0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

1963 yılının bir Kasım gününde Amerika Birleşik Devletlerinin Başkanı John F. Kennedy suikast sonucu yaşamını yitirdiğinde henüz ilkokul üçüncü sınıf öğrencisiydim. Bu suikast o günkü çocuk yaşamımda beni çok etkilemişti. Kimdi bu öldürülen genç adam? İki küçük çocuğunun babalarının cenaze törenindeki halleri gazetelerde yayınlanmıştı. Acıklı görüntülerdi bunlar, hatırlıyorum. Sonra Ankara’da bir caddeye “Kennedy Caddesi” adı verildi. O zaman bu zavallı adamın bizim ülkemizle de bir ilişkisi olmalı diye düşündüm. Yoksa bu ABD başkanı Türkiye’ye hizmeti geçmiş bir önemli kişi miydi? O günlerde Türkiye neredeyse kendi lideri ölmüş gibi yas tutmuştu.

Sonra yıllar geçti. ABD’de bir başkanlık seçimi yapıldı ve bu ülkenin tarihinde ilk kez siyah ırktan bir politikacı başkan seçildi. Van’da bir köyde bazı yurttaşlarımız ellerinde yeni ABD başkanının resimleri ile sevinç gösterileri yaptılar. Gösteri ile de kalmadılar, tuttular kurban kestiler. Bu abuk sabuk sahneleri gördüğümde o çocukluğumdaki Kennedy yasını anımsadım. İnsan gülsün mü, üzülsün mü, bilemiyor. ABD başkanlarının seçimi bizim ülkemizde ne kadar da önemli oluyordu böyle!

Tabii Van’da kurban kesen yurttaşlarımızın birilerinin emriyle yeni ABD Başkanına yaranma gibi bir düşünceyle hareket ettiklerini ve bundan bazı siyasi yararlar umulduğunu biliyoruz. Hiç kuşkusuz Afrika’dan ilk kölelerin gemilere doldurulup Amerika’ya getirildiğinden neredeyse günümüze kadar ezilen ve horlanan insanların ırkından bir başkanın seçilmesi dünyada ırkçılığın her türüne karşı olan beni de bu şekilde düşünen herkes gibi sevindirdi. Martin Luther King’le, Malcolm X’le verilen uzun ve zorlu mücadele sonunda bir siyahî başkanın seçilmesiyle sonuçlanmış gibi görünüyor.

Bu seçimi tüm dünya için belki de yeni bir açılım, bir yenilenme olarak düşünmek istiyorum ben de. Sonra dünyanın bu en güçlü ülkesinin başına kimin geçtiği, bizdeki yukarıda sözünü ettiğim trajikomik gösteri bir yana, dünyayı gerçekten de çok ilgilendiriyor. İnsanlar Obama’dan yenilik ve açılım bekliyorlar.

Ne var ki, bu beklentilerin çok da gerçekçi olmadığından ürküyorum. ABD’nin dünyaya bakışı, politikaları, ekonomik gücü ve çıkarları, kısacası mevcut sistemi acaba ne kadarlık bir açılıma müsaade edecek? Yeni ABD Başkanı da bir süre sonra söylemlerinden yavaş yavaş vazgeçirilecek ve kendisinden öncekilerden farkı olmayan, vaatleri sözde kalan biri olarak mı tarihe geçecek? Tüm bu soruların yanıtlarını alacağız yakın veya orta vadede. Ben şahsen ABD’den başlayarak tüm dünyada neo-liberal politikalar yerine yeni bir sosyal devlet açılımını, yakınlarda ölen Huntington gibilerinin çatışma odaklı söylemlerinin yerine insan haklarına önem veren ve bir takım anlamsız fikirlerden yola çıkarak kan dökenleri gerçekten engellemeye yarayacak politikaları öne çıkaran yaklaşımlar bekliyorum. Öncelikle içinde bulunduğumuz ve her geçen gün felaketler yaşanan bölgede neler olacak, onları merak ediyorum.

Türkiye, günümüzde içine düştüğü saymakla bitmeyecek siyasi ve ekonomik aymazlıklarla yeni ABD yönetimi ile ilişkilerinde nasıl bir yol izleyecek? ABD yönetiminin Türkiye’ye bakışı nasıl olacak? Bunu da hep birlikte göreceğiz. Ancak yine de iyimser düşünmek, Obama ile askerlerimizin başına çuval geçirten, ulusal bütünlüğümüzü tehdit eden akımları desteklediğinden kuşku duyulan ve giderek itibarı azalan geçmişteki yönetim yerine bölgesel bir güç olan Türkiye’nin gerçek dostu olabilecek bir yönetimin işbaşına geldiğine inanmak istiyorum. Umarım yanılmam.

İyi haftalar dilerim.

Dr. O. Can Ünver