KARİKATÜRDEN ANLADIĞIM…

KARİKATÜRDEN ANLADIĞIM…

ABONE OL
19:53 - 02/07/2025 19:53
KARİKATÜRDEN ANLADIĞIM…
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Malûmuz bakmakla görmek, görmekle de anlamak arasında fark vardır. Yine malûmunuz, her görebilenin de anladığı farklı farklıdır. Görenin o konuda bilgisi olması gerekir öncelikle, ardından tarafsız bakışla değerlendirebilmesi…

Herhangi bir şeye bakıldığında, herkesin gördüğü farklı olacaktır, dolayısıyla anladığı da!..

10 kişi bir resme baktığında, tekniğini bilen, ne kadar muhteşem bir ressam olduğunu ya da olmadığını görür. Kimi bütünü görür, kimi detayları… Kimi resimdeki objeleri görür, kimi renkleri… Anladıkları da farklı olacaktır.

Yine 10 kişi bir çiçeğe baktığında, kimi çok güzel olduğunu görür, kimi görmez. Kimi rengini, kimi yaprağını görür. Kimi de onu yaratanı görür, ne kadar mükemmel yaratmış diye düşünür, gücüne hayran olur; kimi yetiştirenin mükemmelliğini, çok iyi baktığını, bu işten anladığını düşünür ve hayran kalır, kimi de doğanın süreçteki evrimi diye düşünür!..

Bu farklı bakış açıları ve algıdan bahsedince, aklıma yıllar önce bir resim sergisinde yaşadığım olay geldi…

Tekniğinden anlamadığım için, benim için güzel resim demek, fotoğraf gibi, birebir, büyük başarıyla resmedilmiş olandır. Ressam da bu konuda başarılıydı gördüğüm kadarıyla. Güzeldiler yani benim için. Tablolar önünde pek durmaksızın ilerlerken, gördüm ki iki duvarın kesişim yerinde, bir tablonun sığacağı kadar bir girinti var ve o girintide de siyah ve grinin tonlarında, hepsinden farklı ve de dikine uzunca dikdörtgen bir tablo.

Adeta, kimse görmesin diye gizlenmişti. Çok ilgimi çekti. Uzun süre karşısında kalıp pek çok şey düşündüm. Bir çok anlam yükledim, ressamın düşüncesine hayran kaldım eve döndüğümde kaleme almak için bir iki öykü düşledim ve unutmayayım diye de not da aldım…

Ardından da ressamını merak ettim. Kimdi acaba, bu tabloyu hangi duyguyla yapmıştı, ne anlatmaya çalışmıştı? Keşke burada olsa da kendisine sorsam diye düşünürken, arkamdan biri seslendi. Meğer serginin sahibi ressammış. Daha ben soramadan, o bana sordu: Merakımı bağışlayın lütfen, bu resmi kimse fark etmiyor, çoğu görmeden geçiyor, görse bile hiç durmaksızın geçip gidiyor ama siz hem fark ettiniz, hem gördünüz, hem de uzun süredir karşısında durup baktınız. Çok merak ettim nedenini. Ne gördünüz o resimde, ne anladınız? Uzun uzun her gördüğümü, her düşündüğümü anlattım. Anlattıkça da, hayreti artıyordu. “Çok ilginç, bunca şeyi neresinde gördünüz?” dedi. Şurada şunu, burada bunu dedim ve yine anlattım öyküleyerek. “Pes, siz yazar olmalısınız, bu nasıl muhayyile böyle.” dedi.

Sıra bana gelmişti, sordum: Çok merak ettim, siz ne anlatmak istediniz, ne düşündünüz yaparken?

