Türkiye’de basın özgürlüğü tehlikede…
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Gürsel Köksal bir basın açıklaması yaparak, Türkiye’de basın özgürlüğünün tehlikede olduğunu ileri sürüp, "Suçlanan gazeteciler tutuksuz yargılansın!" dedi
ATGB Başkanı Gürsel Köksal`ın konuyla ilgili basın açıklaması:
"Cumhuriyet
Gazetesi Ankara Temsilcisi, Gazeteci – Yazar Mustafa Balbay, ilk
kez 1 Temmuz 2008’de gözaltına alınmış, İstanbul’da ifadesi
alındıktan sonra, savcılığın tutuklama istemine karşın
çıkarıldığı mahkemede serbest bırakılmıştı.
Balbay,
6 Mart 2009 günü
„ek ifadesinin alınacağı" gerekçesiyle Ankara’daki
evinden alınıp, İstanbul’a getirildi, ifadesi alındıktan sonra
yine tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi ve bu kez tutuklandı.
Tanınmış
bir gazeteci, sevilen bir yazar ve televizyon yorumcusu olan,
Türkiye’nin çok önemli bir gazetesinin uzun süredir
Başkent Temsilciliği’ni yürüten Mustafa Balbay, Ceza
Yasası’nın çok ağır ceza gerektiren bir maddesi kapsamında
tutuklandı.
Balbay,
8 ay önce de benzer suçlamalarla karşı karşıydı ve
buna rağmen serbest bırakılmıştı.
Şimdi
ise „belirli bir adresi olmayan" ya da „adaletten kaçma"
ve „delilleri yok etme" durumunda olan bir zanlı gibi
tutuklandı.
Türkiye’de
yazdıkları yazılar ya da sorumlulukları altındaki yayın
organlarının yayınları nedeniyle yargılanan gazetecilerin
tutuklanmaları, bir hukuki tedbir olan „tutuklama"nın sık sık
muhalif gazetecilere yönelik cezalandırma yöntemi olarak
kullanılabileceğini gösteriyor.
Mustafa
Balbay’ın durumu da böyle. Hakkındaki soruşturmaya rağmen 8
ay boyunca aynı adreste yaşayan, aynı işte çalışan bir
gazeteci olarak, onun da en azından tutuksuz olarak yargılanma
hakkı vardır.
Bu
nedenle avukatlarının tutuklamaya itirazları yeniden
değerlendirilmelidir.
Ve
daha önemlisi hakkındaki suçlamalara yanıt verebilmesi
için davanın görülmesine bir an önce
başlanmalıdır. Kimsenin Mustafa Balbay’ı hakkında medyaya sızan
son bilgilere dayanarak mahkum etmeye hakkı yok.
Mustafa
Balbay, bir an önce kendisini savunma olanağına kavuşmalıdır.
Bu
talebimiz, Türkiye’de tutuklu olarak yargılanan tüm
gazeteci ve yayıncılar için de geçerlidir.
Türkiye’de
bugün gazeteciler yazdıklarından dolayı hala kolaylıkla
tutuklanabiliyor.
Görevlerini
yaparken, politikacıların hedef göstermesiyle taraftarlarının
saldırısına uğrayabiliyorlar.
Güvenlik
görevlilerinin, üst düzey bürokratların
engellemeleri yüzünden sık sık görevlerini yapamaz
hale geliyorlar.
Türkiye’de
Başbakan, her gün seçim meydanlarında gazeteci ve
yazarlara ağır ifadelerle saldırabiliyor, üstelik genel
ifadelerle. Kimi neden eleştirdiği belli olmadan, bir anda çok
sayıda gazeteci ve yazarı suçlamaktan çekinmiyor.
Türkiye’de
bizzat Başbakan, halkı Deniz Feneri skandalında olduğu gibi,
sanıkların suçlarını büyük ölçüde
itiraf ettikleri ağır yolsuzluklarla ilgili yayın yapan medyaları
boykot etmeye çağırabiliyor.
Türkiye’de
Başbakan, çizgisini beğenmediği yazarlara „çek
git" diyebiliyor, ülkesinden kovmaya kalkışabiliyor.
Türkiye’nin
Başbakanı mahkemelerde süründürdüğü,
ağır para cezalarına çarptırılmasına yol açtığı
karikatürist sayısıyla bu alanın rekorlarını kırıyor. .
Türkiye’de
düşünce ve basın özgürlüğü
tehlikede.
Türkiye’de
düşünce ve basın özgürlüğü için
mücadele var. Bu mücadeleyi veren gazeteciler var.
Avrupa’daki
tüm meslektaşlarımızı, Türkiye’deki düşünce
ve basın özgürlüğü mücadelesini, bu
mücadeleyi veren gazetecileri desteklemeye çağırıyoruz."
ha-ber.com
ALMANYA
Az önceALMANYA
Az önceGÜNCEL
4 dakika önceAVRUPA
7 dakika önceASYA
24 dakika önceAVRUPA
24 dakika önceGÜNCEL
1 saat önce