DEİZM KUR’AN İLE SAVUNULABİLİR Mİ? (l)

31.01.2023 20:07

Çoğunluğu Hristiyan olan bir ülkede yaşıyoruz. Almanya ‘da. 83 milyon nüfusu var (2021). Hristiyan bir ülke. Büyük çoğunluğu Katolik ve Protestan. Toplamda 40 milyon civarında. Toplam nüfusun 52.1’i. Sayıya Ortodoks ve diğer mezheplere bağlı Hristiyanlar da eklendiğinde Hristiyanların toplam nüfusa oranı yüzde 55. (Deutsche Welle Türkçe yayınlar 26.06.2020).

Müslümanların oranı ise 4 milyon 648 bin nüfusla, nüfusun yüzde 5,6’sına denk geliyor. Müslüman nüfusun yaklaşık 3 milyonu Türk. Yahudilerin sayısı 100 bin ile nüfusun yüzde 0,1'ine denk geliyor. Nüfusun geri kalanında en büyük bölümü yüzde 39 ile hiçbir dine mensup olmayanların oluşturduğu biliniyor. Dinsizler, Ateistler. Bu grubun çoğunluk olarak yaşadıkları şehirler Hamburg ve Berlin.

Çoğunluğu Hristiyan/Ehlikitap olan böyle bir toplumun içinde Müslümanlar azınlık olarak yaşıyorlar. Hem de 1961 yılına kadar verilen hâkim gücün fetvalarıyla yaşıyorlar. Bu tarih Müslümanların Avrupa'ya işçi olarak geldiği tarihtir. Hristiyan toplumun içinde azınlığa düştüğü tarih. Yani 622 yılından 1961 yılına kadar verilen fetvalarla. Müslümanların hâkim güç olarak çoğunluk olduğu, Gayri Müslimlerin azınlık olduğu zamanların fetvalarıyla. Bu fetvalar günümüzde bilhassa Avrupa'da yaşayan Müslümanların günlük yaşamını sıkıntıya sokabiliyor.

Almanya'daki Müslümanların çocukları dinlerini camilerde öğreniyorlar. Bazı eyaletlerde okullarda isteğe bağlı olarak İslâm dindersi verilmeye başlandı ama. Onlar da yeterli olmuyor.
Çocuklarımız, gençlerimiz bir arayış içindeler. Sosyal medyada anlatılan din sahiplenilecek bir din değil. Kavga var, şiddet var, fuhuş var, her türlü sahtekarlık var… Nereden tutsalar ellerinde kalıyor. Çocuklar Alman gençlerle bir araya geldiklerinde bu benim dinimdir bunlar da Müslüman kardeşlerimdir diyemiyorlar. Bazı hocalar ve tarikat şeyhlerinin -medyada servis edildiği şekliyle- küçük yaşlardaki kızlarla olan münasebetleri de işin cabası.

Bütün bu olumsuzluklar çocukları dinlerinden soğutuyor. Müslümanlıklarından da vazgeçemedikleri için kimisi radikalleşiyor, kimisi ateist oluyor, kimisi DEAŞ’a katılıyor, kimisi de deist oluyor. Son yıllarda Almanya’da Müslüman gençler arasında yaygın olan bir akım deizm. Moda gibi bir şey. Bu akım Türkiye'de daha fazla. Sorumuz şu, ‘Müslümanların çocukları neden deist oluyorlar?’

DEİZM

Önce Deizm; Deizm, Latince’de “Tanrı” anlamına gelen “Deus” kelimesinden türetilmiş. Deizm, Tanrı’nın varlığını, birliğini ve âlemin ilk sebebi olduğunu kabul etmekle beraber salt akla dayalı doğal bir din anlayışı çerçevesinde nübüv-veti ve vahyi inkâr eden felsefi bir akım olarak tarif edilebilir” (Erdem, 1994, s.109).

