SIFIRIN ÖNEMİ

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sıfır dokuz arası rakamlar sayı sistemine Arap ilminden girmiştir. Tek başına hiç, değeri yok şey ya da kimse anlamında iken, fen bilim dallarında bilimin olmazsa olmazıdır.

Zaman çizelgesi milâttan önce sonra sıfırsız okunamaz. Yerküre ekvatorla ortadan ayrılırsa güney kuzey yön kavramı izah edilebilir. Termometre havanın ısısını, hastanın ateşi ölçümünü sıfır olmadan anlamak ve anlatmak mümkün değildir.

Aritmetik ’de dört işlem hesaplamayı sıfır olmadan düşünülemediği gibi, çizelgede ondalık sayı sistemi kurulamaz. Kendi başına bir değer bildirmez, fakat bir sayının sağına konunca on kat artırır, soluna konunca on kat azaltır.

Her yıl sonunda geçen yıl hakkında, olaylar, şahıslar tarihe geçer, unutulmaz listesine girer.

Bu yıl gireceğimiz yılda iki sıfır var, 2020. DIE ZEIT gazetesi 1000 yıl sonra, yani 2020’da arşivde araştırma yapma isteyenlere, tarihi belgelere yer veren bir özel gazete ve dergi hazırlamış. Oldukça emek verilmiş araştırma ve derleme.

Tarih bugünü anlamamız, geleceğe yol gösterdiği için öğrenilmeli, okunmalıdır. Kendi tarihini yazmayan ülkeler, kişiler başkalarının yazdığı tarihi kabul etmek zorunda kalırlar.

Bin yıl önceyi, yani 1010 yılında olan tarihi okumak, geldiğimiz noktayı, insanlığın bilim ışığında nereye geldiğini anlamamızı sağlar.

Bin yıl önce Avrupa kıtasında Roma İmparatorluğu, Fransa Krallığı, Anadolu’da Bizans Devleti, Kuzey Afrika’da Fatimiye, İspanya’da Cordoba İslâm Devleti var.

Avrupa kıtası tamamında kırk milyon insan yaşıyor. Ticaret gemiyle yapılıyor. Bu nedenle yaşam mekânları akarsu ve denize yakın kuruluyor.

 

Kıta karanlık, geri kalmış, kadının yer ve söz hakkı olmadığı toplumlar oluşturulmuş. Şatafat yalnız şato ve saraylarda, yüzde doksanı halkın çiftçi, karın tokluğuna Beyler himayesinde çalışıyor. Beylikleri idare edenler aynı zamanda Tanrı’nın temsilcileri. İtaat eden kul durumunda, fakirlik kaderleri.

Üç ayrı İslâm ülkesi var. Fatımiye İmparatorluğu’nda Halife Kahire’den Roma’yı tedirgin ediyor. Kadınlar yalnız görecek kadar kapalı giyiniyor. Ceza, ölüm cezası korkusu var. Kadınlar ancak dini amaçla evinden dışarıya çıkabiliyor. Halife Al Hakim aynı zamanda kitap ve bilim dostu. Kahire kitaplığında klâsik Yunan filozofların eserler muhafaza edilip, tercüme ediliyor.

Kudüs’te Graben Kilisesi’nin harap edildiği haberi gelince, Roma’da Papa Sergius N. Hristiyanları kutsal şehri kurtarmaya, birleşmeye çağrı yapıyor. Haçlı seferlerine hazırlık başlıyor.

İspanya’da İslâm Devleti Kahire, Bağdat dışında üçüncü halife, cennetin bu dünyada örneği olan bir sarayda yaşıyor. Bu cennet modeli bahçeli saray, bugün Cordoba’da bin yıl sonra tüm Dünya’dan turistleri çekiyor.

Rengarenk çiçekler, çeşmelerle sulanırken manzara, insanlara Kuran’da anlatılan cennet böyle olabilir, diye bir intiba bırakıyor. Sütunlarda her türlü hayvan sembolleri doğada barış içinde yaşayan diğer canlıları temsil ediyor. Bitki ve hayvanlar uyum içinde taşmayabiliyor. O halde neden insanlara örnek olmasın zihniyeti hâkim.

Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, siyahı beyazı birlikte barış içinde yaşıyor. Barışın olduğu yerde bilim, sanat gelişir. Bizans’tan getirilen eski Yunan ve diğer bilim dallarında kitaplar Latinceye çevrilir. O zaman yazılan tıp, edebiyat ve diğer ilim kitapları Avrupa’da bugünkü üniversitelerin kullandığı kaynakların temelini teşkil ediyor.

Güleryüzlü İslâm anlayışında, kadınlar ilim insanı, öğretmen, doktor olabiliyor. Al Hakim II’nin özel kitaplığı halka açık. Kadınlar yüksek tahsil yapabiliyor, halifenin esir olan sekreteri, kitaplığın düzeni yanında şair olarak el yazısı kitap yazıyor, şiirleri kalıcı yapıyor, gramer kitapları okullarda kaynak olarak okutuluyor.

Asilzade olan Ayşe İbn Ahmad diğer şehirlerde kitaplıklar kuruyor, şiir yazıyor. Kuran’ı Kerim’i halkın anlayacağı bir şekilde yorumlayarak, İslâm’ın barış dini olduğunu anlatıyor. Hakim oluyor, hak adalet ve hürriyet hakkı sözle değil, gerçekten yaşanıyor. Başka çok sayıda kadın bilim insanı yetişiyor.

 

Ama cennet, barış sınırsız olmuyor. Kıskançlık, imrenme geç kalmıyor, barışı bozmak için sebep aranıyor. Öteki İslâm Halife’nin Kudüs’te Graben Kilise ’sini yıktığı haberi Roma’da Papa’ya ulaşıyor.

Bin yıl sonra Saddam Hüseyin Irak’ta Kimyasal silah kullandığı dedikodusu araştırılmadan, esas silah ticareti amacı örtülerek savaş başladığı gibi. Bugün Orta Doğu coğrafyası tarumar ediliyor.

Aynı zihniyet Cordoba’daki cennetin de sonunu getiriyor. Haçlı zihniyeti Afrika ve Asya’da yıkımlara devam edecek yüz yıllarca, esaret koloni sahipleri, yerkürede söz sahibi olacaktır.

Fransa’da Hristiyanlar kilisenin yıkılması olayında suçlu olarak Yahudileri buluyor. O günden bugüne Yahudiler sık sık yurtlarını terk etmek zorunda bırakılıyor.

İnsanoğlu tarihten ders alabilecek, ancak karar mercilerine kadınların, annelerin geçmesi beklenecek. Bu yazımda 1010 yılından sadece bir bölüme dikkat çekmeye çalıştım.

Bin yıl sonra, yani 2030 yılında tarihe geriye bakan araştırmacılar 2020 yılına damga vuran olay ve kişileri nasıl anacak, bu konuyu bir yıl sonra başka bir makalemde ele alacağım, kısmet olursa.

Hoşça kalın, ama sıfırsız kalmayın!

İlter Gözkaya-Holzhey

Kaynak:

ZEIT MAGAZIN, No 50, 02.12.2019, sayfa 27 – 31, 2020 wird ein aufregendes Jahr,

  

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.