Babür Kuzucuoğlu: 'İnsanlık Unutmamayı Öğrenmeli'

Babür Kuzucuoğlu: 'İnsanlık Unutmamayı Öğrenmeli'

ABONE OL
17:09 - 02/04/2020 17:09
Babür Kuzucuoğlu: 'İnsanlık Unutmamayı Öğrenmeli'
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

PARİS — 

Dünya, gezegeni saran Corona virüsünü yenmek için büyük çaba harcıyor. Dünyanın yarıdan fazlası eve kapandı. Şimdi herkes en yakınlarıyla evde, neler olup bittiğini anlamaya, algılamaya çalışıyor. Kapılar açılıp da hayat yeniden normale döndüğünde dünya yine kaldığı yerden devam mı edecek? Yoksa, dünyayı “no borders/sınırlar kalksın” özgürlüğünden “stay at home/evlerinize kapanın” tutsaklığına taşıyan nedenleri mi sorgulayacak? Bencillik mi öne çıkacak, dayanışma mı? Liberal küresel sistemler mi, sosyal devletler mi kazanacak? Küresel sistemin sorgulanacağı kesin, ama ulus devletler mi, küresel krize karşı çözüm üreten yeni küresel örgütler mi güçlenecek? Dünya kaldığı yerden, bütün bu soruları sorarak devam edecek. Önce sağlık sistemi, ardından yıkılan ekonomi ayağa kaldırılacak. Sonra da herkes, nasıl bu noktaya gelindiğini sorgulayacak, hesap sorulacak. Ve yola nasıl devam edilmesi gerektiği konuşulacak. Belki bu sorgulamalardan yeni bir dünya sistemi, yeni fırsatlar ortaya çıkacak. Edebiyatta, sanatta, ekonomide, politikada, felsefede yeni eserler, yeni fikirler, yeni bir dünya düzeni gün ışığına çıkacak. Kesin olan bir şey var, dünya Corona virüsünden önceki gibi devam etmeyecek.

Fransa’da yaşayan yazar, ressam, siyaset bilimci ve ekonomistlerle Corona virüsü nedeniyle ilan edilen karantina günlerini ve kendi alanlarında yeni dünyanın nasıl şekilleneceğini konuştuk.

Yazar Babür Kuzucuoğlu: “İnsanlık unutmamayı öğrenmeli”

VOA Türkçe: ”Paris’te Türkiye Hareleri”ni yazdınız. ”Az Gelişmişlik Süreci’nde Türkiye” kitabını çevirdiniz. Türkiye’yi Fransa’dan gözlemleyen bir yazar olarak, Corona virüsü nedeniyle kapanma duygusunu nasıl yaşıyorsunuz?

Babür Kuzucuoğlu: Duygusal bir dönemdeyiz ve duygusallık karmaşıklığın kaynağı. Uzaklarda, mesela Türkiye’de sevdiğim insanlar var ve şu anda uzanma şansımız hiç yok. Bu geriyor insanı. Yahut da ona karşı savunma mekanizması geliştiriyorsun, bir köşeler bulup kendi kendine avunuyorsun. Ben tekliğin, yani yalnız olmanın lüksünü yaşıyorum. Bir de tabii bu gibi durumlarda yıllardır aramadığınız insanlar için endişe ediyorsunuz. 10 yıldır aramadığım dostlarımın durumunu merak ettim. Bizi biz yapan arama ve aranmalar. Birilerini arama ihtiyacını duyuyorsun.

VOA Türkçe: Bu bir düşünme dönemi olabilir mi?

Babür Kuzucuoğlu: Ben bu çağın bir takım şeylerini katiyen unutmadım. Unutmanın dışına çıkılabilir mi? Birinci Dünya Savaşı 10 milyon, 2’inci Dünya Savaşı 80 milyon insanın hayatına mal oldu. İnsanın insana bunu yapmaya hakkı var mıydı? Bunlar hatırlanmalı. Bu durum tabi ki sürmeyecek. Ama ben unutmaya karşıyım. Dilerim buradan da unutulmayacak bir şeyler edinilir.

VOA Türkçe: 1939 doğumlusunuz. Pek çok savaş, felaket gördünüz ve onlara hep aydın gözüyle baktınız. Tarihte, nasıl karşılaştırmalar, ayrımlar yapılabilir?

Babür Kuzucuoğlu: Vebayı, kolerayı düşündüm. Ben verem salgınını yaşadım. 1940’lar ve sonrası… Veremin var olduğu dönemin sonlarına yetiştim. Savaş sonrası, savaşın getirdiği yoksulluğun sonuçlarından birisi olarak vardı verem. Salgın değildi ama çözümü olmayan, uzun süre içinde öldüren bir hastalıktı. Soluyamıyorsun, dışarıda nefis bir ilkbahar ama sen nefes alamıyorsun. Müthiş çelişkiler yaşadı insanlar. O dönemde sanatoryumlarda, bahar aylarında kendisini camlardan atanlar vardı, müthiş bir intihar salgını vardı.

Albert Camus’nun Veba’sında anlatılanlarla, bugün Corona virüsüyle beraber yaşananlar arasındaki benzerlik de çok çarpıcı. Ölüm çabukluğu şimdiki salgına benziyor. Ama orada içini kusarak, bağırsaklarla ilgili bir hastalık vardı. Veba’da daha çok sindirim sistemi öne çıkıyor. Burada ise solunum sistemi, öksürerek, ciğerler sökülerek yaşanan bir ölüm var.

VOA Türkçe: Edebiyat şiir, felsefe, bu eve kapanma değişim için bir fırsat olabilir mi?

Babür Kuzucuoğlu: İnsanda yaratıcılık dediğimiz özellik, farklılığı farketmek, insanın kendi farklılığını da farketmesi aynı zamanda. Eğer bu evde kalma süreci birilerine kendi farklılığını gösterirse, fark ettirirse, bu mutlaka sanata yansıyacaktır.

VOA Türkçe: Bu tür durumlardan sonra korku mu, dayanışma mı, bencillik mi öne çıkar?

Babür Kuzucuoğlu: Kendini düşünmemek zaten yanlış bir şey. Tek olmak ve fert olmak aynı şeyler değil. Bizim gibi toplumlarda fert olamamak var. 80 sonrası Türkiye’de öyle bir durum doğdu. Herkes feci şekilde birey ama fert değil. Fert olmak kendine değer vermektir. Yani egoizm ile ferdiyetçilik aynı şey değil. Fert olmak, kendine değer vermek. Bu kaçınılmaz olarak diğerlerine de değer vermeyi getiriyor. Benim dileğim birbirine değer veren fertlerin ortaya çıkması.

VOA Türkçe: Bütün bunlar en çok en güçlü hangi duyguyu uyandırır, nasıl bir sonuca ulaşırız ?

Babür Kuzucuoğlu: Genelinde topluma bakarsak, benim için hep aynı sonuç. İnsanların unutmamayı öğrenmesi gerekir. Bu kriz de o unutulmaması gereken gerçeklerden biri oldu. Ama benim en çok şikayet ettiğim şey büyük acıların ve hataların çabuk unutuluyor olması. Mesela 2. Dünya Savaşı sırasında fareleri bile yiyecek kadar yaşanan sert açlıklar, hastalıklar ve milyonlarca ölü unutuldu. Çabuk unutuldu. İnsanoğluna daha güçlü bir hafıza diliyorum.

Amerika’nın Sesi tarafından geçilen tüm haberlerde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. Haberler web sayfamızda otomatik olarak haber sitelerinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.

Inal

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.