müslüman bir Boşnak olarak, 100 sene önce Çanakkale’ye gelenlerle sarmaş dolaş canciğer kuzu sarması gibi olanlarla, onların içimizdeki şürekaları ile aynı şeyleri düşünüyor olabilir mi? Sanmıyorum.

Zehra Güneşli, Ebrarlı, Vargaslı, Edalı 30 kişilik Voleybol takımı yaşattı bu gururu bize. Türk Milletine. A Milli Kadın Voleybol Takımımız.

Avrupa Şampiyonası finalinde Sırbistan’ı 3-2 yenerek yaşattı. Hem de Cumhuriyet’imizin 100. Yılında. Dünyanın 1 numarası olan Filenin Sultanları, böylece tarihe geçti. Erik dalı türküsüyle dünyaya mesaj verildi. Her ne kadar bu türkü bazı çevreler tarafından kışkırtıcı bulunsa da.

Erik dalı gevrektir
Erik dalı gevrektir

Basmaya gelmez

Elin gızı naziktir
Küsmeye gelmez

Eller oynasın eller
Diller söylesin diller
Eller ne derse desinler
O dillerini yesinler.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Filenin Sultanlarını kutladı: “2023 CEV Avrupa Şampiyonu olarak hepimize büyük bir gurur yaşatan A Millî Kadın Voleybol Takımımızı, Filenin Sultanlarını canı gönülden tebrik ediyorum.”

Voleybol Federasyon başkanı Üstündağ da kutladı:

“Türk çocukları, Cumhuriyetin 100’üncü yılında, daha önce alınmamış iki kupayla karşınızda. Ne kadar övünsek azdır. Bunlar bizim evlatlarımız. Bağrımıza basacağız, daha büyük başarılara imza atacağız. Siz böyle destek verdikçe bu kızlar daha büyük başarılara imza atacaktır.”

Türk Milletinin bu sevinci devam ederken birileri, Ebrar Karakurt adlı oyuncunun cinsel tercihi gündemin ilk sırasına çıkardı ve şampiyonluğu gölgeleyiverdi. Troller boş durmuyordu. Provokatörler sahne almıştı. Türk Milletinin sevincini hazmedemeyen çevreler provokatörleri sahneye sürmüştü. Ebrar Karadut’ta bu provokatörlere alet oldu o malum afişle sahnede yerini alıverdi. “Boş yapma Abdulhamid.” Yanlış yaptı. Bir oyuncunun Federasyon’dan izin almadan veya antrenöründen izin almadan böyle bir skandala imza atması başka türlü izah edilemez. Temsili bir resim olarak paylaşılan Melisa Vargas’ın Osmanlı fesine smaç vurması da Abdulhamid isminin tesadüfen seçilmediğini göstermektedir.

Türk milletinin değerleriyle oynayanlar tıynetlerinden dolayı bunu yapıyorlar. Onların görevi bu. Görevlerini yapıyorlar. İyi de yapıyorlar. Ağaçlar kesildi (Gezi) diyorlar yapıyorlar, basın özgürlüğü diyorlar yapıyorlar, LGBT diyorlar yapıyorlar, başörtüsü diyorlar yapıyorlar, ezan diyorlar yapıyorlar, Osmanlı diyorlar yapıyorlar, Ayasofya diyorlar yapıyorlar, gericiler, yobazlar diyorlar yapıyorlar, pahalılık diyorlar yapıyorlar…hep yapıyorlar. Bunlar görevlerini yapıyorlar. Görevini yapan insanlar tebrik edilir. Ben de onları tebrik ediyorum. Türk düşmanı Türkiye düşmanı bunlar.

Türkiye sevdalıları ne yapıyorlar, bakıyoruz, kulak veriyoruz tıss. Benim derdim bunlarlar; “Ben Müslümanım, mütedeyyin Müslümanım, benim değerlerim vardır, benim dinim vardır, benim tarihim vardır, benim kimliğim vardır, benim dilim vardır, benim bayrağım vardır, benim vatanım vardır, benim kutsal değerlerim vardır.” diyenlerdir bunlar, oturduklarında mangalda kül bırakmayan klavye fedaileri!

Hemen provoke olmaya teşne insanlar bunlar. Düşünmeden etmeden, hurra takılıyorlar o insanların peşine. Neden, niçin, nasıl, kim? sorularını sormadan yapıyorlar bunu.

Yıllardır hep başımıza vurdular, ayağa kalkamadık, hep horlandık, kızlarımızı üniversitelerde okutamadık, Kutsal Kitabımızı yaktılar, Peygamber ocaklarına alınmadık, Peygamberimiz’i aşağıladılar karikatürlerini yaptılar…daha neler neler, diyorlar. Haklıdırlar.

Ben bunları anlıyorum elbet ama meselenin karşı mahalleye aynıyla mukabele ederek onların yaptıklarını yaparak çözülemeyeceğinin de farkındayım. Uhulet ve suhulet gerektiğine inanıyorum. Ve konuların künhüne vakıf olmadan her saldıranın peşine takılarak çözülemeyeceğine de biliyorum. Akıllı olmak lazımdır.

