KARANLIKTA YÜRÜMEK…

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hiç karanlıkta yürüdünüz mü?

Evin içindeki karanlık farklıdır… En fazla kapıya, masaya, bir iki sandalye veya dolaba çarparsınız.

Sokakta yürümek daha da farklıdır… Her an üstü açık bırakılmış bir logara düşebilir, kaldırıma veya insana, bir elektrik direğine takılabilirsiniz…

Deniz hep aydınlıktır. Tekne ile seyir yaparken her şeyi daha net görürsünüz.

Korktuğunuz ormanda, açık havada, dağda bayırda karanlıkta yürümek daha da farklıdır. Tabiat anada karanlık yoktur. Ufuk hatları, ağaç tepeleri, dağlar, gökyüzü, ay dede, yıldızlar geceyi aydınlatır. Karanlığa rağmen her şey aydınlıktır. Patikayı görür; ana yolu seçersiniz…

En büyük karanlık, insanın aydınlıklar içinde karşılaştığı karanlıktır.

Sizi tehdit eden karanlık ile en tecrübeli, en aldatılmaz,  en bilgili, en akıllı, en zeki, en zengin, en güzel, en sağlıklı ve çevrenizdekilere en güvendiğiniz anda karşılaşır ve çaresizliğinize gülersiniz.

Her yer aydınlık ve güzel görünmesine rağmen, çevrenizde size yaklaşan karanlığı fark etmediğinizi anlarsınız.

O karanlık doğa’dan değil, insanlardan yayılır. Karanlık insanlardan…  Kavun olmadıkları için koklayıp, olgun olup-olmadıklarını anlayamadığınız insanlardan…

Onlar sizin iyi niyetinizi kullanırlar.  Samimiyetinizi suiistimal ederler. Dost görünürler. Doğruları kendilerine saklar, size yalan söylerler. Çünkü bütün çıkar planları sizin inanmanız üzerine kurulmuştur. Onlar güvenmeniz önemlidir.

Yüzlerine taktıkları aydınlık maskesi ile sizin fikirlerinizi çalarlar, sözlerinizi çalarlar, vaatleri ile zamanınızı çalarlar. Malınızı veya Paranızı çalarlar.

Ama en önemlisi; adım-adım inşa ettiğiniz, başkalarına güvenme konusundaki insanlık mabedinin taşlarını çalarlar.   O kadar zordur ki o taşları bir araya getirmek, birisine güvenmek, ona dost gözü ile bakmak… Sırrını, paranı, malını ve sırtını dönüp canını teslim etmek…

Çalınan sadece para ve pul değildir. Mal değildir. Güvendir, zamandır, hayatınıza yerleştirmek için açtığınız yerdir.  Malı veya parayı yerine koyarsınız. Ama güveni ve zamanı, ondan boşalan yeri öyle çalışmakla falan dolduramazsınız.

Aksine;  daha sonra gelecek olanlar için de dikenli bir tel çekersiniz.

Ve kimse o teli aşamaz…

Bir insanı madden kaybetmek veya toprağa gömmek doğanın bir kuralıdır. Üzülürsünüz, bir süre sonra tanrının insanlara bahşettiği unutma düzenleyicisi ile yaşamı yeniden kurgularsınız.  Ama yaşayan bir insanı gömmeniz, verdiği zararı unutmanız, içinizdeki öfkeyi bastırmanız, aldatılmışlığın verdiği duyguyu söküp atmanız mümkün olmaz.

Kavgadan sonra barışırsınız ama hiçbir şey eski bir dosta rastlamak gibi yeniden başlamaz.  Bıraktığınız yerden sürmez.

Maalesef günümüz insanı niçin dünyaya geldiğini sorgulamadığı için her şeye çıkar ve mücadeleci bir tavırla yaklaşıyor.

İçlerindeki karanlık mağaraları sözleri ile kötü tutumları ve yanlış davranışları ile bile-bile karşısındakine verdiği zararlar ile doldurmaya çalışıyorlar. Oysa o mağaralara gönderdikleri her şey zamanla mağaraları derinleştirmekten ve içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.

Çözüm;

İnsanoğlunun kendi zayıflıklarını fark edip, daha önce yaptığı yanlışları tekrarlamadan mağaraların ağzını sevgi tuğlaları ve birlik harçları ile örmektir.

Yoksa her geçen daha çok insan, kendisini o mağaralardan birinin içinde,  içinden çıkamayacak derinlikte ve karanlıkta bulacak.

 

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.