Deist kelimesi ilk olarak, Pierre Viret'nin, 1564 yılında kaleme aldığı İnanç ve İncil doktrini üzerine Hıristiyan öğretisi adlı eseri (Instruction Chrétienne en la doctrine de la foi et de l'Évangile)’nde geçer. Kalvenizm'e inanan Viret, Deist kelimesinin yeni bir kullanım olduğunun altını çizmiş ve İtalyan sapkınlığının yeni bir türü olarak açıklamıştır.

Deizm kendisini nasıl ifade eder

Deizm’e göre Tanrı mükemmeldir. Evreni yaratmıştır, her şeyin var oluş sebebi Tanrıdır. Fakat yarattığı varlıklarla direkt olarak bir iletişime geçmez. Tanrıyı tanımak için vahye gerek yoktur. Akıl yeterlidir.
Deizm inancına göre mutlak bilgiye ulaşmanın yolu vahiy ve peygamberlerden geçmez. Doğa, bilim ve akıldan geçer. İnsan aklı, Tanrı’yı ve O’nun buyuruklarını kavrayabilecek yeterliliktedir. Yaratıcı, dünyayı ve evreni yaratmış, kodlamış ve sonra da kendi yasalarına göre işlemesi için insanları ve evreni tek başına bırakmıştır. Artık Tanrının işi bitmiştir. Evrene ve dünyaya müdahale etmemektedir.

Deizm niçin doğmuştur?

Orta Çağ’da, özellikle Hristiyanlık dinini temsil eden kilise ve bağlı otoriteler tahrif ettikleri dini kullanarak toplumu sürmüşlerdir. Dinde yapılan tahrifatlar ve sömürü, gerçek dinmiş gibi akıl dışı yöntemlerle savunularak halkın üzerinde baskı aracı olarak kullanılmıştır.
Deizm, kilisenin akla ve özgür düşünceye vurduğu bu prangayı kırmak için ortaya çıkmıştır. Hristiyanlığa bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Dindeki teslis, ruhbanlık, günah çıkarma ve cennetten tapu alma-verme (Endüljans) gibi durumlara bir tepki olarak doğmuştur. Deizm dendiğinde çağrışım olarak akla din karşıtlığı gelir. Tanrı karşıtlığı değil. Deizm:

- Ortaçağ Hıristiyanlık dininin, kilise ve papazların dini uygulamalarındaki baskıcı tavrından kurtulmak için,
- Özellikle dini gruplar, dini inanca sahip olan topluluklar ve farklı dinlerin mensupları arasındaki şiddetli ayrımcılık ve çatışmaları durdurmak için,
- Din âlimleri ve din yetkililerinin yetersiz ilim sahibi olmaları ve bu nedenle yanlış yönlendirmelerinden dolayı,
- Farklı dini gruplar ve dini yetkililer arasındaki tutarsızlıklardan dolayı,
- İnsanların herhangi bir şey hakkında bir sorumluluk ve yetki almaktan korkmasından ve çekinmesinden dolayı,
- İnsanların herhangi bir şeye bağımlılık ve bağlılık durumlarını istememe-sinden ve kabul etmemesinden dolayı,
- İnsanların yaptıkları şeylerden dolayı hesap vermek istememesinden, ceza ve mükafat ile yüzleşmek istememelerinden dolayı,
- İnsanların, dini yaşamlarında her şeye müdahale edilmesini istemedikleri için doğmuştur.

Deizmin temel özellikleri?

* Deizme göre Tanrı bir tanedir, vahiy göndermez.
* Deizm de peygamberlere inanılmaz, Tanrı ile insan arasına başka hiçbir düşünce giremez.
* Kutsal Kitaplar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmez. Deizme göre elçi olduğunu iddia edenlerin "Vahiy geldi" diyerek var ettiği kitaplar Tanrı'dan gelmiş olamaz.
* Deizm'in hiçbir kutsal kitabı ve peygamberi yoktur.
* Deizmde şeytan, cehennem gibi öğelere inanılmaz.
* Deistler "özgür düşünürler"dir. İyi birey olabilmek için peygamber ve kitaplara gerek duymazlar.
* Deistler, hadislere, mucizelere, keramet ve kehanetlere inanmazlar.
* Deizm'in rahip, haham, imam, şeyh, mele gibi din adamlarına ihtiyacı yoktur.