Bu memlekette; Fatih Altaylı’nın Müslümanlara şerefsiz demesi serbest ama öbür mahallenin karşılık vermesi suç addediliyor. Bunu da biliyorum.

Kendisiyle yapılan röportajda şöyle cevap veriyor moderatöre Altaylı: “Her şeye ve bir kesime rağmen şampiyon oldular. Birtakım gerici alçak kesimler kızlara saldırdı. Bir kesimin kafasına kafasına geçirdi.  Gerici taife, alçaklar, yobazlar…ağızlarına gelenlerle saldırdılar. Bu yobaz takımı, Fatihi de sevmezler. Fatih aydındır. Şerefsizler…(YouTube. Fatih Altaylı 4 Eylül 2023)

8 Eylül Cuma Yeniçağ internet gazetesi Altaylı’nın söylemlerini biraz yumuşatmış. Yandaşlık böyle bir şey oluyor galiba. YouTube’de şerefsiz kelimesini kullanıyor Altaylı. Yeniçağ editörü o kelimeyi “edepsiz” olarak editlemiş. Kendisine küfredenler de Fatih Sultan Mehmed’e küfretmiş olurlarmış.

Sen ey Altaylı -sana Fatih demem Fatih’e hakaret olur- Sen şimdi karşı mahallenin çocuklarına “Şerefsiz” deme hakkına sahip olarak onlara küfrediyorsun ya.  Peki o mahalledekiler de sana “Şerefsiz” dediklerinde niçin küplere biniyorsun? Sen küfredersen onlar da sana küfrederler. Sana göre küfretmek senin olduğu gibi onların da doğal hakkıdır. Sen küfrederken onların eli armut toplamayacaktır. “Boş yapma Abdülhamid” diyeni masum hale getirerek savunurken mütekabil cevabı da aklına getireceksin. Boş yapma sloganı boşu boşuna söylenmemiş olabilir.

Ama bak Melih Gökçek senin yaptığını yapmamış. O mahallenin çocuklarına şerefsiz dememiş. Şöyle demiş:

“Bayanlar Türk Milli Voleybol Takımı’nın Avrupa şampiyonluğunu tebrik ediyorum. Türk sporuna son on senedir sayın cumhurbaşkanımızın katkıları dolayısıyla hemen her branşta gelen şampiyonluklar dolayısıyla sayın cumhurbaşkanımıza çok şey borçluyuz. Ebrar konusunda tek geri adımımız yoktur biline… Sultan Abdülhamid’e laf eden Tanzimat artıklarının milli takımda yeri olmamalı. Sen milli takıma layık olmayan bir LGBTL’lisin. Abdülhamid’e saldırdığına göre senin kökünü araştırmak gerek. Bir sporcu siyaset yapacaksa sporu bıraksın. Atın bunu milli takımdan. Milli takıma leke düşmesin.” (https://www.birgun.net/haber/ebrar-karakurt-u-hedef-gosteren-melih-gokcek-durmuyor-tek-geri-adimimiz-yoktur-465919)

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçaslan da senin gibi küfredip şerefsiz dememiş karşı mahallenin çocuklarına:

“Herhangi bir eşcinsel insana, tıpkı diğer günahkârlara baktığımız nazarla bakabiliriz ancak. Nasıl ki bir alkoliğe, bir kumarbaza, bir yalan bağımlısına, bir zinakâra “Allah affetsin, Allah hidayet versin, doğru yolu göstersin” diye dua etmekten daha net bir yolumuz yoksa mesele “eşcinsel bir insan” olduğunda da izleyeceğimiz, dahası izlememiz gereken yol budur. İnsan olmaklığı bakımından bir alkoliğe hangi merhamet nazarıyla bakıyorsak bir eşcinsel insana da aynı nazarla bakmaktır vazifemiz. Çünkü biz Müslümanların temel ilkesi “günahkârdan değil günahtan nefret etmek”tir ve üzerimize vazife olan şey de “günaha uygun ortamın oluşmasına engel olmak”tır, günahkârı hırpalamak değil.” (https://10haber.net/yazarlar/ismet-berkan/ib-gundem/2023-06-21/)

Sizin mahallenin çocuklarından gazeteci olduğunu söyleyen İsmail Saymaz ise, Sözcü TV’de katıldığı Sokağın Sesi programında Ebrar Karakurt’u hedef alanları hedef tahtasına koyarak İstiklal Marşı aşıklarına şöyle demiş:

Küba’dan kaçmak zorunda kalan Melissa Vargas gibi Türkiye’den kaçmak zorunda bırakılmak istenen Ebrar Karakurt yaratılmak isteniyor. Siz kimsiniz ya! Düne kadar İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmayanlar, Ebrar Karakurt’un vatanseverliğini sorgulama hakkını sözde kendilerinde görüyorlar.” (https://www.dailymotion.com/video/x8nqv13)

Muhterem! Şecaat arzetmiş.

