Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor

Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor

ABONE OL
16:42 - 12/10/2020 16:42
Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İSTANBUL — 

17 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan iki hafta sonra tutuklanan Osman Kavala hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın geçtiğimiz hafta hazırladığı ‘casusluk’ iddianamesine ilişkin basın toplantısı düzenleyen avukatları, suçlamaların hem delile dayanmadığını hem de müvekkilleri lehine olan delillerin saklandığını söyledi.

Corona virüsü salgını nedeniyle dijital platform üzerinde düzenlenen basın toplantısına Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra ile birlikte Kavala’nın avukatları Profesör Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu katıldı.

Avukatları, Osman Kavala’nın casusluk ve vatan hainliği suçlaması nedeniyle ‘‘çok kızgın’’ olmakla birlikte hücrede tek başına kalmasına rağmen ‘‘çok dirayetli, gayet güçlü ve moralli’’ olduğunu söyledi.

Aytöre: ‘‘Kanıtsız suçlamaların hukuki bedeli olacaktır’’

1 Kasım’da cezaevinde üç yılını dolduracak Osman Kavala hakkındaki yargılama hakkında kısa bir özet yapan Aytöre, ‘‘yargılama sürecinin çorbaya dönüştüğünü’’ ifade etti.

Aytöre, ‘‘Osman Kavala hakkında tek dosya ve TCK 309 v 312’den tek tutuklama vardı. Savcılık bu dosyaları ayırdı ve iki ayrı tutuklamamız oldu. Gezi dosyası olarak adlandırdığımız 312’den iddianame beklemeye başladık. İddianamesi açıklandıktan sonra 11 Ekim 2019’da TCK 309 ile ilgili tutukluluk kaldırıldı. 10 Aralık 2019’da çok sevindiren kararı aldık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 309 ve 312. maddeyi kapsayan kararıyla Kavala’nın hakkında makul şüphe bulunmadan siyasal gerekçelerle tutuklandığını ve derhal salıverilmesini istiyordu. Derhal salıverildi mi? Hayır. Sonrasında Gezi davasında beraat ettiğinde Kavala cezaevinde bizzat eşyalarını toplamışken evine değil Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 309’dan tekrar tutuklandığımızı söylediler. Biz yanlışlık olduğunu düşünürken 9 Mart 2020 günü bir tutuklama kararı daha çıktı. Suçlama, ‘casusluk’ olarak nitelendirilen devletin gizli belgelerini paylaşmaktı. 20 Mart’ta bu sefer 309’dan tekrar tahliye kararı verildi. Yargılamayı bir çorba haline getirip elinize çatal tutuşturduklarında siz bunları paylaşmaya mecbur kalıyorsunuz. Siz kanıt bulmadan bu suçlamalarda bulunamazsınız. Eni konu bu suçlamaların bir hukuki bedeli olacaktır’’ dedi.

Avukatlar Anayasa Mahkemesi’nin Kavala dosyasını ele almasını ve karar vermesini bekliyor

Anayasa Mahkemesi’nin Kavala dosyasının görüleceği gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni bir iddianame hazırladığının ortaya çıkmasını bir ‘engelleme’ olarak değerlendiren Avukat Aytöre, bu yeni durum nedenle yüksek mahkemenin Kavala toplantısını ertelediğini hatırlattı.

Avukat İlkan Koyuncu ise bir soru üzerine İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi kabul ettiğinin ve bu şekilde dosyanın aleniyet kazandığının altını çizerken Anayasa Mahkemesi’nden yeniden Kavala dosyasını ele alarak karar vermesini beklediklerini söyledi.

‘‘İddianame İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını saklıyor’’

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 8 Ekim’de kabul ettiği ve Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı dava ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Aytöre, ‘‘İddianamenin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 177. maddesinin ikinci, dördüncü, beşinci fıkralarına aykırı olduğunu düşünüyoruz. İkinci madde çok açık. Suçlamak için yeterli şüphe içermesi gerekiyor ki bize göre yoktu. Birini vatana ihanetle suçluyorsanız somut bir şey sunmak zorundasınız. Bununla ilgili delillerimizi ileri süreceğiz’’ dedi.

Aytöre, sözlerine, ‘‘İddianamenin yarısı tüm sanıkların beraat ettiği Gezi davasıyla ilgiliydi. Gezi dosyasında sadece iddianamesini alıp İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını saklamak sanığın lehine olan hükümleri iddianameye koymamaktır. Sanık lehine olan beraat kararını gizliyordur. Herhalde ellerinde delil yok. Olmadığı için Gezi dosyasına sarılmışlar. Hukuken çok tehlikeli yaklaşım. Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olduğu mahkeme kararıyla sabit olan delillere dayanarak ikinci kez yargılanmasını talep ediyor. Bu her şeyden öte hukuka aykırı. Darbe teşebbüsü olduğu ileri sürülüyor, bu akla aykırı. Suçlamaların hukuki bedeli olacağını şimdiden ihtar edelim’’ şeklinde devam etti.

Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını devletin gizli kalması gereken bilgileri olarak ortaya koyup bunu casuslukla çerçevelemenin hukukla bağdaşmadığını savunan Aytöre, üç yıldan beri devam eden yargılamada delil olarak, ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (CFR) kıdemli uzmanı Henri Barkey ile Osman Kavala’nın örtüşen baz istasyonları ile işadamı İshak Alaton’la çektirdiği fotoğrafın konduğunu ifade etti.

