2

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

“Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır…”
Orta okul sürecinde 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerinde sürekli okuduğum Orhan Şaik Gökay Şiiri böyle devam eder.

Bugün öyle mi?

Toprağın altında sıradağlar gibi yatanların kemiklerini sızılatacak şekilde toprağın üstü hoyratça kullanılıyor.
İşgalci güçlere karşı özgür vatan için kahramanca savaşarak şehit olup toprak altında sıra dağlar gibi duranların torunları: Toprağın üstünde sıralanmış ABD üstlerini seyrediyor. Küresel sermaye, posasını ülkede bırakıp, ülke zenginliklerini memleketlerine götürmelerini izliyor. Doğaya zarar veren, ısıl ve kimyasal enerji üretimini, yanlış imar planı ile doğa- çevre talana seyirci kalıyor…

Yöneticiler ne söylüyorlar?

Memlekette hala FETÖ’nün varlığı söyleniyor.
Memlekete bölücü örgütlerin olduğu söyleniyor.
Parlementoda bölücü örgüt uzantısı partilerin olduğu söyleniyor.
Memlekette mafyaların varlığı söyleniyor.
Memlekette tarikatların devlet yönetimlerinde örgütlendiği söyleniyor.
Memlekette dış güçlerin varlığı söyleniyor.
Memlekette çetelerin olduğu söyleniyor.
Memlekette organ mafyasının varlığı söyleniyor.
Memlekette yargı mafyası olduğu söyleniyor.
Memlekette emlak mafyasının olduğu söyleniyor.
Memlekette araç park yerleri mafyasının varlığı söyleniyor.
Memlekette mülakat çetelerinin olduğu söyleniyor.
Memlekette ihale çetelerinin olduğu söyleniyor.
Siyasi partilerde milletvekillerini belirleyen çetelerin olduğu söyleniyor.
Yerel yönetimlerde iş takibi yapan çetelerinin olduğu söyleniyor.
Askeri kurumlarda organize suç unsurlarının yuvalandığı söyleniyor.
Poliste organize suç örgütlerinin olduğu söyleniyor.
İnsan kaçakçılığı yapan çetelerin olduğu söyleniyor.
Milli gelirden hibelerin, devlet ihalelerinin bir kaç şirkete verildiği söyleniyor.
Eğitimde sınav soruları sızdıran çetelerin olduğu söyleniyor.
Sokaklardan yaşayan hayvanlardan kurtulmak için uyutulmalarının gerekliliği söyleniyor.
Sağlıkta ilaç mafyadının olduğu söyleniyor.

Bütün bunların varlığını kim söylüyor?

Siyasi partilerin genel başkanları gurup konuşmalarında söylüyorlar.
Bakanlar basın açıklamalarında söylüyorlar.
Milletvekilleri kürsü konuşmalarında söylüyorlar.
Akademik ve mesleki oda başkanları demeçlerinde söylüyorlar…
Farzımuhal bunlar somut bilgi. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak bunları söyleyenlerin görevi değil mi?
Kime neden; yakınıyorlar, ağlıyorlar, sızılanıyorlar….
Peki, bu konuşulanlar yaşanırken:
Devlet nerede?
Hükümet nerede?
Muhalefet nerede?
Devlet kurumlar nerede
Ahali nerede?

Nasıl yapmalı?

Parasız özerk bilimsel eğitim.
Eğitim sonrası iş güvencesi.
Herkese parasız sağlık hizmeti.
Sosyal siyasal alanda örgütlenme özgürlüğü
Her vatandaşa barınma güvencesi.
Her insana beslenme ve sosyal yaşam güvencesi.
Milli sanayi, tarım, hayvancılık!
Milli gelirin eşit dağılımı.
İnsanların ve diğer canlıların kendi doğasında doğallıklarıyla yaşamalarının güvence altına alınması..

Ne yapmalı!

Farklılıklarımıza hoşgörü göstererek, her bireyin kendini özgürce ifade ettiği birlikte yaşam güçlendirilmeli. Ülkenin sosyal siyasal kademelerinde liyakat sahibi , ülke halkları ve ülke değerlerini koruyan yöneticiler yer alınmalı. Tüm ülke değerleri harekete geçirilerek: ekonomik ve siyasal bağımsız ülke dinamizmi yaratılmalı.
Devlet kurumları ve yerel yönetimlerde; çağ dışı uygulama olan temel atma, açılış törenleri, protokol karşılamaları , yollamaları kaldırılmalı.
Çaycı, odacı, şoför, makam arabaları… uygulamaları kaldırılmalı.
Ülkenin çocukları, gençleri, kadınları korkuyla değil, sevgiyle büyüyüp yaşamalı.
İş güvencesi, iş güvenliği, işçi sağlığı ve sosyal siyasal haklar herkes için eşit olmalı.
Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin