Uğur Mumcu Frankfurt’ta anıldı

Uğur Mumcu Frankfurt’ta anıldı

ABONE OL
14:40 - 16/06/2019 14:40
Uğur Mumcu Frankfurt’ta anıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

 

Uğur
Mumcu Frankfurt’ta anıldı

24
Ocak 1993’te evinin önünde bombalı saldırı ile katledilen Uğur
Mumcu Frankfurt’ta anıldı

Türkiye
Sosyal Demokratları Derneği’nin düzenlediği anma toplantısı
sivil toplum örgüt temsilcilerinin ve dernek üyelerinin yoğun
katılımı ile gerçekleştirildi.

Cumhuriyet
Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Cumhuriyet Gazetesi
Yazarı Güray Öz’ün konuşmacı olarak katıldığı anma
toplantısını Dernek Üyesi Zeynep Fazlılar yönetti.

Yıldız
Akalın’ın açış konuşmasından sonra saygı duruşu yapıldı.

Saygı
duruşunda Hasan Arslan’ın okuduğu ”Ağlamadan Ağlamak” şiiri
duygulu anlar yaşattı. Uğur Mumcu’nun HDF Kurultayında yaptığı
konuşmanın gösteriminden sonra Güray Öz konuştu.

Konuşmasında
Uğur Mumcu´nun tespitlerinin bugün de geçerli olduğunu
vurgulayan Güray Öz, sadece ülkeler ve aktörlerin değiştiğini;
emperyalist paylaşım politikalarının ise halen devam ettiğini
söyledi. Uğur Mumcu’nun bugünleri çok önceden gördüğünün
altını çizen Öz, Mumcu’nun çok iyi bir hatip olduğunun altını
çizerek "Öldürülmeseydi, bugün toplumsal muhalefetin başına
geçmesini çok isterdim" şeklinde konuştu.

MEDYA
BASKI ALTINDA

Türkiye’nin
hâlâ 12 Eylül Anayasası ile yönetildiğine değinen Güray Öz,
12 Eylül Anayasası’ndan sonra "yetmez ama evet" diyenlerin
"hayır ama ne yapalım" der duruma geldiklerini savundu.
Türkiye’de basının, tutuklamalar ve maliye müfettişleri
göndermek suretiyle baskı altında tutulduğunu ifade eden Öz,
"Medyadan sonra sıra kime gelecek, bu çok önemliydi. Şimdi sıra
avukatlara geldi; çünkü savunmayı çökertmek istiyorlar. Son
olarak sanatçıları tutukladılar, onların avukatlarını
tutukladılar, avukatlarının avukatlarını da dövdüler"
şeklinde konuştu.

Cumhuriyet,
Sözcü, Yurt, Aydınlık ve Sol gazeteleri dışında muhalefet
yapan bir gazete kalmadığını vurgulayan Öz, basılı medyanın
durumunu şu şekilde değerlendirdi: " 3-5 gazete dışında
herkes bu sürece boyun eğmiş durumdadır. Buraya iktidarın
bilinçli uyguladığı sindirme politikalarıyla gelindi. Tutuklu
gazetecilerin sayısı 80´i aştı. Dünyada tutuklu gazeteciler
bakımından birinci sıradayız. Önümüzdeki dönemde görülecek
davalar da var, bu sayı nereye kadar yükselir bilinmez. Duruma
merkez medya açısından bakacak olursak, birkaç yazarın dışında
muhalefet yapmaya çalışanın olmadığını görüyoruz. Hapse
atamadıkları gazetecilerin patronlarına maliye müfettişleri
gönderiliyor. Şirketlere altından kalkamayacakları cezalar
veriliyor. Başbakan "Bunların parasını sen veriyorsun,
gazetende de çalıştırma" diye açıkça tehdit ediyor. Sonuç
olarak da Medya Mahallesi programına Akif Beki´nin hükümet
komiseri olarak atanması gibi bir otokontrol mekanizması ortaya
çıkıyor. Bazı arkadaşlarımız, on binlerce kişinin Silivri’de
toplanması ve uluslararası dayanışma sayesinde zar zor dışarı
çıkabildiler. İnsanların gerçekleri öğrenebilmeleri bu şekilde
sağlanamaz".

ugur-mumcu-frank-anil-b.jpg

CHP
ENERJİSİNİ İÇ ÇEKİŞMELERE HARCIYOR

Bu
durumu değiştirme potansiyeli olan partilerin halka
ulaşamadıklarından şikâyet ettiklerini dile getiren Öz,
iktidarı desteklemeyen çok ciddi bir tabanın, büyük bir
muhalefet imkânı sunduğunun altını çizdi. "CHP içerisinde
kendi kendine çelme takan birçok grup var. Kılıçdaroğlu bu
gruplar arasında denge kurabilmek adına çok enerji harcıyor.
Türkiye´de toplumsal muhalefet çok güçlü. Son olarak bir
öğretmenin başbakana atanmayan öğretmenlerle ilgili gösterdiği
tepki çok önemlidir. Temel sorun, toplumsal muhalefetin siyasi
partilerin birinci gündemi olmamasıdır" diyerek, muhalefet
partilerinin enerjilerini toplumsal muhalefeti siyasal bilince
dönüştürmek için sarf etmeleri gerektiğini savundu.

BAŞBAKAN
HER ŞEYE KARIŞIYOR

Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın yasamayı kontrol ettiğini, "Benim
bakanım, benim valim" diyerek yürütmeyi ve devlet organlarını
da tek elde topladığını belirten Güray Öz, "Başbakan ekmeğin
renginden, kaç çocuk yapacağımıza kadar her şeye karışıyor;
karışmadığı hiçbir iş kalmadı. Kuvvetler birliğinin olduğu
bir ülkede demokrasiden söz edilemez" dedi. Sanal bir gündemin
solcuları Gül ve Erdoğan arasında bir seçim yapmak zorunda gibi
gösterdiğini kaydeden Öz, "Biz neden ikisinden birini seçmek
zorunda kalalım? Solcular kendi adaylarını çıkarırlar. Biz bu
sisteme karşı olmalıyız; çünkü bu yolun sonu faşizmdir"
şeklinde konuştu.

ha-ber.com
/ Oktan Erdiken / Frankfurt

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


    HIZLI YORUM YAP