Taş Üşümesi, değerli Çepnili yazarımız Mehmet Güler’in yazdığı son romanın ismi.
Romana konu olan olaylar gerçek yaşamdan alınmıştır ve Çepni bölgesinde geçmektedir.
Çepni Kasabası, Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı ve ilçeye 20 km. uzaklıkta. Kızılırmak’ın kasabaya uzaklığı 6 km. Kasabaya giderken Kızılırmak köprüsünü geçer geçmez göğe uzanmış, sevgililerin aşklarına ilham olmuş selviler endamlarını gösterirler ve kasabaya kadar yolculuğunuza eşlik ederler. Hele bir de kasabaya yaz günü yolculuk yapıyorsanız, hafif bir de rüzgâr esiyorsa, selvilerin salını salını görselini izlemeye doyamazsınız.
Anadolu’da yazılı tarih bilgisi olmadığından beldenin de net tarihçesi bilinmiyor. Ancak eldeki veriler beldenin tarihinin milattan öncesine (Hititlere kadar) dayandığını büyük ölçüde kanıtlıyor. Bugünkü yerleşim bölgesinden daha önce, yerleşim yeri olarak kasabanın sırtını dayadığı sıra kayalıkların İn’leri kullanılmış.
Kasabanın coğrafi konumu; kuzeyinde yaklaşık 10 kilometre boyunca yüksekçe bir kayalık şeridi uzanır. Kayalık uzantısının önünde kasabanın yerleşkesi bulunuyor. Kuzey-batı tarafından çıkan Pınarbaşı Suyu kasabanın önünden geçer Kızılırmak’a kavuşur.
Kasabanın kuzey yönünde yaklaşık 30 km. uzaklığında Karababa Dağı yükselir. (Yazar romanında kilisenin restorasyonu için gerekli taşları Karababa Dağı’ndan getirtir.)
1915, Anadolu halkları için acı bir dönüm noktası oldu. Acı olaylar Çepni’yi de kastı kavurdu; sevgilileri ayırdı, komşulukları bitirdi, arkadaşlıkları sonlandırdı, dostlukları yaraladı. Tehcir edilenlerin acısını paylaşmak isteyenlerin mutsuz olmaktan başka ellerinden bir şey gelmiyordu. Oysa Anadolu gibi Çepni’nin de temel dokusuna insanlık ve insanca birlikte yaşam işlenmişti.
Cumhuriyetin ilanından sonra bilhassa Köy Enstitüleri ile eğitimde başlayan aydınlanma seferberliği ile kasabanın onlarca genci bu okullara gitti ve aydınlanmanın ışığı oldular.
Köy Enstitüsü mezunu öğretmenleri yeni nesilleri eğittiler ve bugün onların sayesinde tarihe sahip çıkılıyor, geleceğe yön veriliyor. Bunun somut örneklerinden birini de değerli yazar Mehmet Güler’in kaleminden okuyoruz. Taş Üşümesi’ nde kasabada yaşanan 1915 trajik olaylarının yanı sıra yakın tarihimizde cereyan eden Türkiye’nin siyasal, ekonomik, sosyolojik olaylarının toplumu nasıl etkilediği, bireylerin geleceklerinde nelere yol açtığı geniş bir perspektifle anlatılıyor. Bu bağlamda birden fazla anafikri içermekte kitap. Halkları derinden etkileyen 1915 olaylarının ana fikri ise; Çok acılar çektik. Çok acılar çektirdik bizde onlara. Deden bunca ayrılığa, acılara karşın kızgın, küs değil kimselere. Onlarda küsmesin bizlere.’’ cümlelerinde yatıyor.
Benzer ifadeyle, kardeşlik ve barış içinde yaşamaya Hrant Dink: Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.’’ diyordu.
Ve Nazım Hikmet:
,,Affetmedi bu Ermeni vatandaş
Kürt dağlarında babasının kesilmesini
Fakat seviyor seni çünkü sen de
Affetmedin
Bu karaya sürenleri Türk halkının alnına, dizelerini yazıyor.
Toplumların geçmişten dersler çıkararak hümanist temelde geleceği inşa etmek için aydın sorumluluğu taşımanın önemi büyük. Taş Üşümesi’nin konusu olan kilise romanda mutlu sona ulaşıyor, ümit ederim Çepni kasabasında bulunan kilisede restorasyonu tamamlanarak müze halinde geçmişten geleceğe kardeşçe yaşamanın sembolü olur. Toplumlar üşümesin.
Zekeriye Uçar
GÜNCEL
12 dakika önceGÜNCEL
1 saat önceGÜNCEL
2 saat önceGÜNCEL
3 saat önceEKONOMİ
9 saat önceGÜNCEL
9 saat önceGÜNCEL
9 saat önce
Zekeriye Uçar’ın güzel yorumu için bir kez daha teşekkür ederim…