TÜİK – Türkiye İstatistik Kurumu; geçtiğimiz hafta, büyüme verileri rakamlarını açıkladı.

Açıklamada kişi başına düşen ulusal gelirin, dolar temelinde artışı da yer alıyor.

Açıklanan veri sonrası ekonomi profesörlerinin hesaplamalarında; ulusal gelirin dağılımının adaletsizliğin ve eşitsizliğin altı bir kez daha çözüldü.

Türkiye İstatistik Kurumu -TÜİK; 2024 yılı net olmayan yurtiçi gelirin, Gayri Safi Milli Hasıla- GSYH verilerini geçtiğimiz hafta açıkladı.

Rapora göre kişi başına düşen net olmayan ulusal gelirden düşen pay; 2024’te yürürlükte olan fiyatlarla 507 615, 00  Lira, 15 463 dolar olarak açıklandı.

Rakamları kendi web sitelerinde değerlendirenle profesörler; gelir dağılımındaki adaletsizliğe ve eşitsizliğe dikkat çekiyorlar.

Ortaya çıkan adaletsizliğin ve eşitsizliğin nedeni olarak enflasyonun yüksek döviz kurlarını baskılamasını gösteriyorlar ekonomi profesörleri.

Profesörlerin TÜİK tarafından açıklanan raporun gerçekliği konusunda da kuşkuları var.

“Enflasyonu düşük ve kuru da gerçekçi olan ülkelerde GSYH bu şekilde hesaplanınca da gerçeği gösteriyor. Buna karşılık bizim gibi enflasyonu yüksek, kuru baskılanmış olan ülkelerde işler karışıyor.” diyorlar.

Profesörlerin üç kişilik çekirdek aile için hesaplamaları da şöyle:

Türkiye’de 2024 yılında kişi başına ortalama yıllık gelir 15.463, aylık 1.288 Dolar olmuş.

Üç kişilik bir çekirdek aile için bu; 1.288 x 3 =3.864 Dolar ediyor.

Bunu ortalama kurla çevirdiğimizde; 3.864 x 32,77 0 =126.623 Türk Lira’sı eder.

İşte Türkiye’de gelir dağılımının adaletsizliği; 2024 yılında en düşük işçi ücreti, net 17.002 Lira’ydı. Örnekteki çekirdek ailedeki üç kişi de 2024 yılında en düşük işçi ücretiyle çalışmış olsalar, bu ailenin aylık gelirinin 17.002 x 3 = 51.006 TL eder.

Bu durumda; bu ailenin geliri, sözü edilen ortalama gelirin 126.623 Lira’dan 75.617 Lira kadar eksiktir.

Ortalama hesapların gerçekten ne kadar uzak olduğu bir yana bırakılsa da; bu basit hesap bize, Türkiye’de gelir dağılımının ne kadar adaletsiz, ne kadar eşitlikten uzak, ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor.

Sorulusu kim mi bu bozukluğun?

Elinin işaret parmağını şakağına dayayarak;

„Ben ekonomistim. Nas ne diyorsa odur. Yüksek faiz yüksek enflasyon demektir. Ama bunlar, kafaları basmadığı için, anlamıyorlar. Nas ne diyorsa odur!“

diyen ve bu konunun gerçek uzmanı olan ekonomi bilimi insanlarının uyarılarına kulak tıkayan kimse, odur bu bozuk, bu eşitlikten ve adaletten uzak gelir dağılımının suçlusu.

İnsanların, yurdum insanının büyük kesiminin, yıllardır, baş etmek, içinden çıkabilmek savaşımı verdikleri nedeni; onun bu gerçekten fersah fersah uzak ekonomistliğidir.

Bilmemenin değil, öğrenmemenin kusur olduğu gerçeği bir türlü girmiyor kafasına ya da daha da korkunç olanı, işine öyle geliyor olmasıdır.