YUMUŞAK GÜÇ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Çağımızda devletler artık sadece askeri ve ekonomik güçlerine güvenerek ulusal çıkarlarını korumakta veya geliştirmekte zorlanıyorlar. Askeri ve ekonomik gücün, yani “sert gücün” yanında ülkülerin, kültürlerin ideolojilerin ve moral unsurların bir araya gelmesiyle oluşan “yumuşak güç”, ulusal sınırlar dışındaki toplumlarla oluşacak iyi bir diyalog ortamında onların ikna edilmesi ile daha fazla yaptırım olanağı kazanabiliyor. Günümüzde askeri kabadayılıkların, ekonomik külhanbeyliklerin fazla etkili olamadığı, olsa bile zorbalıkla dize getirilenlerin bu durumlarından er veya geç kurtulabildiklerine örnek olaylardan geçilmiyor. En ücra yerde oturanlar dünyanın başka bir ucunda olup bitenden etkileniyor, kaba veya “sert gücünü” kullanmaya kalkışanlar eğer uluslararası toplumu ikna edici politikalara, ülkülere ve kültüre sahip değillerse çok uzun süreli başarılar kazanamıyorlar. Devletin ekonomik ve askeri gücü gerekli, ama artık yeterli değil.

Türkiye, başında pek çok sorun olarak sorunlu bir coğrafyada ülke bütünlüğünü ve ulusal varlığını sürdüren bir ülke. Çoğu dış bağlantılı iç sorunlarımızın yanında dış dünya ile olan ilişkilerimizden kaynaklanan önemli sıkıntılarımız bulunmakta. Varsayalım, bunlarla devlet kurumları ilgileniyor, ulusal çıkarlarımız ne ise onun gereğini yerine getiriyor. Devletin yasalarla belirlenmiş asli görevi bu. Ancak, yukarıda belirttiğim şekilde ne yazık ki Türkiye’de sivil toplumun da katkı vereceği bir “yumuşak güç” algısı yok, gereği de hissedilmiyor.

Örneğin şu günlerde Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girmelerine ilişkin ABAD kararı ertesinde bazı gelişmeler yaşanıyor. Avrupa ülkelerinde vizenin kaldırılması halinde ne olur diye düşünülüyor? İşte milyonlarca işsiz Türk Avrupa’ya akın eder ve bir daha da gitmez, endişe bu değil mi? Şimdi bu konuda son yıllarda çok sayıda değilse bile ciddi bilimsel araştırmalar yapıldı, hepsi de gözleme dayalı bu araştırmaların. Bunların ayrıntısına girmeyeceğim, ama böyle bir toplu akım olacağına ilişkin herhangi bir sonuç ortaya çıkmıyor. Türkiye artık toplu halde göç veren bir ülke değil. Öyle olsaydı vizesiz bir sürü memleket var, oralara giderlerdi. Böyle bir durum söz konusu değil. Pekiyi, bu Avrupa’daki “Türk akını olacak” algısını nasıl değiştirmek gerekiyor. İşte o sözünü ettiğim “yumuşak güç” bu noktada işe yaramalı. Ama nasıl?

Öncelikle devlet ve ille de onun kontrolü altında olması gerekmeyen sivil toplum belli bir amaç etrafında birleşecek, hedefi birlikte belirleyecek. Nedir hedef? Diyelim vizenin kaldırılması. O zaman bilim, kültür, ekonomi, aklınıza hangi alan gelirse, bu alanlardaki örgütlenmeler ile hep birlikte uyumlu ve ikna gücü olan bir örgütlenme ile mevcut algının değişmesine çaba gösterilecek. “Türk korkusu” ile yatıp kalkan Avrupa kamuoyuna bunun haklı olmadığı anlatılacak. Tabii bu süreçte Avrupa’da hemen her gün olmadık ithamlarla karşılaşan, ancak yaşadığı ülkede aslında toplumun hemen her aşamasında yer alan, üstelik de örgütlü olan Türk toplumu gereken uğraşıyı verecek. O zaman kısa sürede olmasa bile orta vadede bazı iyi sonuçlar almak mümkün olabilir. Bu söylediğim çalışmalar örgütlü, profesyonelce ve eşgüdümlü olarak yapılırsa bir işle yarayabilir. Amerika Birleşik Devletleri kökenli olan “yumuşak güç” kavramına şimdilerde “smart power”, yani “akıllı güç” deniyor. Bu kavram bile sadece taşıdığı adla belli hedeflere yürümek için önce akıl gerektiğine, sonra da ortak iradeye ve tüm tarafların eşgüdümlü bir faaliyette buluşması gerektiğine işaret ediyor. Bu da bizde maalesef yok.

İyi bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.