YİNE ENTEGRASYON

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Adına ne derseniz deyin, ister uyum isterse de entegrasyon, bu bitmeyen tartışmanın nasıl sonuçlanacağını çok merak ediyorum doğrusu. Avrupa ülkeleri bu gidişle entegrasyonla daha çok uğraşır. Bazen düşünüyorum da, her ne kadar tümüyle ortadan kalmasalar da, sosyal olgular acaba üzerinde bu kadar konuşulmasalar hala sorun olarak algılanabilirler miydi? Yani günün birinde birden bire “Türkler, entegrasyon, uyumsuzluk, paralel toplum” gibi konular üzerinde konuşulmasa ne olurdu? Zaten toplumdaki bazı gelişmeler genellikle siyasetin müdahalesi olmadan kendiliğinden ortadan kalkıyor. Bu kadar patırtılı tartışma da aslında boşuna yapılmış oluyor. Fakat sizi yanıltmayayım, ben tamamen böyle düşünmüyorum. Benim eleştirim farklı. Onu da aşağıda açıklayayım.

Hiç kuşkusuz, orta yerde duran sorunları yok saymak doğru değil. Evet, Almanya’da yaşayan yurttaşlarımızın çok çeşitli sorunları var. Onların bu sorunları aşıp içinde yaşadıkları toplumda mutlu, huzurlu ve saygın bireyler olarak yaşamaları için gerekli politikaları geliştirmek, her türlü önlemin alınması çok önemli. Doğal ki bu konular tartışılacak. Hem bilimsel, hem popüler, her alanda tartışılacak. Yalnız sürdürülen tartışmalar genellikle kavram kargaşasına, üzerinde uzlaşı sağlanamayan bu kavramlar da yeni çatışmalara ve cepheleşmelere yol açıyor. Benim şikâyetim bundan ibaret.

Pekiyi öyleyse ne yapmak gerekiyor? Bence bu kargaşayı ortadan kaldırmak için Birleşmiş Milletlerin ve Uluslararası Göç Örgütü ve diğer uluslar ve hükümetler arası kuruluşların ortak bir dil ve bir anlamda “göç politikaları etik kurallarını” belirlemesi, topraklarında yabancı göçmen barındıran ülkelerin de bu etik kurallara uymalarını sağlayan bir yapılanmanın gerçekleştirilmesini uygun bir yöntem olarak düşünüyorum. Aksi halde, bu tartışmalar hiç bitmeyecek.

Bu düşüncelerim 21-23 Mayıs 2009 tarihlerinde Ankara’da yapılan göç sempozyumuna katıldıktan sonra daha da pekişti. İnsan Hakları Sözleşmesi’ne benzer bir “Göç ve Göçmen Hakları Sözleşmesi” olsa ne iyi olurdu diye düşündüm. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) ve Avrupa Konseyi’nin benzeri sözleşmeleri var. Ancak bunlara bakıyorsunuz, göçmen kabul eden ülkeler göçmenlere hak getiren sözleşmeleri hep onaylamaktan ve bunlara taraf olmaktan kaçınmışlar. Yani bu ülkelerin politikaları öncelikle kendi güvenlik ve ekonomik çıkarlarını koruma odaklı. Bu arada göç olgusunun insan boyutu hep önemsizmiş gibi görülüyor. İşte bu anlayış değişmezse biz daha yıllarca entegrasyon vs. diye tartışır durur ve uzlaşamayız.

Tüm okurlarıma iyi bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.