Onları bu yola sevk eden faktörler nelerdir?

Bunların en önemlisi bilim ve teknolojinin gelişmesiyle beraber zenginleşen toplumların seküler bir hayat sürmesidir. Bununla beraber çocuklara okullarda dini, tabi ve beşerî ilimlerin beraber okutulmaması ndan dolayı; dindar olanların, dini yorumları din gibi algılamaları, dindar olmayanların ise gerçek din ile sahtesini aynı kefeye koyarak bütün dinleri reddetmeleri ve aklın kendileri için yeterli olduğunu iddia etmeleri gençleri deizme götüren sebeplerin başında gelir.

Çünkü Deistler, dini, çıkarları için kullananlardan nefret ederler. Peygamberlerden de nefret ederler.
Mesela Tevrat, Davut ve Süleyman peygamberlere iftiralarla doludur. Allah’a inanan bir insanın onun peygamberine yakıştırılan akıl almaz kötülükleri okuyarak Peygamberlere inanması ve güvenmesi mümkün değildir. Batı insanı, hem kilise engizisyon cellatlarına hem de Tevrat’ın tanıttığı peygamberlere bakarak dinden nefret etmiştir. Tevrat’ın peygamberlik anlayışında, peygamberler en büyük günahların, hatta putperestliğin girdabına düşebilen, zina işleyen, çıkarları, şehvetleri için adam öldüren ırza tasallut ta hiçbir sakınca görmeyen insanlar olabilmektedirler. Tevrat’ta geçen ayetlerden bazı örnekler şöyledir:

*Hz. Nuh'a içki içiren kızlarının onunla zina ettikleri ve öz kızlarının bu peygamberden hamile kaldığı söylenir. (Tekvin, 19/30-36)

*Yine aynı peygambere yapılan bir başka çirkin isnat da torunu Ken'an tarafından sarhoşken tecavüze uğradığıdır. (Tekvin, 9/20-25)

*Hz. İbrahim de Tevrat'taki iftiralardan payını alır. Bu yüce peygamber, hanımı Sâra'yı kendi elleriyle Firavun'a peşkeş çeken biri olarak gösterilir. (Tekvin, 12/14-19)

*Tevrat'ta Hz. Yakub, Allah'a başkaldıran ve onu azarlayan biri olarak gösterilir. (Sayılar, 11/10-15)

*Hz. Harun, Tevrat'a göre altın buzağı putunu yapıp buna tapılmasını emreden biridir. (Çıkış, 32/1-5; 24, 35)

*Tevrat'ta Hz. Dâvud, Uriya adlı bir komutanının hanımıyla zina eden, ondan gayrimeşru çocuk sahibi olan ve onunla evlenmek için kocası Uriya'ya komplo kurarak öldürten bir zorba olarak takdim edilir. (II. Samuel, 11/2-27)

*Hz. Süleyman, hanımlarından putperest olanların oyununa gelerek puta tapan biri olarak gösterilir. (Krallar, 11/4)
*Yine Hz. Süleymanın ağzından şuh ve müstehcen şiirler verilir:
“Zevkler içinde, ey sevgilim. 6
Sen ne güzelsin ve ne şirinsin. 7
Bu senin boyun hurma ağacına, Memelerin de salkımlara benziyor. 8
Hurma ağacına çıkayım, Dallarını tutayım, dedim; Memelerin üzüm salkımları gibi olsun, Soluğunun kokusu da elma gibi, 9
Ve ağzın en iyi şarap gibi, O şarap ki, uyumakta olanların dudaklarından kayıp, Sevgilim için dümdüz akar.10
Ben sevgiliminim; Onun özlediği de benim. 11
Gel sevgilim, çıkalım kıra; Köylerde geceliyelim. 12
Sabahlayın erken bağlara gidelim; Bakalım asma tomurcuklarını verdi mi, Çiçeği açıldı mı, Ve narlar çiçeklendi mi; Orada sevgimi sana bildireyim 13…“(Neşideler Neşidesi, 7/6-13)

Gençlerin, deizme bir tür kurtarıcı gibi sarılmalarının arkasında bu gerçeklerin de olduğunu dikkate alarak gençleri değerlendirmek gerekir. Gençleri imansızlıkla, dinsizlikle suçlamak kolaydır. Çözüm üretmek ise zordur.

MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI NİÇİN DEİST OLUYORLAR?

Ortaçağda Hristiyanlar niçin deist olduysa 21. Yüzyılda Müslümanla-rın çocukları da aynı gerekçeyle deist oluyorlar:

1. Bid’ad ve hurefelerden, uydurma rivayetlerden, hikayelerden, kerametlerden oluşan dinlerine güvenmiyorlar,
2. Rivayetler, Kur’an’ın yerine geçtiğinden, din adamlarının kahir ekseriyeti tutarsız konuşuyorlar, insanlara güven vermiyorlar,
3. Müslümanların çıkar çevreleriyle iş tutmaları onlarla birlikte çalışmaları, sekülerleşmeleri, sorumluluk anlayışını, görev anlayışını unutmaları, bir dine olan ihtiyacın olmadığını gösteriyor.
4. Müslümanların Yaratan’a değil de para atana hizmet etmeleri, Ahiret inancına sahip olmadıklarının delili olarak yetiyor ve artıyor bile. Genç bunu görüyor. Gençlere göre bu durumda Müslümanlar zaten Deist olmuşlar. Sadece adını koymak kalmış, onu da gençler koyuyorlar.
5. Müslümanların, adaletsizliği, her alandaki sahtekarlığı (Ticaret, Siyaset, Evlilik hayatlarında) gençlerin biz de Müslümanız demelerine mâni oluyor. Atalarının babalarının dinlerinden rahatsız oluyorlar. Göğüslerini gere gere dinlerini sahiplenemiyorlar.
6. Tarikatlar adına konuşanlar ve tarikat şeyhleri; giyimleriyle kuşamlarıyla şekilleriyle, kadın-erkek müritleriyle, yaşantılarıyla gençlere çok itici geliyorlar. Evet bunlar benim inandığım Allah’ın gönderdiği dini temsil eden, dini önderlerdir diyemiyorlar.

Sonuç

Deizm, Tanrı ve insan arasındaki ilişkiyi keserek, dindarlığı ortadan kaldırmıştır. Tanrı ile insan arasındaki ilişkisini koparıp attığı için, aslında Tanrı’nın olup-olmaması onlar için bir önem arzetmemektedir.
Deistin Tanrı tasavvuru, özellikle dini konuda sapkın düşüncelere sahip olan insanların oluşturduğu sapık bir anlayıştır.
Deizmin sonu Ateizm’e çıkar. Başta açıkladığımız gibi, Hristiyanlığa tepki olarak ortaya çıkan Deizm’in Almanya’yı getirdiği nokta bellidir. Hristiyanların yüzde kırkı Atesit olmuştur. Bu durum tedbir alınmaz ise yarın Müslümanların da başına gelecektir. Gelmeye başlamıştır zaten.

Bazı dini kavramlar var onları da netleştirmek gerekiyor. Gençler bu kavramları kullanarak kendilerine Deizm ile ilgili bir kapı arayabiliyorlar. Şöyle ki:
Devam edecek

Rüştü KAM

Yorumlar

Yunus Uslu dedi ki;

2023-02-05 22:48:46

Rustu Bey, 'Kandil Geceleri' baslikli makalenize dair bir soru yazmistim. Galiba farkinda olmadiniz. Buraya tekrar yaziyorum. Cevaplarsaniz cok sevinirim. Belki ileride dernekler ve derneklerin egitime faydalari ve mali desteklenmeleri ile ilgili bir yazi yazabilirim. ""Resulullah (sav) bile Kadir gecesinin Ramazanın kaçıncı gecesi olduğunu bilmiyordu." Rustu bey, Resulullah bu ifadeyi soylediginde, siz orada bizzat bulunup, kendi kulaklarinizla mi duydu nuz? Selamlarimla,"

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları