Boston Consulting Group’un (BCG) araştırmasına göre, tatil amaçlı seyahatlerin değeri 2040’a kadar üç kat artarak 5 trilyon dolardan 15 trilyon dolara çıkabilir.

Boston Consulting Group, küresel turizm sektörünün geleceğine ilişkin 11 ülkede 5 bin tatilciyle yapılan “Tatil Seyahatlerinde 15 Trilyon Dolarlık Fırsatı Açığa Çıkarma” adlı araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, 2040’a kadar eğlence ve tatil amaçlı seyahatlerin yıllık gelir hacmi üç katına çıkarak 15 trilyon dolara ulaşabilecek.

Havayolları, oteller ve diğer seyahat sektörünün 2024’te tatil amaçlı seyahatlerden 5 trilyon dolar gelir elde ettiğinin belirtildiği araştırmada, gelecek 15 yılda söz konusu gelirlerin 15 trilyon dolara çıkarak oteller ve diğer seyahat sektörü paydaşları için büyük fırsatlar sunacağı kaydedildi.

Bu büyüme beklentisi, gelişmekte olan pazarlarda seyahat etmeye hevesli orta sınıfın hızla büyümesi ve insanların maddi eşyalar yerine deneyimlere daha çok değer vermesiyle açıklandı. Rapora göre, insanlar artık paralarını güzel anılar biriktirmek için harcamayı tercih ediyor.

Turizm sektörünün gelecekteki büyümesinin Çin, Hindistan, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi gelişmekte olan pazarlar tarafından yönlendirileceği öngörülüyor.

BCG’nin araştırmasına göre, yeni hedef gruplar, yeni iletişim kanalları ve yeni beklentiler hem seyahat edenlerin profilini hem de seyahatin doğasını kökten değiştirecek. Y kuşağı (1980–1995) ve Z kuşağı (1995–2010) artık talepte belirleyici konumda.

Tatil planlama ve rezervasyon süreçlerinin de değişeceğine dikkat çekilen araştırmada, sosyal medyanın genç hedef kitle üzerinde büyük etkisi olduğu, ayrıca yapay zekâ destekli dijital asistanların da hızla önem kazandığı belirtildi.

Kişiselleştirilmiş tekliflere olan ilginin yanı sıra, sağlıklı yaşam, maneviyat ve mutfak deneyimlerinin de öne çıkan tatil motivasyonları arasında yer aldığı ifade edildi.

BCG Almanya Genel Müdürü ve Ortağı Christina Mühlenbein konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Daha fazla insanın ve daha sık tatile çıkmasıyla birlikte, seyahat edenlerin kim olduğu, ne beklediği ve seyahatlerini nasıl planladığı konusunda derin bir dönüşüm yaşıyoruz. Yeni demografik yapılar, dijital alışkanlıklar ve beklentiler kuralları yeniden yazıyor.” (AA)