MEMLEKETTEN İNSAN MANZARALARI

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İki olay, yaşanmış iki olay vurdular damgalarını geçtiğimiz haftaya.

Birinci olayda başrol oyuncusu, filmin oğlanı, AKP’li bir belediye başkanı.

Dilovası; Kocaeli ilimizin körfezdeki bir ilçesi. Osmangazi Köprüsünün ayaklarında yer alan bir ilçe.

İlçe atık su arıtma tesisleri kurmuş. Arıtılan atık su denize dökülüyor. Ancak; denize dökülürken ortaya insanın burun deliklerinin dayanamayacağı yoğunlukta pis bir kokuya neden oluyor.

İlçede oturan yurttaşlarımız bu dayanılmaz kötü kokuya önlem alınması için bir eylem gerçekleştiriyorlar.

Gerçekleştiriyorlar da Vehbi’nin kerrakesi giriyor işin içine. Sapına değin haklı olan bu eylem hiç de onların bekledikleri karşılığı görmüyor, göremiyor ne yazık ki! Her zaman olduğu gibi, işin içine her ne denli tomalar, tazyikli su, göz yaşartıcı gaz girmese de ilçenin belediye başkanı giriyor.

Başkan Bey(!)in adını da biliyorum da bende kalsın. Adı o kadar önemli değil de yediği her şey çok, hem de pek çok önemli.

Önemi neresinde mi?

Şurasında:

İşin gerçeği vatandaş Bay Başkanın olay yerine ilçe kaymakamından sonra gelmesine tepki gösteriyor. Bunu da dile getirince o zaman ortaya çıkıyor işte Vehbi’nin kerrakesi.

Vatandaşın tepkisi hoşuna gitmeyince bakın Bay Başkan ne diyor vatandaşa:

“Terbiyesizlik yapmayın! Gelir gelmez elinizi sıkıyorum. Adam yerine koyuyorum sizi. Daha ne istiyorsunuz?”

Adam kim? Pancar kim? Bunun değerlendirmesini size bırakıyorum.

İkinci olay yeri; Tokat İli, Niksar İlçesi, Haydarbey Köyü.

Köylüler; taşımalı eğitim öğrencisi olan çocuklarının bir başka köyde ve birleştirilmiş sınıflarda okutulmalarına karşı çıkıyor ve olayı ilçe millî eğitim müdürlüğüne taşıyorlar.

Bu Bay Müdürün adını da biliyoruz. O da bizde saklı kalsın.

Olayda Bay Müdür; köy halkını suçluyor. Onun, Bay Müdürün savına göre, köy halkından birileri çocukları ilçe merkezinde bir okula gidebilsinler diye adres kaydırması yaptırmışlarmış. Öyle olunca köyün geri kalan çocuklarını komşu köye taşımak bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış. O nedenle işin suçluları adres kaydırması yaptıran bu köylülermiş.

Buraya kadar olanlar için; “Eee! Ne var bunda?” sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim.

İşte tam burada çıkmış ortaya bir kez daha Vehbi’nin kerrakesi.

Bay Müdür; makamına gelen köylülere bakın ne demiş?

“Senin köylün şerefsizse ben ne yapayım?”

Köylünün istemediğiyse şu:

Çocukları komşu köyün okulunda, birleştirilmiş sınıflarda, 1. ve 2. sınıflar bir arada, 3. ve 4. sınıflar bir arada, birleştirilmiş olarak ders göreceklermiş. Vatandaş bu duruma, 21. Yüzyılda olmayacak, olmaması gereken bu duruma karşı yükseltiliyor sesini haklı olarak.

İkili, üçlü eğitim sıradan sayılıyor, sayılabiliyor da birleştirilmiş sınıf da ne demek oluyor?

Ben; bunu benim çocukluk yıllarımda kaldı sanıyordum.

Meğer güncelmiş.

Trajik olan; bu Bay Müdür, daha önce köylüye sınıfları ayırma sözü de vermiş. Vermiş de, her nedense sözünü de tutmamış.

Kendisine verdiği bu sözü anımsatan köy muhtarına söyledikleri de işin tuzu, biberi.

Muhtar karşı çıkmış doğal olarak bu “şerefsiz” suçlamasına ve terbiye sınırlarını aşmadan karşılığını da vermiş:

“Müdürüm; sizin yaptığınız terbiyesizlik. İnsanların şerefsiz olduklarını nereden biliyorsunuz? Benim köyümün insanlarına şerefsiz diyemezsiniz. Biz köylüyüz ama; köylü olmaktan da utanmıyoruz.”

Bir şerefsiz var elbette bu olayda. Onun kim olduğuna karar vermeyi de size bırakıyorum.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.