YİNE İŞSİZLİK

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bu sütunda sık sık Türkiye ile ilgili konulara yer veriyorum. Türkiye’de yaşıyorum ve yurtdışındaki yurttaşlarımıza Türkiye konularının aktarılmasında yarar olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki, yurttaşlarımız hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar, Türkiye’de olup bitenleri de ilgi ile izliyorlar. Türkiye’de ilgileri çekecek ve üzerinde yazı yazılacak o kadar çok konu ve olay var ki, aslında konu bulmakta da hiç zorluk çekilmiyor.

Geçen hafta yüksek öğrenim ve istihdam sorununu ele almıştım. Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçları açıklanmıştı ve bu sonuçların arasında en çarpıcı olanları, orta öğretimde devlet okullarının çökmüş olması, otuz bin öğrencinin sınavda sıfır puan alması ve bölgesel eşitsizliklerin ne yazık ki sürmekte olduğu idi. Ayrıca, yüksek öğrenim ile istihdam gereksinmeleri arasında yeterli eşgüdüm sağlanmadığı için okullardan mezun olanların gelecekte iş bulma şanslarının giderek azaldığını vurgulamıştım.

Bugün bu çerçevede bir örnek vermek istiyorum. Adana’nın yeni kurulan ilçesi Çukurova’da belediye 375 temizlik ve park işçisi alacakmış. Bu işler için tam 50 475 kişi başvuruda bulunmuş. Bunların arasında da 14 bin üniversite mezunu varmış! Ne korkunç bir manzara ile karşılaştığımızı görüyor musunuz? İstihdam şansı bulamayacakları bölümlerde okuyup üniversitelerden mezun olan gençler çareyi temizlik işçisi olarak çalışmakta buluyorlar.

Bu büyük sorun nasıl aşılacaktır? Çözüm nedir, nerede aranmalıdır? Politikacılar ağızlarını açtıklarında genç nüfusumuzdan söz edip bunun ne kadar büyük bir fırsat olduğunu anlatıyorlar. Doğrudur, nüfusumuz genç ve dinamik. Buna itirazımız yok. Fakat genç nüfusumuz aynı zamanda da işsiz ve gelecekte yaşamını nasıl kazanacağı konusunda çok umutlu değil. Bu umudu nasıl yeşertebiliriz? Bu soruların elbette ki yanıtı var. Çözümler çok zor değil, eğer sistemi doğru kurarsanız tabii.

Türkiye’de hala toplum içinde itibar kazanmak için yüksek öğrenim görmüş olmak gerekiyor. Yani işsiz de kalsanız üniversite mezunuyum diyebilmek önemli sayılıyor. Öte yandan sanayide nitelikli işgücü açığını kapatamıyoruz. Endüstri meslek lisesi mezunları işe gireceklerine yüksek öğrenime yönlendiriliyor. Sonuçta bir yandan nitelikli işgücü açığı varken diğer yandan iş bulamayan üniversite mezunları sokaklarda gezip duruyor. O halde derhal dual (ikili) meslek eğitimi sisteminin ülkemiz koşullarına uyarlanmış bir şeklini yaygınlaştırmak ve meslek eğitimini lise düzeyinde vermekten vazgeçmek gerekiyor. Aslında 1986 yılında çıkarılan 3308 sayılı Çıraklık Eğitimi Yasası ile bu doğrultuda bir adım atılmıştı. Ne var ki, çeşitli nedenlerden ötürü bu yasa beklenen yararı sağlamadı. Bir de Türkiye’de eğitim tümüyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın tekelinde. Meslek eğitimi alanında bu tekelin kırılıp meslek kuruluşlarına, girişimci örgütlerine ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bağımsız statüdeki bir meslek eğitimi kurumuna yetki verilmeli. Türkiye İş Kurumu da mutlaka ağırlıklı bir rol oynamalı. Merkezî ve tümüyle yüksek öğrenime odaklı, istihdamla ilgisi olmayan bir eğitim sistemi ile ülkemizdeki eğitim(sizlik) sorununun çözülmesinin mümkün olmadığı gibi, sokaklarda boş gezen, verilecek her işe razı olan üniversite mezunları ülkesi olmaktan kurtulmamızın olanaksız olduğu artık anlaşılmalı. .

İyi haftalar dileğiyle.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.