YÜZDE ON ÜÇ VİRGÜL DOKUZ

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Geçen hafta güzel ülkemizde 60 000 kadının genelevlerde çalışmak için vesika almak üzere başvuruda bulunduğunu yazmıştım. Türkiye ekonomik krizin etkileri altında eziliyor. Bir iki gün önce açıklanan resmi verilere göre bu yılın ilk üç ayında Türk ekonomisi rekorlar kırarak % 13,9 oranında küçüldü. 1945 yılından bu yana en büyük küçülme oranı imiş. Son birkaç yılda tüm Cumhuriyet tarihinde alınan dış borcu katladık, vardığımız nokta bundan ibaret. Bu, işsizlik ve yoksulluk demek; bu kadınlarımızın son çare olarak bedenlerini satmaları demek. Bu, kredi kartı borcunu ödeyemeyen dar gelirlinin intiharı demek. Bu, yıllarca çalıştığı işyerinin kapanması ile bir anda işsiz ve aşsız kalmak demek…

Evet, işte bugünkü Türkiye’nin manzarası böyle ne yazık ki. Kurumlar arasındaki gerginliğe, hukuk skandallarına, demokrasinin her geçen gün biraz daha çok katledilmesine, siyasetin acayipliklerine falan girmiyorum. Asıl ve acilen çözülmesi gereken sorunumuz, bu ekonomik krizdir. Krize neden olan ABD’de bile küçülme % 2,5 dolayında. Bizden “teğet geçen” kriz üç ayda ekonomimizi darmadağın etti. Ve ne hikmetse alınması geciken önlemler krizi her geçen gün biraz daha ağırlaştırdı, ağırlaştırıyor.

Hep biliyoruz, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın gözü kulağı Türkiye’dedir. Uzun yıllar yurtdışında yaşayan Türkler, içinde yaşadıkları gelişmiş toplumlardaki yaşam koşullarının anayurdumuzda da olmasını dilerler. Belki ülkesini bırakıp yabancı ellerde çalışmak zorunda olduğu için yurtdışındaki Türk’ün kıskandığı uygarlıktır, kendi vatanı için de o uygarlığı arzu eder. Her yıl izne geldiğinde de gelişme var mı diye bakar, eğer varsa safça ve içtenlikle sevinir.

Doğrusu çok merak ediyorum, içinde bulunduğumuz durumda vatandaşlarımızın değerlendirmesi bu yıl nasıl olacak? Ha bu arada hemen belirteyim, ülkemizde çalışanların alım gücü o denli düştü ki, düşen üretime karşın piyasalarda satış olmuyor. Bu da enflasyon oranında çok önemli düşüşe neden oldu. Yıllık enflasyon Temmuz ayı itibariyle % 5,7 oranına inmiş. Bu tablo sizi yanıltmasın; ekonomik gelişme durmuş, durmuş da ne kelime, dibe vurmuş, alım gücü diye bir şey yok. Enflasyonun bu ortamda düşmesinin anlamı ne olabilir ki? Enflasyonun düşmesi fiyatları fazla yukarı itmiyor, belki de tek olumlu sonucu bu. Üretimin sıfırlandığı bir ülkede enflasyondan değil, deflasyondan söz edilebilir ancak.

Şimdi Türkiye’ye gelen vatandaşlarımız, bu memlekette hiç pahalılık yok, demek ki işler yolunda diye düşünebilirler. Keşke iş düşündükleri gibi olsa! Durum ne yazık ki vahim ve henüz düzeleceğine ilişkin bir işaret yok gibi. “Küresel” denilen kriz en çok bizi vurdu. Ekonomimizin ne denli kırılgan ve düşsel temeller üzerine bina edildiğini bu acı deneyimle anlamış olduk.

Krizden en kısa sürede çıkmak ümidiyle herkese mutlu bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.