SARKOZY: BEKLEYİN, YAKINDA GELİYORUM…

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Önce; Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ziyarete gitti…Ardından; Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel ziyarete gitti bu önemli ülkeye..! Sanırım; Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkoz’de haber yollamıştır ” Bekleyin yakında geliyorum ” diye, bu çok önemli ülkeye..! Bahsi geçen bu çok önemli ülke, 600.000 nüfuslu Güney Kıbrıs… Aslında kimsenin önem falan verdiği yoktu ama gerek gaz fakiri Avrupalılar, gerekse Avrupalılara garanti verdiği gaz miktarını tamamlama zorluğu çeken Rusya’nın gözünde bu ülke birden olduğundan fazla önem kazandı. Çünkü adanın doğusunda, yani Kıbrıs adası ile İsrail arasında çok zengin gaz yatakları bulundu… Aslında; Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı çıkan Avrupa’nın büyükleri Fransa ve Almanya, öteden beri bu ülkenin arkasına saklanarak ve her fırsatta Tük iye’ye adanın bölünmüşlüğünü işaret ederek aba altından sopa gösterip bu ülkeyi kullanıyorlardı ama şimdi bir de gaz konusu ortaya çıkınca adanın önemi daha da arttı…

Türkiye ise gaz sondajlarını, haklı gerekçelerle, şimdilik bloke ediyor. Haklı gerekse şu bazı gaz yatakları Magosa ve daha kuzey bölgelere çok yakın. Kıbrıs sorunu ne olacak..? Eğer birleşme yerine tam anlamı ile bölünme olursa Magosa’nın hemen altından geçen/geçecek olan sınır ve daha kuzeyi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin karasuları içinde kalacak. O zaman da kıta sahanlığı problemi doğacak. Dolayısıyla Türkiye, Kıbrıs sorunu adil ve kalıcı bir biçimde çözülmeden, her iki ülkenin sınırları belirlenmeden sondajlara izin vermeme kararında. Tabii şimdilik..! Beri taraftan, bu yeni gelişme aslında Kıbrıs sorununun çözümünde bir şans bile olabilir diyenler de var. Gaz ve getirisi Güney Kıbrıs Cumhuriyeti yöneticilerini mızıkçılık etmekten, uzlaşmaz tutumlarından biraz ayırabilir ve bugünkü kabul edilemez isteklerini masadan çekmeye yöneltebilir, diyorlar. Aslında tek ihtimal, şimdilik bu yatakların kendi karasuları ve uluslararası sularda olan kısmı ile yetinip, kuzeydekileri de zamana ve bu işten çıkarı olan büyük ülkelerin, Türkiye üzerindeki baskılarına terk etmeleridir
Geçmiş şunu göstermiştir ki, katı milliyetçilik, Yunanistan başta olmak üzere, Fransa, Almanya gibi büyük ülkeler ile Türkiye’nin elinin zayıflamasından bir çıkar bekleyen ülkelerin destekleri, Rumların gözünü gör edebilmekte, orta ve uzun vadedeki çıkarlarını görememektedirler.
Aynı hatayı 1974’de de yapmadılar mı..?
Önceki katliamları, göçe zorlamaları ve baskıları geçelim ama1959 ve 1960 Londra anlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti bütün kurum ve kuruluşları ile çalışırken, 1963’de EOKA’cılar Türk katliamı yapmadılar mı..? Türkiye, kendi iç karışıklıkları ve seçimlerden dolayı, anlaşmalardan doğan garantörlük hakkını kullanamayınca, bu sefer de 1967’de saldırdılar Türklere. İnönü hükümeti adaya askeri müdahale kararı aldı ama bu sefer de ünlü Johnson mektubu elini bağladı Türkiye’nin.
1974’de de birileri çıkar Türkleri durdurur zihniyeti ile hareket ettiler. Önce; General Grivas başladı katliamlara. Cumhurbaşkanı Makarios bu girişimlere çok sert çıkınca, bu kez Nikos Samson denen katil gönderildi adaya. Tabii Yunanistan ve orada işbaşında bulunan askeri cunta tarafından. Türkiye’nin, katliamı durdurmak için yaptığı tüm diplomatik girişimler cevapsız kaldı… Bu arada Cumhurbaşkanı Makarios’da adadan kaçmak zorunda kaldı. Diplomasiden hiçbir sonuç alamayan, dönemin Başbakanı Ecevit, İngiltere’ye giderek, İngilizlerden, bir garantör olarak devreye girmelerini ve Dikelia üssündeki askerlerini devreye sokmalarını istedi.İngiliz’ler buna da yanaşmayınca 20 Temmuz sabahı Türk askerini görüverdiler karşılarında.Bir de kalkmış utanmadan, sıkılmadan ” Türk askeri işgalci ” diyorlar.Bir halkı toplu katliamdan kurtarmak için yapılan askeri harekât katliamsa, başta ABD olmak üzere NATO kuvvetlerinin Balkanlarda ne işi vardı ve halen var..?
Geçmişin bu örneklerinden sonra Rumların dış desteklere güvenerek, Türklerle olan her konuyu zamana yayma taktiklerini tekrar devreye sokabileceklerini kestirmek pek zor değil. Ayrıca; Rum kesiminin bu taktiklerini çok iyi bilen Türk diplomasisi, Güney Kıbrıs’ın AB’ye tam üyelik kararının alınmasının ardından ve müzakereler süresince, tüm Avrupalı muhataplarına yıllarca, Rumları AB’ye aldıkları zaman bu sorunun daha da kronikleşeceğini ve Rumların bu sefer anlaşmaya hiç yanaşmayacaklarını anlattılar. Ama Avrupa dinlemedi. Annan planı son umutları oldu. Ne sözler aldılar Rumlardan. Ne oldu..? Onlar da anladılar Rumların yapısını ama çok geç kaldılar. Şu gaz işi ortaya çıkınca, Rumlar birden göz bebeği oldu Avrupalıların. Bakalım. Bekleyip göreceğiz…
Kalın Sağlıcakla efendim
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.