New York Times gazetesi de safını belli ederek şöyle demiş: Türkiye kahramanlarını buldu:

“Çoğunluğu Müslüman olan Türkiye, laik bir ülke olarak Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu. Türkiye’de siyaset, ülkede laik kimliği korumak isteyenlerle İslam’ın kamusal hayattaki rolünü artırmak isteyenler arasında şekilleniyor. Erdoğan ikinci gruba ait, oyuncularsa açıkça ilk kampta. Eğer, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet olmasaydı, onun Aydınlanma devrimleri gerçekleşmeseydi, böylesi genç ve yetenekli bir kadın voleybol milli takımı oluşturulabilir miydi?” (https://www.sozcu.com.tr/2023/dunya/new-york-times-filenin-sultanlarini-yazdi-turkiye-kahramanlarini-buldu-7792272/ Alev Coşkun)

Sevgili Altaylı, birilerine hakaret ederek diğerine sahip çıkılmaz. Genç voleybolcu Ebrar Karakurt’a sen değil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sahip çıktı: “Kültür, sanat, spor gibi hepimizi birleştirmesi gereken alanları bozgunculuk aracı haline getirmeye çalışanları görüyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın bu ülkeyi bir grup azınlığa ait görenlerin devri kapanmıştır. Tüm bireylerin yaşama, kendini ifade etme ve oy tercihlerine saygı göstermek zorundayız.”

Evet sevgili Altaylı ve mahalle komşuları. Görüldüğü üzre mahallenin sakinleri diğer mahallelerin sakinlerine kem söz etmemiş. Şimdi sen söyle bakalım “şerefsiz” kimdir?

Yapmayın etmeyin. Bu toplumu germeyin. Provokatörlerin önünü açmayın. Onları cesaretlendirmeyin. Her toplumun içinde şerefsiz vardır. Türkiye 82 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Birisi yanlış yaptı diye 82 milyonu suçlayamazsın. Bu kavramı bir toplumun geneline şamil kılarak kullanamazsınız. Veya o toplumun %95’ ini oluşturan bir toplumu hedef alarak kullanamazsın. Türk Milleti Müslümandır.

Kendi toplumunun hata yapan bir ferdine şerefsiz demek kimsenin haddine değildir. Olmamalıdır. Bazı sözler vardır, muhatabının sıfatı değilse geri döner, söyleyenine yapışır kalır.

Spor tarihimize şöyle bir göz atalım

Yurdumuzda ilk yapılan spor okçuluktur. Okçuluk 1453 yılında başlamıştır. Okçuluk, Meydan-ı Kemankeşâni’de yapılırmış.

Okçuluktan sonra ikinci sırada güreş var.  ˝Güreş˝ 1361 yılında başladı.
Saltanat kayıkları yarışması. Bu yarış 1579 yılında yapıldı. En seçkin kürekçilerin yarışı.

1870 yılında yurdumuz sporu için önemli bir olay gerçekleşmiştir. Bu olay bir spor şenliği dir. İlk spor şenliği, Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından Kağıthane’de gerçekleştirildi.
1890 yılında ise 40 yıl önce İngilizlerin icadı olan futbol Türkiye’ye geldi. Türkiye’de ilk kez Bornova semtinde, buraya yerleşmiş bulunan ve pek çoğu tütün ve pamuk ticaretiyle uğraşan İngiliz aileleri arasında Bornova çayırlarında oynanmaya başladı.
1896 yılında Yunanistan’da yapılan ilk olimpiyatlarda usta pehlivan Koç Mehmet ve Faik Hoca ülkemizi temsil etti.
1901 yılında ilk Türk futbol takımı kuruldu. Takımın ismi Black Stockings yani Siyah Çoraplılar. İlk Türk futbolcusu da Bahriyeli Fuat Hüsnü Kayacan’dır.
1902 yılında 25 yaşındaki Türk genci Alp Dağları’nın ünlü Mont Blanc doruğuna ulaşarak oraya Türk bayrağı dikmiş ve orada bulunan dağ defterini imzalamıştır.
1903 yılında bir grup genç Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü kurdu.
1904 yılında Basketbol Türkiye’de ilk defa Amerikan Robert Koleji ögrencileri tarafından oynandı.

1905 yılında Galatasaray futbol takımı kuruldu.
1907 yılında Fenerbahçe futbol takımı kuruldu.
1921 yılında Trabzon İdman Ocağı kuruldu.
1922 yılında Türkiye Futbol Federasyonu kuruldu. Aynı yıl Milli Takım kuruldu
1923 yılında Gençlerbirliği kuruldu. Aynı yıl FIFA’ya kabul edildik.
1957 yılında ilk Türk voleybol takımı sahaya çıktı. Ve 2023 yılında Avrupa ve Avrupa şampiyonluklarını kazandı.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Süleyman

      Filenin Sultanları “ değil
      Filenin Enflasyonlarından bahsetseniz

      Yanıtla
      +0
      -0