NATO KAFA, NATO MERMER…

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Şehitler içimizi acıtıyor. Onlara üzülüyor ve rahmet diliyoruz.

İşimizi Allah’a havale eden hutbeler dinliyoruz.

Oysa Allahın kitabında ilk ayet Oku ile başlıyor ve pek çok yerde aklımızı kullanmamızı, akletmemizi emrediyor.

Tarihi okumuyoruz, başımıza gelecekleri de akletmiyoruz. Yani, aklımızı kullanmıyoruz.

Aklı kullanmak, başına gelecek olayları ve sonuçlarını kestirebilme sanatıdır.

***

Saim hocam, (Toprağı bol olsun) Matematik problemini anlamadığımız zaman bize böyle saydırırdı. Birden aklıma geliverdi nedense…

NATO’nun bu deyimle bir alakası yok elbette. Sadece NATO’yu çağrıştırdı.

Bu; Yunanca bir deyim. Orijinali;
“Na to kefari, Na to mermari”

Kullandıkları cümlede Na: İşte anlamına geliyor. Kefari; kafa… Ve Mermari ise tahmin edebileceğiniz gibi mermer anlamında…

Zaman içinde Na (işte) ve İngilizcedeki the ön eki gibi kullanılan To ile birleşince ortaya NATO kelimesi çıkıvermiş. Bizimkilerde  iyi yakıştırmışlar.

Ancak;

NATO’nun yıllardır derdimizi anlamadığı ve bu deyimi çoktan hak ettiği doğru tespit.

O kadar doğru ki; yaptığı açıklamalardan belli. Hiçbir işe yaramayan, boşu-boşuna  varlığını sürdüren, barış için ümit beslenen ama çözüm üretemeyen bir örgüt konumunda. Bugüne kadar katliamlara, ülkelerin birbirleri ile sürtüşmelerine sadece kınama kararı almış, müdahale gücünü her şey olup bittikten sonra göstermelik kullanmış bir yapı sergiliyor.

***

Saim hocanın deyimi bizdeki Nato Kafa, Nato Mermer zatlarla da çok yakından ilişkili… Karşı politikalar üretemeyen iktidardan, konuyu anlamaktan uzak eyyamcı muhalefete kadar sıkıntı var.

Haber alma özgürlüğünün bu kadar kısıtlı şartlara indiği, Avrupa basınının da zaten pek umursamadığı bu savaşı Türkiye’nin kucağında buluverdiği söylentisi de ne kadar gerçeği yansıtır bilemiyorum.

Eğer bize biçilen rol Suriye’nin fethi ise bunun neden ve niçin’ler inin orada savaşanlara iyi anlatılması gerekir.  Olayın sadece “Suriye fatihi olma” hayali ile hareket edilen bir süreç olmadığı; orta doğu coğrafyasının  geneline bakınca bu iddianın pek gerçeği yansıtmadığı  anlaşılıyor.

***

Resmi haber alma kaynaklarının kısıtlı olduğunu, pek çok konuda sansür uygulandığını biliyoruz. Ancak bunun kriterlerini belirlerken halkın haber alma özgürlüğüne dikkat etmek, infial yaratacak gece yarısı sosyal medyasına meydan bırakmamak lazım.

Gerçek öyle bir unsurdur ki, ne dur bilir ne de durak… Zırhı deler, dağları aşar gelir baş köşeye oturuverir.  Yalanınızı savunacak bir  şey bulamazsınız.

Tıpkı sınır kapılarını zorlayan göçmenleri görmezden gelenler gibi.

Türkiye mülteciler konusunda sınavını başarı ile verdi. Sıra Avrupa’da. Bakalım onlar ne yapacaklar? Çokça bize akıl verdikleri ve örnek gösterdikleri İnsanlık sınavları nasıl sonuçlanacak?

***

Unutmadan yazayım. Sonra içime ukde olur.

Birileri de bize aba altından sopa göstermeye devam ediyor.

“Köşenizde oturun, yazı falan yazmayın, emekli maaşınızı alın… Yoksa ondan da oluverirsiniz” mesajı ile birlikte bayram ikramiyeleri üzerinden sindirme harekatı yürütmeye devam ediyorlar.

Hangi haber doğru? Hangisi yanlış?

Açıkçası Türk vatandaşları merak ediyor…

Taner Tümerdirim

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.