Koyuncu: ‘‘Bu iddianame bir suçun delili değil, savcıların görevlerini yapmayışlarının delili’’

Avukat İlkan Koyuncu ise Kavala hakkındaki lehte delillerin gizlendiğini HTS kayıtları ve baz istasyonları üzerinden açıkladı.

Koyuncu, ‘‘Osman Kavala’nın ofisi Elmadağ’da. Elmadağ ve çevresi İstanbul’un belki de metrekareye en fazla otel düşen lokasyonu. Belki Barkey o otellerden birinde kalıyor. Belki Taksim’e gidiyor ve o sırada baz istasyonu çakışıyor. Bakın, Gezi dosyasından biliyoruz ki Osman Kavala hakkında teknik ve fiziki takip kararı var. İddianamede ‘şüphelilerin iletişim tespitlerine yakalanmamak amacıyla yüz yüze görüşme yapmış olma ihtimalleri göz önünde bulundurularak’’ deniyor. Doğrudan ulaşım irtibatının olması Barkey’in istihbari taktik ve usulleri bilmesinden kaynaklanıyor deniyor. Ancak 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir raporla Barkey ve Kavala arasında iletişim ve fiziki ilişki olmadığı tespit edilmişti. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de baz istasyonu örtüşmesinin delil seviyesi olmadığını ve bunun hak ihlali olduğu belirtti. Bu iddianame bir suçun delili değil savcılarının görevlerini yapmayışlarının delili’’ dedi.

Profesör Bayraktar: ‘‘AİHM ve Avrupa Konseyi Delegeler Komisyonu’nun ‘derhal salıverilme’ kararları uygulanmıyor, politik yaptırımlar olabilir’’

Kavala’nın avukatlarından ceza hukuku profesörü Köksal Bayraktar ise Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden sonra Avrupa Konseyi Bakanları Komitesi Delegeler Komisyonu kararını uygulaması halinde bunun çeşitli sonuçlar doğurabileceği yönünde uyarıda bulundu.

Profesör Bayraktar, ‘‘AİHM, 2019 Aralık ayında Kavala ile ilgili hak ihlali yapıldığını, çok nadir kullanılan bir üslupla bunun siyasi sebeplerden kaynaklandığını tespit etti ve derhal salıverilmesini talep etti. Türk hükümetinin itirazlarını reddetti ve AİHM büyük kuruluna göndermeyi reddetti. Eylül ayının hemen başında Avrupa Konseyi Bakanları Komitesi Delegeler Komisyonu önemli bir karar verdi. Konsey, ‘Kavala derhal salıverilmeli’ diyor. ‘Anayasa Mahkemesi de Osman Kavala’nın tahliyesi konusunda girişimde bulunmalıdır ve tahliye edilmezse bunu Avrupa Konseyi sekretaryasına bildireceğiz’ deniyor. Ondan sonra bir takım politik yaptırımlar söz konusu olabilecektir. Kavala’nın tahliye edilmemesi ve tutukluluğa devam edilmesi çok yanlıştır. 68 sayfalık bu iddianamede hep iddialar var. Ama bu iddiaların delilleri yok, oysa iddia makamı delilleri ortaya koymak, hatta ispatlamak zorundadır. Böyle bir şey yok. Henri Barkey, Büyükada’da toplantıya katılmış, onunla bir ilgisi yok. Hatalar zinciri ile karşı karşıyayız’’ diye konuştu.

Ayşe Buğra: ‘‘Şaşkın ve öfkeliyim, iddianame memleket için ürkütücü’’

Kavala’nın eşi Ayşe Buğra ise yaşananlar nedeniyle öfkeli ve şaşkın olduğunu söyledi.

Buğra, ‘‘2017’den bu yana dört duvar arasında yaşıyor. Karşılaştığımız durumun anlaşılması için herkesin son iddianameyi okumasını isterim. Metinde çok sayıda siyasi tahlil ve tekrar var. Onlar çıktıktan sonra makul şüphe oluşturacak bir belge olup olmadığını okuyanlar takdir edebilirler. Yargının işleyişi ile ilgili sorunlar hep tartışıldı. Haksızlığa uğrayan bizden ibaret değil. Eşimin başına gelen, uygun suç aranırken, cezaevinde tutulması, özel bir durum oluşturdu. Buna karşı artık bağımsız bir yargı süreci ile karşı karşıya olduğumuza inanmak çok zor. Eşimin, benim, ve eşimin 94 yaşındaki annesinin işkenceye maruz kaldığımızı düşünüyorum. Ben çok şaşkınım. Öfkeliyim. Artık yalan söylemek gayreti bile gösterilmiyor gibi geliyor bana. İddianameyi çok ürkütücü buluyorum. Memleket için çok ürkütücü buluyorum’’ dedi.

Başta AKP’li milletvekilleri olmak üzere TBMM’de grubu bulunan partilerin milletvekillerine seslenen Ayşe Buğra, kendileriyle empati yapmalarını istedi.

VOA tarafından geçilen Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor haberinde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor haberi web sayfamıza otomatik olarak VOA sitesinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan Avukatlar AYM’den Kavala Dosyasını Görüşmesini İstiyor haberinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.