Zam oranı yüzde 15,57. Kira artışı yüzde 43,23. Evet, yanlış duymadınız. Bir tarafta geçim derdiyle sabahın köründe işe giden milyonlar, diğer tarafta her ayın sonunda kira kontratına bakan ev sahipleri. Aradaki “mükemmel” fark, neredeyse bir matematik mucizesi gibi sunuluyor. Emeği geçen herkese(!) teşekkürlerimizi sunmamak mümkün değil. Çünkü bu düzen öyle bir noktaya geldi ki, adaletsizlik artık istatistik kılığına girerek karşımıza çıkıyor.
Bir ülkede maaşlara gelen artış, barınma hakkına erişimi kolaylaştırmıyor; tam tersine zorlaştırıyorsa, orada bir düzen değil, düzensizlik vardır. Kira artışları maaş zamlarının üç katı hızla ilerliyor. İnsanlar çalışarak yoksullaşıyor. Ev sahibiyle kiracı arasında değil, yönetenle yönetilen arasında derin bir uçurum var. Çünkü bu denklem halk için kurulmadı. Bu denklem, halkı yönetmenin değil, halktan kopmanın denklemidir.
Üstüne üstlük, bu tabloyu yönetenler bir de çıkıp övünüyor. “Enflasyon kontrol altında”, “Halk rahatladı”, “Daha iyisi yolda” gibi açıklamalar, halkın sabrıyla dalga geçmektir. Kimin rahatladığı ortada: Saray çevresi, yandaş müteahhitler, üç-beş yerden maaş alan bürokratlar, kamu bankalarının yönetim kurullarına serpiştirilmiş isimler. Bir tanesi emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor, öbürü tek toplantıya bile girmeden birkaç kurumdan düzenli gelir alıyor.
Kim bu insanlar? Hepimizin gözünün içine baka baka devletin nimetlerinden yararlanan, torpille koltuklara oturan, liyakatten bihaber ama sadakatte bir numara olan kişiler… Eline iş dosyası almadan maaş alanlar, ihalelerden beslenenler, holdinglerle devlet kasasını karıştıranlar… Ve sonra da çıkıp emekliye, memura, işçiye dönüp utanmadan “sabredin” diyorlar.
Bu nasıl bir ülke oldu? Birileri şatafat içinde yaşarken, birileri pazardan artık meyve sebze topluyor. Birileri dört çeker arabalarla ofis gezisi yaparken, birileri sabah otobüse binecek para bulamıyor. Ve işin tuhafı şu ki, bu tabloya bile “istikrar” diyorlar.
Ama asıl istikrar, halkın alım gücünde olmalıydı. Asıl denge, maaşla kira arasında olmalıydı. Bir insan, kazandığıyla insanca yaşayamıyorsa o ülkede refah değil sefalet vardır. Bugün gelinen noktada insanlar sadece kira değil, umut da ödeyemiyor. Çünkü geleceğe dair bir güven kalmadı. Her şey o kadar belirsiz ki, insanlar artık bugünü nasıl atlatacaklarının hesabında.
Yandaş medya ise tüm bu tabloyu ters yüz etmeye çalışıyor. Manşetler “müjde” dolu, haberler “rekor”larla süslenmiş. Ama gerçek hayat, ekranlardan görünmüyor. Gerçek hayat, kasapta, markette, eczanede yaşanıyor. Gerçek hayat, doğalgaz faturasına bakarken solan yüzlerde, okul servisi parasını denkleştiremeyen annelerde, pazardan dönerken fileyi boş getiren babalarda saklı.
Yönetenler halkı değil, birbirlerini kolluyor. Her seçim dönemi öncesi “halka hizmet” lafını dilinden düşürmeyenler, seçim geçtikten sonra halkı hatırlamıyor. Çünkü halkın değil, sarayın gölgesinde yaşıyorlar. Halkla bağlarını kopardılar. Onlar için yoksulluk rakamsal bir veri, evsizlik bir istatistik, çaresizlik ise ajandalarında bile yer almayan bir ayrıntı.
Ancak bu düzenin sonsuza dek süreceğini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar. Çünkü bu ülke, adaleti ve hakkaniyeti defalarca küllerinden yaratmıştır. Ve bugün yeniden o noktadayız. Bu ülke bir avuç imtiyazlı azınlık için değil, onurlu bir hayat sürmek isteyen milyonlar için vardır. Bu ülkenin kaynakları üç-beş maaşlı yandaşlara, ballı kadrolara, tabela yöneticilerine değil; çalışana, üretene, vergisini ödeyene aittir.
Eğer bir sistem, çalışanın hakkını gasp ederken, sadakatle biat edenleri zengin ediyorsa; orada ne demokrasi kalır ne de ekonomi. Olan sadece büyük bir yağma düzenidir. Bugün bu tabloya övgüler düzenler, yarın halkın öfkesinden kaçacak yer arayacaktır.
O yüzden bir kez daha teşekkür ederiz(!): Bu kadar açık bir adaletsizlik, halkın gözünü açtı. Bu kadar pervasız bir yönetim anlayışı, hak aramanın meşruiyetini güçlendirdi. Bu kadar açık ballı maaş düzeni, gerçeklerin üzerini örtemedi.
Ve biz bu tabloya mahkûm değiliz. Bu düzeni değiştirecek olan, yine bu halktır. Çünkü artık susmuyoruz. Çünkü artık soruyoruz: Bu ülkenin kaynakları neden bir avuç ayrıcalıklıya çalışıyor? Cevap vermeyen herkes, halkın vicdanında çoktan hükmünü kaybetti.
GÜNCEL
Az önceALMANYA
35 dakika önceALMANYA
39 dakika önceALMANYA
43 dakika önceGÜNCEL
4 saat önceALMANYA
6 saat önceAVRUPA
7 saat önce