YENİ ANAYASA DİKTATÖRLÜK GETİRECEK

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye bugün tarihinde en zor bir siyasal tıkanmanın içinde, peki hala uyuyan toplum, ülkenin nasıl bir sona doğru sürüklendiğinin ne zaman farkına varacak acaba? Yeni bir anayasada ısrar edenler, narkozla uyuttukları toplumun uyanmasını istemiyorlar, çünkü asıl felaketin ve gerçeklerin sorgulanmasından korkuyorlar. Aydınlık bir ülke gerçeğinden, ortaçağ dönemine sürüklenen bir ülke, otoriter bir anlayışın hâkim olduğu bir sistemle resimlenen bir ülke, işte böyle bir dönemde anayasa inadı daha da farklı bir tıkanmayı getirecek, yıllarca ülkede süren terörün, barışa dönüştürülmesi noktasında yaratılan siyasetin, yeni bir anayasa ısrarıyla toplumsal barışa katkısının yarar sağlamayacağını düşünüyorum.

YENİ ANAYASA İNADI
Cumhuriyetten Atatürk’ten rahatsızlık duymanın verdiği intikam hırsıyla, Osmanlı ruhunun canlandırılmasının resmi.
Çağdaş ve demokratik hiçbir ülkede seçim kazanmış bir siyasi partinin, halk bana yetki verdi yeni bir anayasa yapacağım diyemez, bunun dünyada bir örneğinin olmadığını görüyorum. Bugün AKP yeni bir anayasa içinde, kendi anlayışının yer almasını istiyor. Yeni bir anayasada insan hak ve özgürlüklerinin temel olarak yerleşmesi gerek, bugün Türkiye’de insan özgürlüğünün nasıl sağlandığı ortada, halkın refahı mutluluğu ve uluslararası saygınlığı simgeleyen devlet anlayışının. Batı’ demokrasilerine yansıması şekli önemli, peki şimdi bunlar yaşanıyor mu? İşte bunu söylemek mümkün değil. Toplumla uzlaşma hoşgörü ve sevgi yerleşmedikce, insan hakları ve özgürlük değerlerinin saklı kalması, toplumun hala korku sendromundan kurtulamaması, bana göre yeni bir anayasanın nasıl ve kimlerin ısrarı sonucunda hazırlanacak bunun açıklanması gerek.
ANAYASANIN TOPLUMSAL ÖNEMİ
Türkiye yeni bir anayasaya hazır mı, işte bunu öncelikle görmek gerek, yeni anayasa yapmak toplumun yaşam değerlerinin güvence altında olması anlamına gelmeli, kendi siyasal kimliğinin bekası için anayasa yapmak, ya da kendine sınırsız haklar sağlayan bir anayasayı, benim milletim halkım diyerek uyuduğu narkozun etkisinde uyanmadan referanduma götürmek, işte anayasanın kabul edilmeden başlayan sıkıntılarıdır. Mevcut anayasa düzenimiz, anayasayı kendi olanakları ile güvence altına almıştır. Anayasanın 81 maddesine göre, milletvekilleri anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağına, Cumhurbaşkanı 103 maddeye göre sadakatten ayrılmamaya, Anayasa mahkemesi üyeleri kanunları uyarınca anayasayı koruyacaklarına, hiç bir kimse ya da kurum tarafından baskı altında kalmadan bu sadakatten ayrılmamaya namus ve şerefleri üzerine yemin ederler.6 ncı maddeye göre, hiç kimse anayasanın mevcut değerlerinden habersiz asla kişisel kararlar veremez. Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Bazı kişi ve kurumlara hâkim olanlar, şimdi 12 Eylül darbesinin oluşturduğu 1982 Anayasasını gerekçe göstererek yeni bir anayasa yapılmasında dayatıyorlar. Yeni bir anayasanın nasıl bir anayasa olacağını, öncelikle çıkıp toplumla açık fikirlilikle saklı kalmadan paylaşılması gerek.
KİMİN İÇİN ANAYASA
Türkiye’de gelinen siyasal ortamda, toplumun acaba nasıl ve kimin için bir anayasa diye sorgulama şansı var mı? Yeni bir Anayasa`nın nasıl bir gelecek sunduğunu hazırlayanların dışında, acaba toplum neler biliyor. Bilinen gerçeği milletle paylaşmak gerek. Yeni anayasa öncelikle ülkeye diktatörlük ve federasyonluk getirecek, yani ülke eyaletlere bölünecek istenenlerin başında bu geliyor, asıl önemli tarafı da (RTE) nın arzuladığı diktatörük, ülke de şimdi askeri değil sivil bir darbenin resmi yok mu? Geçmiş darbelerde asker vardı, şimdi sadece değişen sivil darbenin yaratıcıları değil mi? Osmanlıyı yeniden inşa etmek, Atatürk yok sayılacak, Türklük değerleri silinecek, millî değerlerimiz yok sayılacak, Türkiye gerçekten siyasal tarihinde çok kritik bir süreçten geçiyor, tüm çağdaş değerler yok sayılıyor. Anayasa mahkemesi başkanı çıkıp ” laiklik demokrasiyi yok ediyor” diyebiliyor, hiç bir demokratik ülkede bir anayasa mahkemesi başkanı, siyasi bir manada açıklama yorum yapamaz. Bugün ülkede sisteme hâkim olan bir parti, başkalarının istediği doğrultuda (ABD)bir anayasa yapmak istiyor, ona söz verdiği için bunu yapacak, sonrasında ülkeye tek başına hâkim olmak, yani bende Başkanlık istiyorum demek. ABD Ortadoğu politikasının istediği anlamda gelişmeyen seyrini değiştirmek adına etkileyebileceği tek ülke Türkiye olduğunu biliyor. Âmâ yârin olası kabul edilmesi halinde, bunun şimdilik mümkün görünmediğini söyleyelim, bu takdirde kabul edildiğini varsayarsak, ülke nasıl bir felaketin içinde kalacağını şimdiden düşünmek bile istemiyorum. Felaket tellallığı yapıyorsun diyenler olacak, âmâ ben gerçeklerin burada kendimce yansımalarını anlatmaya çalışıyorum. Bu gün CHP’si gerçek anlamda demokrasi isteyen tek parti, bunun için yeni anayasadaki tuzakları gördüğü için karşı çıkmaya devam ediyor.
Ama CHP’sinin kendi yaşadığı çalkantılı dönemin dışında kalıp, felaketi görerek daha etkin siyaset yapmalı bununda altını çizmek zorundayım. AKP kurnaz bir siyaset anlayışı içinde ülkenin nasıl bir çarkın içinde kaldığını görmüyor, bir tek konuşan adam var Başbakan, koca bir ülkede sadece bir tek kaderi tayin eden adam olması demek, bana göre demokrasinin nasıl bir adının olmasının da açıklanması mümkün olabilir mi? Bugün akil insanlar komedisinin yaşandığı bir ülkede, ben yeni bir anayasanın topluma yansıtılmayan gerçeklerinin de açıklanmasından yanayım. Toplumun tüm kesimlerinin onadığı bir anayasamı, yoksa (RTE) nın istediği bir anayasamı? Keşke on yıldır din afyonuyla uyuyan halk, bu uykudan uyanabilseydi, uyanabilseydi de çağdaş bir ülkenin nasıl bir tıkanmanın içinde kaldığını görebilseydi.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.