Bu ülkenin kurucu değerlerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık eden bir güruh yıllardır pusuda bekliyordu. Şimdi o pusudan çıktılar. Artık açıktalar. Yüzlerindeki sahte gülücükler düştü, gerçek suratları ortada: Kin, nefret, intikam. Cumhuriyetle, Atatürk’le, laiklikle, halkın egemenliğiyle dertleri var. Ve artık bu düşmanlığı utanmadan, sıkılmadan, hayasızca sergiliyorlar.
Bunların tek derdi var: 100 yıl önce tarihin çöp sepetine atılan kulluk düzenini yeniden hortlatmak. Saltanatı, hilafeti, tarikatları, şeyhleri, ağaları, beyleri geri getirmek. Onların kafasında halk yok, millet yok, birey yok. Onların kafasında biat var, itaat var, diz çöken kitleler var. Onlar Cumhuriyet’e değil, padişaha kulluk etmeyi özlüyor.
Atatürk’ten nefret ediyorlar. Çünkü Atatürk onların efendilik düzenine son verdi. Onların saraylarına kilit vurdu. Onların milletin sırtına çöken düzenini paramparça etti. Kadını özgürleştirdi, halkı yurttaş yaptı, tarikat düzenini tarihe gömdü. İşte bu yüzden Atatürk’e kin kusuyorlar. Çünkü onu unutturmadıkça, halkı kandıramayacaklarını biliyorlar.
Bu düşmanlık tesadüfi değil. Organize, planlı, programlı. Okullardan Atatürk’ü silmekle başladılar. Sonra tarih kitaplarını kararttılar. Cumhuriyet devrimlerini “batı taklitçiliği” diye karaladılar. Laikliği “dinsizlik”, kadın özgürlüğünü “ahlaksızlık”, halk egemenliğini “nizamı bozmak” olarak anlattılar. Diyanet’i kendi ideolojilerinin borazanına çevirdiler. Bilimi küçümsediler, cehaleti yücelttiler.
Hepsinin ortak noktası şu: Nefret ediyorlar. Cumhuriyetin verdiği özgürlüklerden, halkın ayağa kalkmasından, kimseye kul olmamasından, kadının kamusal alanda var olmasından, gençliğin sorgulamasından, aklın, mantığın rehber olmasından nefret ediyorlar. Çünkü bunlar karanlıkta beslenir. Işıktan korkarlar. Aydınlığı tehdit sayarlar.
Atatürk’e “diktatör”, Cumhuriyet’e “ara rejim”, inkılaplara “ihanet” demekten çekinmiyorlar. Lozan’a “ihanet”, Kurtuluş Savaşı’na “gereksiz”, laikliğe “sapkınlık” diyorlar. Sözde tarihçilerle, yalaka akademisyenlerle, sahte kanaat önderleriyle bir zihin işgaline giriştiler. Çocukların beynini zehirliyor, gençliğin direncini kırmaya çalışıyorlar.
Çünkü onlar çok iyi biliyor: Bu halk Cumhuriyet’i unutursa, yeniden teslim alınabilir. O yüzden yalan söylüyorlar. O yüzden tarihi çarpıtıyorlar. O yüzden medyayı kirletiyorlar. Ve en önemlisi: O yüzden Atatürk’e saldırıyorlar. Çünkü o bir simge değil sadece. O bir direniştir, bir uyanıştır, bir millettir. Onlar da işte bu millete düşmandır.
Her gün ekranlara çıkıyorlar. Ağzından salyalar akan adamlar, sözde dindar kılığındaki karanlık zihinler, “yerli ve milli” makyajlı çürümüş suratlar… Hepsi aynı ağızdan konuşuyor: “Cumhuriyet bize uygun değil.” “Atatürk çok radikal davrandı.” “Laiklik bu topluma fazla.” Ne istiyorlar? Saraydan emir alıp halkı köle etmek. Milletin vergisiyle zenginleşip halkı susturmak. Bunu yapamadıkça kuduruyorlar.
Bunlar seçimle geleni değil, emirle yönetenleri sever. Sandığa değil, sopaya güvenirler. Yargı bağımsızlığı mı? Onlar için tehdit. Basın özgürlüğü mü? Hemen susturulmalı. Kadın-erkek eşitliği mi? Haram sayarlar. Aklın egemenliği mi? Derhal bastırılmalı. Çünkü bu zihniyetin beslendiği yer, cehalet ve korkudur.
Bu zihniyet vatansever değildir. Bu zihniyet “din” deyip kendi düzenini kuran, “millet” deyip kendi cebini dolduran, “değer” deyip toplumu tahakküm altına almak isteyen bir yobazlık düzenidir. Cumhuriyet bu zihniyeti tarihe gömdü. Onlar şimdi mezardan hortlamaya çalışıyor. Ama nafile.
Halkı korkutarak, sindirerek, kandırarak, yalanlarla yönetmek istiyorlar. Ama her yalanın ömrü vardır. Her karanlık dönemin sonu vardır. Ve bu millet, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de uyanmak üzeredir. Çünkü gerçek bir kez görünmeye başladı mı, bir daha saklanamaz. Çünkü bu halk Cumhuriyet’i yüreğinde taşıyor.
Ve siz ey Cumhuriyet düşmanları…
Ne yaparsanız yapın, bu halk size boyun eğmeyecek.
Ne kadar Atatürk’e saldırırsanız saldırın, onu silemeyeceksiniz.
Ne kadar inkılapları karalarsanız karalayın, o devrimler sizi boğacak.
Çünkü siz karanlıksınız.
Ve karanlık, ışık karşısında yok olur.
GÜNCEL
1 saat önceGÜNCEL
2 saat önceAVRUPA
3 saat önceGÜNCEL
5 saat önceALMANYA
8 saat önceGÜNCEL
8 saat önceALMANYA
8 saat önce