YENİ BİR YANGIN VE TÜRKİYE’DEKİ TEPKİLERİ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir kaç gün önce Siegen kentinde bir Türk ailenin evinde yangın çıktı. Maalesef iki küçük çocuğumuzu bu üzücü olayda yitirdik. Türkiye’deki televizyon kanalları yangınla ile ilgili haberi altyazı geçerek verdiğinde, “eyvah, yine mi kundaklama?!”, demekten kendimi alamadım.

Hemen internet üzerinden Alman gazetelerine ve haber sitelerine baktım. Olay yeniydi ve pek doyurucu bilgi haliyle henüz yoktu. Türk haber sitelerine bakınca da ne olduğu daha belli olmayan o olayla ilgili okuyucu yorumlarını okudum. Bu yorumları hep okurum ve bazı siteler yorumları okuyuculara oylatıyorlar, ben onlara oy vermekten de geri durmam. Yangınla ilgili yorumları okuyunca doğrusunu isterseniz çok hüzünlendim. Hemen tüm okuyucular bu yangının kundaklama olduğuna ilişkin kararlarını vermişler, Almanya’da bu işin artık alışılmış olduğuna hükmetmişlerdi. Sonra galiba yangının çocuklardan birinin yanıcı bir maddeyle oynaması üzerine çıktığı anlaşıldı yanılmıyorsam. Bu türden yangınlar Türkiye’de de o kadar çok yaşanır ki!

Tabii bu yorumlarda dile getirilen peşin hükümlü görüşler, sevgili okurlar, bir ülkenin imajı açısından çok rahatsızlık vericidir. Bu tür olumsuz imajlar da kolay kolay kaybolmuyor, unutulmuyor. Hatırlarsınız, geçmişte yüreğimizi yakan Schwandorf, Mölln, Solingen gibi müessif olayların Almanya’daki Türk toplumu üzerinde bıraktığı üzüntü, endişe ve nefret kolaylıkla kaybolmadığı gibi her vesileyle yeni baştan hatırlanıyor.

Bu imajın ortadan kalkması kolay değil, tamam da yine de bir şeyler yapmak gerekmekte değil mi? Toptancı ve önyargılı hükümleri beslememek ve toplumda yara haline gelmiş yabancı düşmanlığı gibi rahatsızlıklarla gerçekten mücadele etmek lazım. Bununla da kalmayıp yerli yabancı demeden karşılıklı anlayış ve güvene dayanan toplumsal sorumluluk bilincini güçlendirmek lazım. Bunları yazmak yapmaktan kolay, ama zor da olsa üzerine gidilmezse sonunda huzur ve güven eksikliği ile yaşamaya razı olunacak. Bunu da kimsenin istemesi mümkün değil.

Bu yazdıklarım sadece Almanya için değil, her ülke için geçerlidir. Türkiye de gün geçtikçe göçmen kabul eden ve topraklarından sürekli olarak çok sayıda göçmen geçen bir ülke haline geldi. Türkiye’nin göç ve göçmenlerle ilgili belli duyarlıkları benimsemesi ve sergilemesi son derece gereklidir. Aksi halde hakkımızda zaten çok olumlu olmayan birçok önyargıya yenilerini katmamız işten bile değil. “Tanrı misafiri” kavramının sahibi bir ulus için bu da her halde çok doğru olmaz.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.