TÜRK MODELİ

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Şimdi; Tunus’a başlayıp Mısır’a, Yemen’e, Lübnan’a yayılan halk hareketleri var ya… Bütün batı medyasındaki tartışma konusu bu… Alman televizyonlarında politik program yapanların hepsi, bu konu ile ilgili açık oturumlar yapıyorlar ve uzmanları..!

Ekrana getiriyorlar. Tunus konusu çok çabuk geçiştirilerek en kısa yoldan Mısır’a odaklanıyorlar. Tabii benim için Tunus ayrı bir yazı konusu. 34 yıl önce de olsa, gidip gördüğüm, o dönemin Devlet Başkanı Habib Burgiba ile röportaj yaptığım bir ülke…
Tüm Alman basınında olduğu gibi, biz de en kısa yoldan gelelim Mısır’a…
Batı dünyasında Mısır’ ın önemi, İsrail ile barış anlaşması yapmış ve yıllardır da bölgede bu barışı ayakta tutmuş bir ülke olmasından kaynaklanıyor. Bu ülke, Hüsnü Mübarek’den ve onun dikta rejiminden kurtulursa ne olur.? Batının endişesi; ülkedeki tek organize muhalefet olan Müslüman Kardeşler’in iktidarı ele geçirme tehlikesi. Ne var bunda korkacak..? Ya bu grup, iktidarı ele geçirdiğinde, İsrail’e karşı sertleşirse..? Onu da bırak, İsrail düşünsün, sana ne..? Tedbirini alsın, politikalarını ona göre ayarlasın ve barışçı ortamı sürdürsün. Her ağızlarını açışta, demokrasiden dem vuranlar, şimdi meşru yollardan iktidara gelmesi muhtemel Müslüman Kardeşler’den çekiniyorlar… Niye..? Ya bu grup, iktidara geldiği zaman İsrail’le olan barışı bozarsa, bölgenin istikrarını zedelerse..? İşte batı ve özellikle de Almanya, tarihten kaynaklanan eziklikleri ile uyguladıkları bu yanlış politikalar yüzünden, aslında demokrasi ve barışın dibine bomba koymadılar mı..? Sırf İsrail rahat etsin diye, 30 yıldır bir diktatörü desteklemediler mi..?
İletişim teknolojisinin bir zaferi olarak niteleyebileceğimiz halk ayaklanmasını, baştaki diktatörü indirme girişimini yürekten destekleyemiyorlar. Neden..? Uzak, hatta çok uzak bir ihtimal dahi olsa, ya Müslüman Kardeşler iktidara gelirse..? Yahu bırakın da, bu insanlar önce şu diktatörlükten bir kurtulsunlar, ufak ufak da olsa, demokrasi yolunda emeklemeye başlasınlar. O süreç içersinde demokrasinin ve uluslararası kuralların gerektirdiği biçimde oluşumlar sağlanır, bölge barışını tehlikeye atacak muhtemel gelişmelerin, o dönemde önü alınır… Olmaz..! Ya Müslüman Kardeşler iktidara gelirse, ya İsrail’e karşı sertleşirse, ya bölge barışını tehlikeye sokarsa..? Görüyor musunuz şu maskaralığı, şu ikiyüzlülüğü, şu üstüne demokrasi şalı örtülmüş despotluğu..? Müslüman Kardeşler’in Mısır’daki gücü en fazla % 20-25…Eeee..! Ne bu panik..? Olur mu..? Bu grubun adında Müslüman değimi var ya..! Sorun orada. Bu konuyu hemen şimdi gündeme getirip tartışalım ki, hem Müslümanlar yıpransın, hem de İsrail konusundaki hassasiyetimizi gösterelim. Tamam, yapın da, siz böyle davrandıkça İsrail’in hiç bir zaman ayakları suya ermeyecek, hiç bir zaman gerçekten adil bir barışı isteyen, uzlaşmacı taraf olmayacak ve böylece sayenizde, o bölgeye hiç bir zaman kalıcı ve adil bir barış gelmeyecek. Bu tutumunuz yüzündün Kıbrıs’a da, Dağlık Karabağ’a da adil ve kalıcı bir barış gelemiyor. Bütün Alman kanallarındaki açık oturumlara Orta Doğu uzmanları..! Katılıyorlar ve Mısır’a, kimisi Türk Modeli’ni öneriyor, kimisi AKP modelini… Bundan çıkan sonuç şu..! Bu adamlar uzman falan değil..!
Türkiye 1923 yılında Cumhuriyetini kurmuş, yüzünü batıya çevirmiş,1946’da çok partili döneme geçmiş, 1923-1950 arasındaki 27 yıllık iktidarı, yeni seçilmiş partiye, en demokratik biçimde bırakmış, 1952’de NATO’ya girerek batı ile askeri olarak da bütünleşmiş, 1960’da iktidarı yıkan askerler 1963’de seçimlere giderek iktidarı sivillere bırakmışlar,1963’de Avrupa Birliğinin o günkü şekline üye olmak için Ankara Anlaşmasını imzalamış, 1971’deki muhtıranın ardından, 1973’de tekrar demokrasiye dönmüş, 1980’yılında yönetime el koyan askerler 1983’de yine seçimlere giderek iktidarı sivillere teslim etmiş…1980’de serbest piyasa ekonomisine geçiş kararı almış,1987’de AB tam üyelik başvurusunu gerçekleştirmiş, 1995’de AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamış, 2005’de AB tam üyelik müzakerelerine başlamış…
Mısır ne yapmış..? Askerler, Cemal Abdül Nasır’ın başkanlığında ve Enver Sedat’ın da içinde bulunduğu bir grupla darbe yapıp kralı devirmişler ve yerlerini Sovyet Bloğu içinde bulmuşlar. Ardından iktidara Enver Sedat geçmiş ve yanına Hava Kuvvetleri Komutanı olan Hüsnü Mübarek’i almış. Bu dönemdeki en önemli değişiklik, Sovyet Bloğundan kopuş ve İsrail ile barış anlaşması olmuş. Enver Sedat öldürülünce, yerine Hüsnü Mübarek geçmiş. Yani; 1950’li yılların sonundan beri ülke askerlerin yönetiminde…
Şimdi bu uzman kardeşlerimiz kalkmışlar Mısır’a Türk Modeli öneriyorlar… Yani diyorlar ki; ” Türkiye’nin 60 yıllık çok partili demokrasi deneyim ve birikimini sen 6 ayda ediniver..!” Kimi de kalmış AKP Modeli öneriyor. Severiz, sevmeyiz ama AKP’de bu 60 yıllık birikimin üzerine geldi. Onun için Türkiye AKP’nin yükünü çekebiliyor ve bir müddet daha çekebileceğe benzer.
Bu karşılaştırma ve perspektiften bakınca, Alman televizyonlarında konuşmacı olarak yer alan kişilere ben uzman diyemiyorum ama tabii takdir sizin..!
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.