Halkımızı saray yönetimine, en yüksek tondan, „Hayır! “ dedi ve kurtuluş direnişini başlattı.
Direnişin istenilen sonuç elde edilinceye değin sürmesi, gerekliden de öte, zorunludur.
Görünen o ki; halkımız da bu zorunluluğun farkındadır.
Maltepe’deki alana sığmadılar ve saray yönetiminin tüm engelleme çabalarına karşın, iki milyon ikiyüz bin kişilik katılımla bu farkındalığın altını kalın bir çizgiyle çizdiler.
Maltepe’de Özgürlük Mitingi ’ne, önlerine konan engelleri aşa aşa, sel olup aktılar.
En umut verici yanı da; mitinge, halkın her kesiminden insanlarımızıın desteklerini vermeleriydi. Alanı dolduran yurttaşlarımız kurtuluşun tek başına olmayacağının, birliktelik sağlanmazsa hiçbirimizin kurtuluştan söz etmeyeceğinin bilincinde olduklarını da gösterdiler.
Tek adamın yönetimine karşı, gönlerdir direnişte olmaları da bu bilincin sonucudur.
Saray yönetimine karşı birleşik savaşımın önemini, Gezi Direnişi’nden bu yana, bir kez daha gördüler, gösterdiler.
“Korkmuyoruz! Susmuyoruz! Kurtuluşa değin korkmayacağız! Susmayacağız“ kararlılıklarını, salt saray değil, tüm dünya anladı.
“Tayyip istifa! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, sloganlarıyla yeri, göğü inlettiler.
Tüm kurumları ve kurallarıyla işleyen demokrasiden, laik, sosyal, hukuk devletinden yana bir yönetim isteklerini Sağır Sultan’a bile, sarsılmasız bir kararlılıkla, duyurdular.
„Hak verilmez! Alınır!“ dediler en yüksekten saraya ve dünyaya…
Güçlerini birleştirmenin, birbirlerine olana gereksinmelerinin farkında olduklarını kanıtladılar.
Her şeyin çok güzel olacağına olan inançlarında bir değişiklik olmadığını, bir kez daha, yeniden kanıtladılar.
Ülkenin „Benden değilsen düşmanımsın! “anlayışıyla yönetilemeyeceğini haykırdılar.
Birbirlerine; „Sen yoksan bir eksiğiz! Ya hep beraber kazanacağız ya da birlikte kaybedeceğiz. Bu memleketi birlikte ayağa kaldıracağız.”dediler, milyonlar oldular, milyonlar olacaklar…
Sorunun ülke sorunu, adalet, demokrasi, özgürlük sorunu. eğitim, üretim, paylaşım sorunu, gelecek sorunu olduğunu anladılar.
Sarayın yurttaşları anlamadığını, anlamaya da niyetinin olmadığını, ülkenin başında kalabilmek için halkı ayrıştırmak, ötekileştirmek oyununu gördüler. Bu oyunu bozacaklarını gösterdiler.
Ülkenin ve halkın yaşadıklarının, ülkeye ve halka yaşatılanların bu sorumluluğu taşımadıklarını, sorumluluktan kaçtıklarını anladılar.
Gerçek sahibi oldukları egemenliği kifayetsiz muktedir‘den geri alacaklar, çok açık…
Bu süreçte her gece çoğaldılar. Daha kalabalık oldular. Savaşımı büyüttüler. Tek Adam‘a, Şahsım Devleti’ne hayır, diktaya hayır, halk biziz, biz kazanacağız!“ diyorlar.
Demokrasiyi savunanlar, dünyanın bütün demokratları dayanışma içinde olduklarını ilettiler direnişçilere…
Ülkenin tüm değerlerini, yarınları birlikte kurmaya katkı sağlayacaklarını ilettiler direnişçilere, dört bir yanından dünyanın.
CHP; SOL Parti, DEM Parti, EMEP, TİP, TÖP, birçok başka siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika da direnişçilerin yanında yer aldılar.
Halkımız bağımsızlıklarının, laik, demokrat, sosyal hukuk devleti olan cumhuriyetlerinin gerçek sahipleri olduklarını, bunların en değerli güven kaynakları olduğunu, birinci görevlerinin bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak ve korumak olduğunu kanıtladı.
Umutsuzluğun olmadığını, umutsuz insanların olduğunu, umutlarını hiçbir durum ve koşulda yitirmeyeceklerini gösterdiler.
Kurtuluş fişeği namludan çıktı!
Onu hiçbir güç geri namluya sokamaz…
ALMANYA
2 saat önceGÜNCEL
5 saat önceALMANYA
6 saat önceALMANYA
6 saat önceALMANYA
7 saat önceALMANYA
9 saat önceALMANYA
9 saat önce
Hasan bey 1960 lari gorduk.Cocuktum. Ihtilali radyodan dinliyorlardi bizim sokakta. 70 lerde universitede ogrenci idim. Teror yillarini hic unutmam. Simdi yukaridaki yazinizi okuyunca 70 li yillari ozlediginizi anliyorum. Derim ki; bir siyasi lider secin ve yeni bir ekonomik ve sosyal program hazirlayin, milleti huzuruna cikin. Baska yollardan hic bir yere gidemezsiniz. Lutfen genclere gerceklestirilebilir onerilerde bulunun. Hayatimizi harcadik yalanlar icin!