CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, toplumsal mücadelenin içinden çıkmalı!
Türkiye’de muhalefet partilerinin en büyük handikaplarından biri, siyaseti yalnızca parti içi seçimler, yerel seçimler ve genel seçimler endeksli konumlandırmaları. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de uzun yıllardır bu açmazın içinde bir parti olarak, çoğunlukla halkın sorunlarını dile getiren ama çözüme dönük bir halk hareketi yaratamayan bir muhalefet anlayışıyla hareket etti.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayını bugünden belirlemesi, hangi yöntemleri kullanılırsa kullanılsın, partiyi iç tartışmalara çekecek, uzun vadede enerjisini tüketecek ve sonuçta CHP’yi Erdoğan’ın çizmek istediği siyasi sahada sürecek. Bugünden ilan edilen bir aday popülerliğini seçim gününe kadar taşınamayacak, defalarca yıpratılacak. CHP’nin ihtiyacı olan şey, isimlere odaklanmaktan daha çok, siyaseti gerçek bir toplumsal muhalefet zeminine taşıyarak, halkın sorunlarını doğrudan çözmeye odaklanan bir muhalefet yaratarak, mücadelenin içinden çıkan önderleri ağdalaştırmalı.
Adayı belirleme yerine mücadeleyi büyütmek
Türkiye’de muhalefetin başarısı, sadece kimin aday olduğu ile değil, nasıl bir mücadele yürüttüğü ile doğrudan ilgilidir. CHP bugüne kadar, iktidarın yanlışlarını dile getiren ama bu yanlışları durduracak gücü sokakta, işyerlerinde, köylerde, atölyelerde, fabrikalarda ve üniversitelerde örgütleyemeyen bir çizgide kaldı. Ana muhalefet partisi, sadece seçim süreçlerinde değil, toplumun her kesiminde bir direniş ruhu yaratabilmelidir.
CHP, sadece doğrucu ve eleştirel bir siyaset çizgisinden çıkarak, halkın ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarını doğrudan çözen bir muhalefet mekanizması yaratmalıdır. Türkiye’de milyonlarca insan, ekonomik kriz altında ezilirken, temel hak ve özgürlüklerden yoksunken, iktidarın politikalarına karşı doğrudan direnç gösterebilecek muhalefet anlayışına ihtiyaç vardır. Grevlerden genel grevlere, toplumsal direnişlerden kitlesel gösterilere kadar uzanan bir mücadele süreci, halkın gerçek sorunlarına dokunabilen bir siyasetin temelini oluşturmalıdır. CHP, işçilerin, çiftçilerin, öğrencilerin, kadınların, emeklilerin ve işsizlerin haklarını sadece parlamentoda dile getiren bir parti olmaktan çıkmalı, onların doğrudan içinde yer aldığı bir hareket yaratmalıdır.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, anketlerle belirlenen bir isim değil, bu mücadele sürecinin içinden yükselen bir lider olmalıdır. Aday, sadece partinin üst kademeleri veya üyeleri tarafından seçilmemeli, ana muhalefet partisi parti yöneticisi adayı belirlemiyor, halkların genel çoğunluğu tarafından kabul gören, sahada kendini kanıtlamış bir figür olmalıdır. Seçmen, şunun, bunun adayı değil; doğal lider olarak ona güven duyabileceği bir mücadele sürecinde öne çıkmasını bekler. Kira artışı mağdurlarının, enflasyon altında ezilen yoksulların, üreticilerin sorunlarını doğrudan omuzlayan, ekonomik adaletsizliklere karşı grevlerde işçilerin yanında olan, eğitim hakkı için meydanlara çıkan öğrencilerle birlikte yürüyen, adalet mücadelesinde kadınların ve ezilenlerin sesi olan bir lider, doğal olarak adaylaşacaktır.
Bugünden bir isim belirlemek yerine, CHP’nin esas yapması gereken şey, halkın siyasal katılımını sadece oy vermekle sınırlandırmamak ve gerçek anlamda bir toplumsal değişim hareketi yaratmaktır. Bu süreç içinde, ortaya çıkan figür, zaten doğal olarak halkın lideri olacaktır.
CHP’yi yıpratacak süreçten kaçınmak
Cumhurbaşkanı adayını erken belirlemek, CHP için büyük riskler taşıyor. Parti içinde kaçınılmaz olarak gruplaşmalar ve çekişmeler ortaya çıkacak, adayın belirlenme süreci partiyi iç tartışmalara sürükleyecek ve bu durum, muhalefetin enerjisini azaltacaktır. Ayrıca, belirlenen aday, uzun bir süre boyunca hem iktidarın hem de muhalefet içindeki farklı grupların hedefi haline gelecektir. Bu süreç, adayın yıpranmasına ve seçime kadar halkın gözünde cazibesini kaybetmesine yol açabilir.
Bunun yanı sıra, Erdoğan ve iktidar medyası, erken açıklanan bir adayı sürekli gündemde tutarak tartışmalı hale getirebilir. Adayın her sözü, her politikası, her geçmiş kararı gündeme taşınarak halk nezdinde olumsuz algılar oluşturulabilir. Seçmen, sürekli gündemde kalan ve eleştirilen bir adaydan zamanla uzaklaşabilir. Oysa seçim sürecine daha yakın bir dönemde, mücadele içinden yükselen ve halkın doğrudan sahiplendiği bir figür, çok daha büyük bir etki yaratacaktır.
Sonuç olarak
CHP, siyaseti sadece parlamento içinde yürütülen bir tartışma olarak görmek yerine, halkın doğrudan katılımıyla şekillenen bir mücadele hattına dönüştürmelidir. Ekonomik kriz, işsizlik, hayat pahalılığı, eğitim, sağlık sorunları, cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda somut çözümler üretmeli. Bütün bunları iktidar vaatleri üzerinden değil mücadele alanlarında inşa etmelidir.
CHP, bu çizgide ilerlerse, cumhurbaşkanı adayı da bu mücadele içinde öne çıkan, halkın sahiplendiği, güven duyduğu bir isim olacaktır.
Hadi hayırlısı…
ALMANYA
10 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
16 saat önceGÜNCEL
17 saat önceGÜNCEL
17 saat önce