Yanıtladı: Vallahi hiçbir şey düşünmedim, hiçbir şey de anlatmak istemedim. Çok yağmur ve fırtınanın olduğu bir akşam penceremin önündeki koltukta oturmuş, şarabımı içiyordum. Gözüm kâh dışarıda gördüklerime, kâh şöminedeki alevlere kayıyordu. Hiçbir şey de düşünmüyordum. Öyle boş boş bakıyordum. Birden bir şey dürttü sanki beni yerimden kalkıp bir çırpıda çiziverdim… Pek de beğenmedim, arkadaşlarım da beğenmedi ama atmaya da kıyamadım. O nedenle sergiye de koymayacaktım ama bazı arkadaşlar koymamı istedi, ben de pek görünmesin, diğer tablolarıma gölge düşürmesin diye o girintiye gizledim ama demek ki iyi gizleyememişim. Anlattıklarınıza çok şaşırdım ve anlattıklarınızın etkisiyle bu tabloma hayran kaldım. İsteyen olsa bile asla satmam. Bunu o koltuğumun karşısındaki duvara asacağım ve anlattıklarınızı düşüneceğim, sizi de, anlattıklarınızı da hiç unutmayacağım. Sayenizde bu beğenmediğim tabloya da, kendime de hayran kaldım diyerek güldü ve ardından da izninizle, ben neymişim abi diyeceğim. Aslında, size sen neymişsin demem gerek ama dedi ve karşılıklı gülüştük.

Lafı uzattım, bağışlayınız ama o kıyametler kopartılan karikatürden anladığımı anlatabilmek için, böyle bir giriş yapmam gerekiyordu.

Öncelikle, karikatür küçük bir çocuğun bile daha güzelini çizebileceği, son derece özensiz çizilmiş. Üstelik düşüncesizce de!..

Gerçi Kuranda resim ve heykelle ilgili açık bir ayet yok. Bazı ayetlerdeki ifadelerden çıkartılan anlam var sadece. Hz. Muhammed’in söylemleri var ve o dönem yasaklamış her ikisini de… O da o ayetlerden çıkarımıyla ve bazı endişelerle getirmiş olsa gerek bu yasağı…

Yasaklamasa, gün gelecek, her yer kendi resimleri ve heykelleriyle dolacak; insanlar belki de, İslam öncesi olduğu gibi, Allahın önüne koyacak ve resimlerine, heykellerine secde edecekti. Günümüzde şahit olmaktayız, resmi heykeli yok ama hırkasını görmek, kılını öpmek için sıraya girilmekte. Eminim ki yasaklamasa, resim ve heykelleri bugün cami bahçeleri, hatta içi bile, tıpkı Hz. İsa’nın kiliselerde yer aldığı gibi yer alacaktı. Yani Allah unutulup peygambere tapılmaya başlanacaktı belki de!.. İslam’ın gelişiyle yıktığı heykellerin yeniden oluşmasına sebep olacak, bu da çok yanlış ve tebliğ ettiği dine de ihanet olacaktı…

Hangi nedenle olursa olsun, madem resminin olmasını istememiş, hatta yasaklamış, bu isteğine saygı duymak ve hiçbir şekilde resmetmemek gerekir…

Karikatürün anlatmak istediği de bence dile gelenlerden farklı. Şu an adı Yahudilik ve farklı da olsa, Hz. Muhammed’in de, Hz. Musa’nın da tebliğle görevlendirildiği din İslam’dı. Yani ikisi de İslam peygamberiydi. Aslında aynı dinin mensuplarının birbirine düşman olması, birbiriyle savaşmasının, onca cana kıyılmasının yanlışlığına, abesliğine vurguydu o karikatür. Hz. Muhammed’e saygısızlık yapmak için çizilmemişti ama dedim ya çok yanlış şekilde, çok saygısızca ve beceriksizce!..

Çok daha başka çizilebilirdi oysa. İlla cismen resmedilmeyebilirdi. Hz. Musa da inanıp kabul ettiğimiz bir peygamber ve çok çirkin çizilmiş. Buzlanmış da olsa, Hz. Muhammed de öyle…

Karşılıklı iki bulut içinden gelen bir selamlaşma olabilirdi, birer ışık huzmesi olabilirdi. Göğün katlarından gelen bir selamlaşma da olabilirdi. Çünkü, şu an ikisinin de cismani varlıkları yok. Ne bileyim şu an aklıma gelmeyen pek çok şekilde dile getirilebilirdi.

Velhasıl, çok acemice ve kimse kusura bakmasın, mesajı doğru da olsa, saygısızca çizilmiş bir karikatür!..


Perihan Reyhan Alkan

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP