KUMPASA KATIK OLMAK

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son bir hafta içerisinde, artık saraydan çıktığı kesinleşen ve önceden yaşadığımız, gördüğümüz, yine de dersler almadığımız bir kumpas olayı daha yaşadık.

Bu kumpas üzerine yandaş-yanaşma ve muhalif kanatta karşılıklı yorumlar, hükümler, senaryolar yazıldı, tartışıldı.

Yandaş yanaşma medyanın bırakın basın ahlakını, değer bilinen yaşamın olmazsa olmaz değerlerini bile üç-beş kuruşa satmalarını; onların çocukları, aileleri adına insan olarak utandım.

Ayrıca siyasi tutkularını gizleyerek, fırsat düşkünü, çapsız, sözde demokratları gördükçe bunların da asla adam olmayacakları inancımda haklı çıkmama yine de üzüldüm.

Değerli ve tutarlı yazarları olmasına rağmen şekil ve konuları bakımından bir magazin görünümündeki Sözcü Gazetesi de bu fırtına da nasibini aldı.

Bu kumpasın farkına varan Uğur Dündar bile, bir TV kanalından atılan gazetecilere destek vererek karşılıksız yaptığı ve büyük ilgi duyulan programını yapmama kararı almasının öfkesini fırsat bu fırsattır diye almaya kalkanlardan nasibini aldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu birçok yazımda bana göre yanlış ve hatalı bulduğum noktalarda eleştirdim. Pişmanlık ta duymadım.

Yine, bana göre yanlış ve hatalı gördüğüm karar ve eylemlerini hatta eylemsizliğini de eleştireceğim.

Bu benim aldığım eğitimin, örnek aldığım değerli hem alaylı hem de alaysız gazetecilerden aldığım görgü ve derslerin sonucu kabullendiğim ilkelerin sonucudur.

Habercilikte tarafsızlık, yargıdaki tarafsızlıkla aynıdır. Zorunludur.

Buradaki tarafsızlık; haksız güçlünün, zalimin, hırsızın, hainin karşısında haklıdan, doğrudan, gerçekten yana olmak demektir.

Bu tarafsızlık suskun kalma, ses çıkarmama anlamında değildir.

Bu durumlarda sessiz kalmak, haksızdan, hırsızdan, zalimden yana olmak demektir.

Geçmişi karanlık birinin: ‘’Saraya gizlice gidip icazet alan CHP’li’’ diye bir kumpası birkaç gazeteciden birisince tecrübesine yakışmayan bir yaklaşımla Sözcü Gazetesinde makale olarak yayınlandı.

Aslında, bu kumpasın daha nicelerini defalarca yaşamıştık.

AKP, Türkiye Cumhuriyeti’ni Federal Şeriat Devleti’ni Osmanlı kostümüyle kurdurma   projesini gerçekleştirmek göreviyle iktidara getirilmiş bir proje partisidir.

Kuruluşundan beri birçok asker, dinci, siyasetçi ile başaramadığı bu projeyi, AKP ve Gülen Cemaati ile   engel sayılan tüm kurum-kuruluş ve kişilere kurulan KUMPASLARLA başarmak istemişti.

Bunun sonuçlarını ve kirli hıyanetlerini bu kutsal ittifak bozulduktan sonra daha net yaşadık.

Bu yeni kumpasta AKP Genel Başkanı ve AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu yaklaşımı ilginçti:

‘’Muharrem İNCE varken, CHP’den gizli olayları öğrenmek için istihbarata gerek yok!’’

Gerçekten, bu söz üzerine Saray Kumpası başka yöne çivdirilmek için düğmeye basılmış oldu.

Muharrem İnce, fırsat bu fırsat diyerek, CHP Genel Başkanlığını kapacağı yanılgısıyla tevetlerle yetinmeyerek kendi köyünde bir basın toplantısı yaptı.

Bu basın toplantısında İnce’nin aday olduğu dönemde foto muhabiri bile göndermeyen yandaş-yanaşma medya tüm kanallarıyla, tüm muhabirleriyle define bulmuş gibi İnce’nin köyüne üşüştüler.

Muharrem İnce, kendi partisini, genel başkanını suçlamaya, CHP’deki çetelerin bu kumpası yaptırdığını, kendisinin CHP oylarını artırdığını anlatarak, Umut olduğunu iddia etti.

Ertesi gün, tüm yandaş yanaşma medya ortak manşetleri:

‘’CHP BU PİSLİĞİ TEMİZLE’’ Oldu.

Yeminli İnceciler, yeminli Kılıçdaroğlu karşıtları kumpasa çanak tutarken, kumpas yine işe yaramış, Saray, Trump’ın hakaretlerinden, ailesinin mal varlığının açıklanmasından, yolsuzluklardan, çökmüş ekonominin konuşulmasından kurtulmuştu.

Muharrem İnce, Türkiye’de artan oyu anlatırken, kendi köyünde Erdoğan’ın kendisinden iki kat oy aldığını da açıklasa daha inandırıcı olurdu.

Bu yenilgiden ‘’Adam Kazandı!’’ Diyerek sıyıracağını sanma yanılgısını bu kumpasta da gösterdi.

31 Mart 24 Haziran seçimlerinde muhalefet, ülkenin batma noktasına geldiğini gördüğü için birlik olarak; AKP-Tarikatlar-MHP-Perinçek ortaklığına karşı büyük başarı kazandılar.

CHP ve yönetimi bu birlikteliği sağlayarak başarılı aday ve çalışma yürüterek başardı.

AKP ve bu yandaşlar, bu birliği dağıtmak için her türlü yolu, kumpası yapacaklar.

Erdoğan zor günlerinden kurtulmak için: ‘’Millet İttifakını dağıtmalıyız!’’ Diyerek attığı oltaya İnceciler ve yeminli Kılıçdaroğlu karşıtları koşturdular.

Kılıçdaroğlu’nun -bana göre haksız- saf dışı bıraktığı değerler bile partiye genel başkana sahip çıkarken (Eren Erdem, Fikri Sağlar ve daha niceleri)

CHP’yi yıpratmakla, çete olarak görmekle

Sen kendini yok ettin Cancağızım!

YILDIZ AKALIN

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.