DOYUMSUZLUK

DOYUMSUZLUK

ABONE OL
00:24 - 01/05/2025 00:24
DOYUMSUZLUK
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son yıllarda toplumumuzda göze çarpan bir doyumsuzluk var. Bu, hem özdeksel hem de tinsel alanda söz konusu. Doymak bilmeyen, elindekiyle yetinmeyen, hakkına razı olmayan bir bencilliğin doyumsuzluğun altında yattığını söyleyebilirim. Vahşi kapitalizm, toplumun üstüne bir karabasan gibi çöktükçe bencillik de gelişmekte ne yazık ki. Bencillik güçlenirken toplumculuk zayıflamakta giderek. Hatta toplumcu düşünenlere modası geçmiş(!) bir görüşü savundukları öne sürülerek dinozormuş gibi bakılmakta.

Doyumsuzluk, öncelikle özdeksel alanda başladı. Bu durum, tinsel doyumu ortadan kaldırıyor nedense. Özdeksel ve tinsel doyumsuzluk birbirine koşut olarak artmakta toplum içinde. Bunu en iyi açıklayan ise halkımızın: “Karnı doysa gözü doymaz.” sözüdür.

12 Eylül 1980 darbesiyle ülkemize egemen olan vahşi kapitalizm, 24 Ocak kararları doğrultusunda toplumcu olan her şeyi ortadan kaldırmayı bir görev edindi. Kamuculuğu, ülkemizden silmek için özel çaba gösterdi küresel sermayenin buyruğunda olan darbeciler ve onun kültür, sanat, spor, ekonomideki görevlileri. Her konuda bireysel başarılar övülüp toplumsal başarılar görmezden gelindi. Kamuculuk basın-yayın organlarında iktidarın sözde aydınlarınca kötülendi. Toplumsal dayanışmanın, yardımlaşmanın birlikte çalışıp üreterek hakça paylaşmanın erdemleri küçük görüldü, gösterildi. Böylece doymak bilmeyen bir insan tipi oluşturulmaya başlandı.

Doymak bilmeyen insanın oluşumunda en önemli etken, televizyonun yaygınlaşması oldu. Toplumun egemenleri, televizyonları kendi çıkarları için kullanarak toplumculuğa savaş açtılar akçamdan. Reklamlarla tüketimi özendirdiler yurttaşlarımıza. Üretim konusunda halkı yüreklendirmek yerine tüketimin özendirilmesi niye mi?

Tüketim çoğaldıkça üretim azalmaya başladı. Cumhuriyet’imizin kuruluşuyla bin bir emekle kurulan sanayi kuruluşlarımız, özelleştirme adı altında kapatıldı. Tarım, üvey evlat görüldü. Bu nedenle köylerimiz boşaltıldı bilerek. Dışalım çoğaldı. Dışalıma koşut olarak ülkemiz daha çok borçlandı. Bu da dış ülkelere siyasal bağımlılığımızı artırdı.

Kamuculuğun ortadan kalkmasıyla yasa, kural tanımayan ve sırtını ülkemiz siyasetçilerine yaslayan bazı kişiler hızla varsıllaştı. Her alanda tekelleşme söz konusu oldu. Sözde serbest piyasacı olan düzen rekabeti ortadan kaldırdı tekelleşmeyle. Gittikçe tekelleşen ekonomi, bir soygun düzenine dönüştü. Bu durum, sosyal yaşamı da etkiledi. Doymak bilmeyen bir açgözlülük ortaya çıktı. Açgözlülük, görgüsüzlükle beslendi.

Vahşi kapitalizmin ortaya çıkardığı insan tipi doymuyor. Her şeyin kendisinin olmasını istiyor. Özdeksel bir doyum söz konusu. Bu nedenle tinsel doyum bir yana itildi. Yeni varsıllık çok tapu, çok para biriktirmeyi amaçladı. Tapuya ve paraya ulaşmak için kurallar ve yasalar bir yana itildi. Hangi yolla olursa olsun amaca ulaşmak için her yolu kendilerine hak bellediler. Bu varsıl tipi; bilim, sanat, spor, kültürden ne yazık ki çok uzak. Doğru düzgün düşküleri yok. Uğruna savaşacağı, özveride bulunacağı ülküleri hiç olmadı. Ülküleri için savaşım verenleri, yaşamını ülküleri uğruna harcayanları, toplum için özveride bulunanları vahşi kapitalizmin görgüsüzleri beceriksiz olarak gördüler. Onlar için toplum yararını düşünmek yararsız bir düşünce.

Vahşi kapitalizmin egemenlerince benimsenen görgüsüzlük ve açgözlülüğün doruğa çıkardığı doyumsuzluk, iletişim organları aracılığıyla hızla topluma yayıldı. Ne yazık ki toplumun her kesiminde doyumsuzluk baş gösterdi. Hiçbir şeyle mutlu olmayan, elindekiyle yetinmeyen, kendi yaşamsal gereksinmesinden çoğunu isteyen, başkalarının hakkı olana göz diken insan tipi her yanda. Bu kişiler, özdeksel açıdan doymak bilmedikleri gibi tinsel olarak da doymuyorlar. Bu doyumsuzluk, toplumumuzun geleneklerini, değerlerini örseliyor. Hatta bu doyumsuz bencillik, çocuk yapıp topluma biyolojik ve sosyolojik katkı yapmaktan bile uzak durmakta. Çünkü onun düşüncesinde başkası için özveride bulunmak diye bir şey yok, çocuğu bile olsa.

Özdeksel ve tinsel doyumsuzluk; toplumsal dokumuzu bozmakta, elseverliğimizi ve duygudaşlığımızı yok etmekte. Ülküsü, düşküsü, özverisi olmayan kişi için halkımız: “Gözünü toprak doyursun.” der. Ne güzel bir söz değil mi?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP