DOĞA İHANETİ AFFETMEZ

ABONE OL
21:44 - 18/03/2023 21:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Su akar, yolunu bulur” sözünü bilir, sıklıkla da söyleriz ama nasıl bulur, nereden bulur, bulduğunda nelere sebep olur hiç düşünmeyiz!..

Doğa insan gibi değil, unutmuyor, hoş görüsü de, affı da yok. Üstelik ne kadar sabırlı olursa olsun, ne kadar beklerse beklesin, günü gelince alacağına şahin… Zamanı geldiğinde öfkesini tüm şiddetiyle kusarak geri alıyor kendisinden aldıklarımızı!..

Her zaman görmekteyiz ki akarsuyun yolunu değiştirip üzerini kapatıp ya da bir gölü kurutarak üzerine ev yaptığımızda öfkeleniyor, gün gelip karşı çıkıyor, isyan ediyor daha fazla sabredemeyip. Yatağının kenarına bina yapılmasına da öfkeleniyor, alanını daralttığımız için, gün gelip debisi arttığında, daralan yatağına sığamadığı için ya da üzerine binalar yapıldığı için öfkeleniyor… Denizler de, göller de öyle, sürekli doldurup doldurup, onların da üzerine evler, yollar, hava alanı ya da parklar bahçeler yapıyoruz!.. Gün gelip öfkeleniyor onlar da… Dolayısıyla tıpkı akarsularda olduğu gibi, onlar da öfkelerini kendilerinden çalınan bölgelere, üzerlerindeki binalara, yollara, insanlara saldırarak kusuyor…

Depremler de öyle, yeri belli, yurdu belli, nelere sebebiyet verebilecekleri de ama bir tek zamanı bilinmiyor tam olarak. Tahmin edilebiliyor ancak. Buna rağmen başka yer yokmuş gibi, inadına gibi, tam da üzerine yerleşilmesine kızıyor!..

Belki de insanların akıllanmasını bekliyor her bir defasında… Belki de akıllanmak bir yana, aynı hataları tekrar tekrar yapmalarına öfkesi!..

Elde belgeler var, bilgiler var, tecrübeler var ama hiçbirine itibar edilmiyor…

Bilimin verilerine, geçmiş afetlere itibar edilmiyor ama yaşlılara mı sorulsa acaba? Yaşlılık da bilgelik ve tecrübe ne de olsa…

Deprem bölgesindeki sel felaketi bana eski bir anımı anımsattı…

Ankara’daki evimi yeni almıştım. Bir süre sonra, binanın altından su gelip bahçede yol bularak akmaya başladı. Önce kanalizasyon patladı endişesiyle korktuk ama gelen su çok temizdi. Hem kanalizasyon giderini, hem de gelen temiz su tesisatını incelettik, defalarca da usta çağırdık ama nereden geldiğini bulamadılar bir türlü… Suyu incelettik, temiz suydu…

Belediyece bahçe kazıldı, önümüzdeki asfalt kazıldı ama mümkün değil, bulunamıyordu kaynağı…

Korkmaya da başlamıştık, en çok da bahçe katındaki komşu mağdurdu. Suyu emdikçe tüm duvarları küfleniyordu… Aktıkça temeli de yumuşatıyordu muhakkak. Belki de temelin altında bir su kaynağı vardı… Öyle bir şey olmadığı da tespit edildi…

Etraftaki tüm gecekondular yıkılıp her geçen gün birinin yerine yeni bir bina yapılmaktaydı ama arka tarafımızdaki bir tanesinin sahibi inatla vermiyordu evini kimseye. Çok yaşlı bir de anneleri vardı. Akşamüzerleri, onu hava alsın diye bahçeye çıkartırlardı. Bahçesinden geçmek kestirme oluyor diye, izin de isteyerek iş dönüşlerimde o bahçeden geçiyor, geçerken de bu yaşlı teyzeyle bir iki satır sohbet ediyordum…

Bir gün merakla sordu: Kızım sizin bahçede gömü falan mı var, her gün bir sürü adam sağı solu kazıp duruyor. Ne arıyor onlar öyle diye. Anlattım… “Aaa söyle onlara boşuna uğraşmasınlar. Eskiden burası köyken, Ordu Evinin önündeki cadde çok büyük bir dereydi. Çok güzel de suyu vardı. Biz oraya yün, kilim yıkamaya giderdik. Çobanlar gelip sürülerini sulardı. Çok da ağaçlıktı, etrafı envaı çeşit çiçekle dolardı baharları. Bazen suyun kenarında piknik de yapardık. Çok güzel günlerdi. Havası da temizdi buraların. Şimdiki gibi, kömür dumanı ve kokusu sarmazdı her yanı. Her şeyi mahvettiler… O derenin üzerini doldurup orayı yol yaptılar… Hep endişe ederdim, bu dere bir gün bir yol bulup bir yerlerden çıkacak ama nereden? Öyle ya bunun bir kaynağı var, önü kapatılırsa, kuruyup gidecek değil ya, mutlaka zamanla kendine bir yol bulacak diye. Dua da ederdim, inşallah bizim bahçeden bulmaz yolu diye. Demek sizin evin atını yol etmiş kendisine”

Pek çok kez başvurmamıza ve araştırmalarına rağmen belediye bulamamıştı suyun akış nedenini. Ama hiç mi akıllarına gelmezdi. Hiç mi eskiye dair bir bilgi ya da harita yoktu ellerinde?.. Kafamdaki pek çok soruyla ertesi gün belediyeye gidip teyzenin dediklerini aktardım. Çok şaşırdılar, “Öyle miymiş, bilmiyorduk, araştıralım” dediler…

Bu defa, o cadde de kazıldı… Buldular sanırım suyun geldiği yeri. Ne yaptılar, nasıl yaptılar, akış yönünü mü değiştirdiler, kanalizasyona mı bağladılar bilmiyorum. Takip edemedim ama bizim binanın altından gelen su kesildi.

O gün o teyze sormasa, ondan öğrenmemiş olsam, kim bilir daha ne kadar akacak, nerelerden kendine yol bulacak ve nelere sebebiyet verecekti?..

Belki de yeni bir yol buldu ve sebebiyet verdi bir şeylere ya da verecek bir gün…

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.