KARANLIĞA KARŞI

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Karanlığa karşı aydınlık çevremizi, ileriyi görmemizi sağlar. Işık olmadan etrafımızda bulunan eşyaları, cisimleri ve canlıları fark edemeyiz.

Elli yıl önce Berlin’e geldiğimde şarkılarda, güneşe özlemin sık sık arzulandığını duydum. Halbuki Türkiye’de böyle bir hasretlik algısı yoktu. Güneş ışınları ısıtınca vücutta bir gevşeme olur. Akdeniz ülke insanlarının sıcak kanlı olması, iklimin insan psikolojisine olumlu etkisini gösteriyor.

Almanya’da elektrik kesilmesi diye bir sorun yıllardır yaşanmadı. Son zamanlarda inşaat esnasında, kısa süreli de olsa kesintiler oluyor. Elektrik, ışık olmadan internet çağında hayat durmuş oluyor.

Evde hiçbir alet, makine işlemez. İşini evde icra edenler çalışamaz. Okuma, yazma, televizyon izleme mümkün olmadığı gibi, birdenbire dünyaya iletişim kesilir. Gündüz bile olsa, içimize karamsarlık çöker. Çaresizlik içinde olunur, hiç değilse görevli ve sorumlular bilgi verirler. Bir tünele ışıkla girince, karanlığın sonsuz olmadığı duygusu iyi gelir. Gece eve girince ilk yapılan iş elektrik düğmesine basmak olur.

Sevgili okuyucularım, bu satırları okurken bir an görmediğinizi hayal edin. Kendinize görme özürlüğü olan birinin yerine koyun. Bu empati duygusu size ışığın, aydınlığın önemini sözden çok daha iyi anlatacaktır.

Göz doktorundan eve gelirken, yol boyunca Yeşim Erdoğan’ın yazdığı makaleyi düşündüm. Damlanın etkisiyle her şeyi bulutlu görüyordum. Doktorun, sakın araba kullanmayın sözü aklımdaydı. Gözüme yansıyan ışıkla, yaya kaldırımında kalarak dikkatle eve gelebildim.

Yeşim kırk bir yaşında, doğuştan görme özürlü, ama hemen onun için üzülmeyin. Bir dergide makale yazmış, terapist olarak çalışıyor. Gördüğü halde, zamanımızda çoğalan beyinleri karanlık olanlara karşı, aydınlığın sembolü. Makalesini okuyunca bu yazıya karar verdim.

Bu genç kadın yalnız ışığı seçebiliyor. Işığın hayatındaki yerini, önemini anlatıyor.

“Masanın üstünde mumlar yanıyor. Arkadaşlar var, bu durumda ışık rahatlık ve huzur veriyor. Yüzümü güneşe dönüp, çimen üstünde uzanınca, ışık sıcaklık ve ısı demektir.

İstasyonda işaretli çizgide ışıklı bastonumla giderken ışık yön gösteriyor. Sokak lâmbaları, ışıklandırılmış mağazalar, sokaktan geçen arabaların farları güven veriyor.

Eve gelince ilk işim ışık düğmesini açmak olur. Bu durumda ışık, evimde olduğunu gösterir.

Çok dikkatle bakınca Potsdamer Platz’da yerdeki lâmbalar bana sevinç, neşe veriyor.

Noel Bayramı’nda ışıklandırılmış pazarlar manevi yüksek duygular bahşeder.

Flaşı parlayan bir fotoğraf makinesi anılarımı canlandırır.

Gündüz güneş ışınlarını, gece sokak lâmbalarını hissedince ışık hayat demektir.

Işık, kısaca her zaman karanlıktan çıkacağımın kanıtıdır.”

Sabahı olmayan gece yoktur. O halde üzülüp, karanlığa düşünce karamsar olmaya gerek yok. Bu, hayatı daha da karartır. Çoğu intihar eden insanlar karanlık bir kuyuya düşmüş gibi hissederler. Depresyon halinde yardım eden biri veya birileri ölümün tek çare olmadığını anlatabilir.

Türkiye’den kötü haberler geliyor, Çin’den sonra en çok intihar edenler sayısında ikinci sırayı alıyor.

Işıktan bahsederken camın günlük yaşamda aldığı önemi unutmamak gerek. Kumdan cam yapmanın tarihi, beş bin yıl olarak tahmin ediliyor. Başlangıçta sanat hediyelik eşya olarak işleniyordu, fakat günümüzde kullanılan araç ve gereçlerde vazgeçilmez bir materyaldir.

Çadır, göç hayatından ev hayatına geçen insan penceresiz ev inşa etmemiş. İçtiğimiz su bardağı, tencere kapağı, lâmba, fener, kullandığımız cep telefonu, televizyon camsız düşünülemez.

Endüstride kum çıkarma, diğer canlıların yok olmasına engel olmadan, doğa dostu olmasına dikkat etmelidir. Denizden çıkarılan suda yaşayan canlıların hayatını yok etmemeli. Doğa bilinci olan insanlar, para severleri dikkatle takip ediyor.

Şehir ve kentlerdeki aşırı aydınlatma kuş ve diğer haşaratları yanıltıyor, ölümlerine sebep oluyor. Berlin Parlamentosu’nda yılbaşı ve diğer kutlamalarda maytap ve havai fişek atmayı yasaklama gündeme alındı. Didim-Yeşilkent restoranda her hafta sonu yaş günü kutlamalarında kuşlar adına doğaseverler üzülüyor.

İncil ve Kuran’da gezegenin yedi günde yaratıldığı yazıyor. Dini doğru anlayanlara göre bilimle uyum sağlıyor. İlk gün önce ışık, sonra yer ve gökyüzü, sonra sırayla hava, bitkiler, deniz yıldızlar, balık ve kuşlar, en son hayvan ve insanlar yaratılıyor. Yedinci gün, Tanrı yarattıklarından memnun olarak, dinleniyor.

Tanrı bile haftanın bir günü dinlenirken, Türk derneklerinden hafta sonu davetiye alınca, düşünürüm. Basın ve medyayı İşverenler Derneği kahvaltıya davet etmişti. Başkan, Alman gazetecilere nasıl ulaşırız, deyince bir gazeteci arkadaş, onlara Pazar günü asla ulaşılmaz, demişti. Buna rağmen hastanelerde Pazar günü nöbet tutan doktor ve hemşirelere, gece çalışan belediye otobüs şoförlerine şükran borcumuz var.

Işık olan yer ve ortamda gölge de vardır. Bunu iyi kullanan ressam, çizdiği boyadığı resimlerde sanatseverlerin hayranlığını kazanır. Bu sanatçılar ve resim öğretmenleri sayesinde iyice bakarak görmeyi öğreniyoruz.

Çocukların eğitiminde, beyinlerine ilim aktarılırsa büyüyünce aydın kişiler olurlar. Aydınlar da dünyamızı aydınlık kılarlar.

Hoşça kalın, ama ışıksız kalmayın.

İlter Gözkaya-Holzhey                                                                                                                                                    [email protected]

Not: Yeşim Erdoğan’ın makale yazdığı ve kaynak olarak kullandığım dergi:

Himmel und Erde, evangelische Gemeindezeitung für den Wilmersdorfer Süden, Februar 2020, 16. Jahrgang, No 1

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.