0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye’de olan biteni izliyorsunuzdur. Ortalık tam anlamıyla toz duman. Gündemi bu kadar hızla değişen acaba başka bir ülke var mıdır? Doğrusu sanmıyorum. Almanya’nın gündemine bakacak olursak orada sorun olarak tartışılan konuların bizim gündemimizde yer bile bulacaklarını sanmam. İzlemekte bile güçlük çekiyor insan. Her haber bülteninde ekranda “sıcak gelişme”, “son dakika” gibi yazılar okumaktan ve sinir bozucu bir haberle karşılaşmaktan kurtulamıyorsunuz.

Ulusça sinirlerimiz gergin, gittikçe artan bir karşıtlık ve onulmaz bir kamplaşma… Bu arada Türklerin yaşadığı her coğrafyada bu türden çekişmeler, çatışmalar var. Almanya’da şu günlerde yaşanan Faruk Şen olayı örneğin, birbirimizle nasıl bir dayanışma içinde olmamız gerektiğini göstermiyor mu? Bakalım bu işlerin sonu nereye varacak.

Türkiye’nin gündemi şu sıcak Temmuz günlerinde bu denli ısınınca aslında tüm ülke için önemli konular, sorunlar ve bunların çözüm yollarının tartışılmasına da olanak kalmıyor. Benim Türkiye’deki uğraşım da yıllarca ilgi ve çalışma alanım olan yurtdışındaki Türkler. Bir süre önce şimdiye kadar Türkiye’de eksikliği çekildiğine inandığım bir yapılanmayı gerçekleştirebildim. Bu yüzden de çok mutluyum. Bildiğiniz gibi, Türkiye’de yurtdışındaki Türklerle ilgili konularla ilgilenen ve bu çerçevede faaliyetler gerçekleştiren bir sivil toplum örgütlenmesi bugüne kadar olmadı. Bir iki tane merkezi yurtdışında olan ve Türkiye’de irtibat bürosu açan örgüt biliyorum. Ancak merkezi Türkiye’de olan ve yurtdışındaki Türklerle ilgili sorunları tanıtan, gerektiğinde onların Türkiye’deki “lobiciliğini” yapan bir yapılanma ne yazık ki şimdiye kadar gerçekleşmedi. İşte bu eksikliği öteden beri gördüğüm için kamu görevinden emekli olunca derhal bir yapılanma çalışmasına girdim.

Başkanlığını Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin Batı Avrupa Açık Öğretim Programını kuran Prof. Dr. Tahir Özgü’nün yaptığı Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı’nın (www.tovak.org) bünyesinde “Yurtdışında Yaşayan Türkler ve Uluslararası Göç Araştırma ve Eğitim Enstitüsünü” kurduk. Merkezimiz Ankara’da Enstitünün kısaltılmış adı İngilizceden kısaltıldı: TULAM Enstitüsü. Müdürlüğünü ben üstlendim. Henüz yapılanmayı tamamlamadık, ama enstitünün bir bürosu ve e-posta adresi var. [email protected] İlgilenen okurlarımın bu adrese mail atmaları halinde kendilerine daha geniş bilgi sunabilirim. Enstitüye yurtdışından ve her kesimden üye kaydetmek istiyoruz. Yakında üç dilde web sitesi de olacak. Önemli çalışmalar yapacağımıza inanıyorum. Bu çalışmalarda ha-ber.com okurlarının da hiç kuşkusuz desteğine gereksinmemiz olacak.

Şimdi dönelim başlangıçtaki sorunumuza. Türkiye’nin bu sıcak ve değişken gündeminde, takdir edersiniz ki, bizim TULAM Enstitüsünün ülkemiz dışında yaşayan Türklerle ilgili konuları gündeme taşıması son derece güç olacak! Fakat ben yurtdışında beş milyona yakın insanı bulunan bir ülkenin vatandaşı olarak onlara ilgisiz kalmanın bize yakışmadığı kanısındayım. Türk kamuoyu yurtdışındaki gelişmelerden doğru dürüst haberdar olamıyor. Mutlaka o kalabalık gündemde biz de sizlerin adınıza bir yer bulup düşündüğümüz çalışmaları yapacağız ve bunları duyuracağız. Bunda emin olun çok kararlıyım. Tabii, umulmadık gelişmelerin, beklenmedik gündem değişikliklerinin olmadığı ve daha sakin bir ortama kavuştuğumuzda. Umarız o ortamlara çok uzak değilizdir. Şu ara bu umutlar biraz inandırıcı olmasa da…

Dr. O. Can Ünver