”ŞİİR İNSANLIĞIN ANADİLİDİR”

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bugün sizlerle kendi düşüncelerimden ziyade 5 Kasım 2006 da Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan Bülent Ecevit’in, Haziran 1976 da yayınlanan Şiirler” kitabından bir bölüm alarak paylaşmak istedim. Aslında Bület Ecevit’in düşüncelerini paylaşırken bir parça da olsa kendi düşüncelerimi de aktarmış oluyorum. Hayatı siyasi mücadeleyle geçmiş olan ve üç kez başbakan olan Bülent Ecevit’in doğu mistisizmine ve Hint felsefesine büyük ilgi duyduğu ve en büyük tutkusunun da şiir yazmak olduğu halk tarafından pek bilinmezdi. Bülent Ecevit’i siyasi kimliğinin dışında bir de bu yönüyle tanıyalım ve hatırlayalım dedim. Bülent Ecevit aşağıdaki değerlendirmesinde özellikle de şiirin toplumsal işlevini ön plana çıkarmıştır.

[…] İnsanlık şiirin sağladığı özgürlüğü bir ölçüde olsun kullanmazsa dil insanın aracı olmaktan çıkar insan dilin aracı olur. Aracın aracı olur insan. Özne olmaktan çıkar nesne olur. Öznelliğin ilkel ve aşılmaz gücünden yoksunlaşır. Alman düşünürü Hamann “şiiir insanlığın anadilidir” derken bunu belirlemek ister. […] Şiirsiz kalan toplum bu nedenle “insanlığın ana dili”nden kopmuş olur. Dile yabancılaşır. O yüzden kendine de yabancılaşır. Dille düşüncenin ilişkisi gözönünde tutulursa öyle bir toplumda düşünce de giderek bundan etkilenir ve öznelliğini yitirip kişiye yabancılaşır. Öyle bir toplumun insanları sloganlarla konuşurlar artık. Daha kötüsü sloganlarla düşünürler. Daha da doğrusu pek düşünmez olurlar.

Düşüncenin basmakalıplaşmasını isteyen baskı yönetimleri o yüzdendir ki genellikle ozanları da baskı altına almak isterler. Ozan yönetime ve toplum sorunlarına karışmasa değinmese bile baskı yönetimi ozana karışma gereğini onunla uğraşma gereğini duyar. Çünkü korkar ozandan baskı yönetimi. Çünkü ozan yüzünden dilin ve dil yoluyla da düşüncenin ilkel gücü diriliverirse diye korkar. Dirilir de kafalara ve duygulara örülmek istenen duvarları yıkarsa çizilmek istenen sınırları aşarsa diye korkar. İnsanlar basmakalıp düşünceler dışında düşünmeye ezberletilmiş sloganlar dışında konuşmaya başlarsa diye korkar. […]

[…] Tarihi boyunca Türk toplumu Türk halkı -dünyanın her yerinde- basmakalıp düşünür olmaktan ve baskılar altında suskunlaşıp veya nesneleşip benliğini yitirmekten şiirle kurtulmuştur. Bugün de şiirle kurtulmaktadır. Düşünceye konulan yasaklarınerişemediği bir özgürlük alanı olagelmiştir Türk halkının özellikle Türk köylüsünün… Şiirdir bu alan. Çağlar yasalar yönetimler değişir fakat “insanlığın ana dili”yle kendi dilediği gibi düşünür yazar ya da söyler Türk köylüsü. Ne yasaklar ne “olağanüstü hal”ler ne “sıkıyönetimler” susturabilmiştir bugüne değin o “ana dili”ni Türk halkında…
Kimi insanlar özgür olmayı davranışlarında kurallara törelere uymamakta veya toplumsal sınırları yasakları aşmakta ararlar. Oysa gerçek özgürlük içte özgürlüktür. Kendi kafanızda kazılı sınırları aşabiliyor musunuz? İşte o zaman ancak gerçek özgür olursunuz.

Bir film görmüştüm. Kafasında ve gönlünde özgür olan bir kızla öylesi bir özgürlüğe erişemeyen sevgilisi arasındaki gerilimi anlatan bir film… Kızın o yüzden kendisini hor görmesine dayanamayan erkek bir gün kızın ve sokaktakilerin şaşkınlıktan açılan gözleri önünde çırılçıplak soyunup pencerenin dışına çıkar ve “bak işte özgür oldum” diye öğünür. Kızın verdiği karşılık şu olur: “özgür değilsin çıplaksın.”
İç özgürlükle dışa dönük özgürlük arasındaki ayrım bundan daha tatlı belirtilemezdi sanırım.
Kimi şiirle sağlayabilir iç özgürlüğünü kimi başka yollardan sağlayabilir. Ne yoldan olursa olsun iç özgürlük sağlanmadan gerçek özgür olunamaz ve toplumun da insanlığın da insanın da özgürlüğüne katkıda bulunulamaz.

Elele Büyüttük Sevgiyi

birlikte öğrendik seninle
avucumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi.
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev kuran köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tirtilından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kişiyla sevdik
köy – köy ülke – ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi

Bülent Ecevit

Dr. Ali Sak

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.