Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi, uygar insanlık ailesinin bir üyesi olabilmek için, yani özgür ve bağımsız olabilmek için
Ulusal sanayi toplumu ve bilgi toplumu olma zorunluluğunu kavramış harekettir.
Bu nedenle, her vatandaşa cemaat ya da ümmet içinde silinip erime durumundan kurtulma, birey olma olanağını vermenin gerekliliğini görmüştür.
İşte LAİKLİK, bunu sağlayacak toplumsal düzenin adıdır.
Bilimsel düşünüşü yerleştirmek ve demokratik bir düzen kurabilmek de ancak Laik düzende olanaklıdır. Laik düzende, bilimin geçerlilik ilkeleri ile demokratik düzenin meşruluk ölçüleri aynı niteliktedir.
Laiklik hem bilimin hem de demokrasinin temelidir.
Laik inanca göre; ‘’ Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir!’’
Laiklik, demokrasinin olmazsa olmaz ön koşuludur.
Dinin, insanların kardeş olmaların, barışık olmalarını çıkarlarına engel olarak gören sömürücüler insanları Din-Mezhep ekseninde birbirine hasım, hatta düşmanlaştırdılar.
Hıristiyan ülkelerde Katolik-Protestan Mezhep ayrıştırmasıyla kan bile dökülmüştü.
Almanya’da çoğunlukta olan Katolikler, Protestanlara baskı uygularken
İrlanda’da çoğunlukta olan Protestanlar ise azınlıktaki Katoliklere baskı uygulamışlardı.
İslam, Halifelik çatışmasıyla bölünerek Hanefi-Şafii-Hambeli- Maliki mezheplerine ayrılmıştır
Hatta bu mezhep çatışmalarıyla ülkeler bile bölünmüştür. (*1)
Türkiye’de Hristiyan ve Musevilik azınlıktadır.
Laiklik, insanların inançlarına, inançsızlıklarına karışmaz. Hiç kimse bireyin inancına veya inançsızlığına dokunamaz.
Laik düzende, ne bir din ya da mezhep adına insan ilişkilerini düzenlemek için yasa yapılamaz.
İnançların siyasete araç olarak kullanılması gericiliktir.
Siyasetin asıl amacı ülkenin ekonomik üretimin paylaşımını sağlamaktır.
Sermayeden yana olanlar sağcıdır, emekten yana olanlar solcudur. (**2)
Sağ ırkçılığı ve dini çıkarları için kullanır
Sol siyaset eşit paylaşımı savunur, inanç ve mezhep aymazlığına uzak durur.
Hem solcu hem mezhepçi olunamaz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 1961 Anayasasının sağladığı düşünce özgürlüğü ile
Sendikalaşma, kooperatiflerle aracıları ortadan kaldırma kapitalistleri korkuttu.
Özellikle gençlerin ülkelerindeki sömürüye karşı örgütlenerek sadece mücadele etmekle kalmadılar, işçileri, köylüleri bilgilendirdiler.
Türkiye’de sol ve sosyalizmi savunan gençlere karşı sermaye ve dini sömürülerine araç olarak kullanan işbirlikçiler Milliyetçi Cephe kurarak önlem aldılar.
Halktan, emekten yana örgütlenen gençlerin karşısına dinci ve ırkçı gençleri çıkararak solcu gençleri öldürttüler.
MİT kontrolünde hem solcu gençleri hem de ülkücüleri, tarikatçıları silahlandırarak birbirlerini öldürterek halkı solcu gençleri terörist damgasıyla halkla ilişkilerini engelledi (***3)
Sivas Katliamı, Maraş Katliamı ile Alevi vatandaşlar katledildi.
Sıkıyönetim döneminde Abdullah Öcalan’ı koruyup destekleyerek PKK’yı kurdurdular.
Alevi yurttaşları ve Kürt asıllı vatandaşları hedef konumuna getirerek Böl-Parçala-Yönet taktiği ile Demokrat-Laik cepheyi bölerek Alevi vatandaşları inanç, Kürt Kökenli vatandaşları da ırk temelinde örgütlenmelerini sağlayarak siyasetten uzaklaştırmayı başardılar.
Demokrasi ve emekten yana insanlar bu oyuna gelerek etnik ve mezhepsel örgütlenmesine yönelerek siyasetten soyutlandılar. (****4)
Bugün Alevi inançlı ve Kürt kökenli halkın çoğunluğu korunma içgüdüsüyle siyasetten koparak inanç ve etnik köken örgütlenmelere giderek demokratik sol cephe zayıfladı.
12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül Faşist Darbesiyle sadece sendikaları, partileri değil özellikle gençleri idamlarla cezalandırınca silahlı devrim yapmayı seçen genç örgütler sol, sosyalist ülkelere değil de kapitalist ülkelere gelerek Alevi örgütlerini ele geçirirken, diğer silahlı terörü seçenler Türkiye’nin Kemalist -Laik Cumhuriyeti Uydurulmuş İslam rejimine dönüştürme Projesi’nin Militanı oldular.
Polis cinayeti ile aranan solcu, AKP’ye geçerek Büyükelçi bile yapıldı.
Siyasal İslamcılar, AKP’yi destekleyerek her Kilise karşısına bir Cami-Mescit açarken
Alevi kökenli solcular da her Cami-Mescit karşısına Cem Evi açma yarışına girdiler.
Ama ordu içinde genç kadın-erkek subaylar kılıçlarını kaldırıp Atatürk’ün Askerleriyiz!
Diye haykırarak Arap Kabile himayesi yerine
Laik Cumhuriyetin saflarında işbirlikçilere meydan okuyarak
Türkiye’ye sahip çıktılar!
YILDIZ AKALIN
(*1) Türkiye’de İslam Mezheplerinin dağılımı:
Sünni (Hanefi) (%51)
Alevi (Bektaşi-Sufi) (%29)
Sünni (Şafii) (%7)
Şii (Caferi) (%7)
Mezhepsiz Müslüman (%5)
Nusayri (%1)
(**2) İngiltere’de Meclisi Kral ve zenginlerden seçilen LORDLAR Kamarası’ndan oluşuyordu.
Aydınların öncülüğünde köylülerin, üreticilerin ayaklanmasıyla Krallık, köylü ve üretici halkın temsilcisi olarak AVAM KAMARASI ’da Meclise girmişti.
Kral ya da Kraliçe ortada, sağında LORDLAR KAMARASI, Kral ve Kraliçe’nin solunda halkın temsilcileri
AVAM KAMARASI oturuyordu.
(***3) MİT’in iki tarafıda kullandığı kanıtlanmıştı.
(****4) Uğur Mumcu bu tuzağın belgelerine ulaşarak kamuoyuna açıklaması (büyük uranda hayatına mal oldu. RABITA-TARİKAT SİYASET TİCARET
ALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceALMANYA
38 dakika önceALMANYA
1 saat önceAVRUPA
1 saat önceALMANYA
1 saat önce