EVET AMA YETMEZ -2-

ABONE OL
11:26 - 23/10/2020 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ABD tarafından Erdoğan’ın, Laik Cumhuriyeti, Siyasal İslamcı bir şer-i devlet şekline getirmek için, Beyaz Sarayca görevlendirilmesine en önemli destek, sadece Deniz Baykal tarafından gelmedi.

Devlet Bahçeli’nin, Ecevit Koalisyonunu bozmasının BOP Projesindeki misyonu gereği olduğunu kimse anlayamadı.

Mahir Kaynak, Türk Devrim Ocakları (TDO) başkan yardımcısı iken, aynı zamanda MİT elemanı olarak sol hareketi yönlendirmiş, TSK içindeki sol darbeyi ihbar etmesiyle deşifre olmuştu.  (*1)

Bahçeli’nin ajanlığını Türkeş’in açık etmesi üzerine Bahçeli’nin MİT’e başvurup; ‘’Ben ajanınız mıyım?’’ sorusuna MİT’in ‘’Hayır değilsin!’’ yazısını gerine gerine ‘’ben MİT ajanı değilmişim’’ demesine Burhan Kuzu ile de MHP’deki ülkücülükten ürkütücü rolüne soyunanlar inandı.

Bahçeli’nin Ekmeleddin’i Kılıçdaroğlu’na ‘’Erdoğan’ı devirecek adam’’ diye kakalamasına itiraz edenlerin üzerini çizen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a özenmiş olacak ki, seçmene; ‘’tıpış tıpış gideceksiniz!’’ Dedi, dinleyen olmadı.

CHP kaybetti, ama Ekmeleddin MHP’den milletvekilliği ile ödüllendirildi.

Kılıçdaroğlu ve çevresi düşündü taşındı; ‘’kendimizden aday çıkarsak kıskananlar olur’’ düşüncesiyle Erdoğan tarafından mevta durumuna getirilen Abdullah Gül’ü aday olarak gösterecekti ki:

İmdada Erdoğan yetişti; Genel Kurmay Başkanı ve MİT müsteşarı helikopter ile Abdullah Gül’ün bahçesine ‘’ gül toplamaya’’ gönderince, Abdullah Gül, aday olmaktan vazgeçti.

Bütün seçimlerde nedense üst üste aksilikler çıkıyor. Trafoya kediler girip, elektrikler kesilince o saate kadar CHP oyları AKP oylarının çok önündeyken, trafodan kedi çıkarılıp, elektrikler yeniden gelince CHP kaybetti AKP yine kazandı.

Son seçimlere kadar sandıklar kapanıyor, Anadolu Ajansı (AA), oy oranlarını vermeye başlıyor, akşam sekize doğru AKP’nin oyları erişilmez sayıya ulaşınca, sanki düğmeye basılmış gibi AKP yandaşları sokaklara fırlıyor.

Şehirler; ‘’Halkımıza teşekkür ederiz!’’ pankartları asılıyor, AKP başkanı Erdoğan kızları, damatları, eşi Emine Hanım züğürdü kıskandıracak çantası kolunda, balkon konuşmasını yapıp zaferini ilan ediyor.

Muhalefetin sandık görevlileri moralleri bozuk, sandık torbalarını AKP’li sandık başkanlarına teslim edip evlerine kapanıyor.

Muhalefet, ‘’kaybettik ama umutluyuz’’ demeçlerini vererek, ertesi gün seçim yorgunluğunu atmak için tatil belgelerine koşuyorlardı.

2017- 16 Nisan Referandum oylamasında, 1,5 Milyon mühürsüz, oy pusulasının seçimler bitmeden kabul edilmesini hukukçuların yasadışı demesine rağmen, YSK Başkanı tarafından mühürsüz oyların kabul edilmesiyle referandum AKP-MHP lehine sonuçlandı…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’den Muharrem İnce aday gösterildi.

Her parti cumhurbaşkanı adayını göstermişti.

İnce, umutluydu, kazanacağına emindi.

Seçim akşamı, ‘’40 bin avukatı cüppeleri ile Ankara’da YSK önünde hazır olmalarını’’ istedi.

 Seçimler coşkulu geçti. Muharrem İnce seçim sonuçları tam belli olmadan kaldığı otelden İsmail Küçükkaya’ya attığı ‘’adam kazandı’’ mesajından sonra otelden dışarı çıkamayınca itiraz etmeye hazırlanan CHP zor durumda kalırken, cüppeleriyle hazır  avukatlar Muharrem İnce’ye ulaşamadılar.

Erdoğan pişkinlikle ‘’atı alan Üsküdar’ı geçti!!! Derken bir itirafta bulunuyordu.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, CHP’nin öncülüğünde oluşturulan Millet İttifakı seçim öncesi ve sonrası geçen seçimlerde ‘’adam kazandı’’ yanılgısından ders çıkardı.

Yine AA,  AKP’yi önde gösterirken İstanbul adayı ‘’Binali Yıldırım’’ sayım bitmeden ‘’Kazandım’’ demesiyle eski senaryo gereği önceden hazırlanmış pankartlarla; ‘’İstanbul Halkına teşekkür ediyordu’’

CHP İl örgütü ve Ekrem İmamoğlu TV karşısına çıkarak sahtekarlığı açıklayıp; ‘’biz şu anda çok ilerdeyiz’’ açıklamasını yapınca YSK; AA’nın üyeleri olmadığını itiraf ettiler.

CHP ve İl örgütleri, milletvekilleri sandığa sahip çıkarak oy torbalarına sahip çıktılar.

Bu kez oy hırsızlarının ‘’atı alan Üsküdar’ı geçmeden’’ önünü kesilip başta İstanbul, Ankara, Adana, Mersin Antalya olmak üzere 11 Büyükşehir, 10 Şehir, 191 İlçe Belediye Başkanlığı kazandılar.

Demokrasiyi araç olarak gören AKP, yandaş YSK ve AKP görevlileri İstanbul’da 12 Bin oy farkına rağmen tarihe geçecek bir itirazla: ‘’Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey olmuştur!’’ Diyerek bir zarftaki 4 seçimden sadece İstanbul Büyükşehir seçimini tekrarlama kararını aldılar.

23 Haziran’da seçimleri sekiz yüz bin oy farkı ile İmamoğlu söke söke kazandı.

Buraya kadar CHP ve Millet İttifakının direncine, birlikte olunca bütün seçimleri kazanacağına güven arttı.

Bu başarı küçümsenemez evet, ama yetmez!

CHP içerisinde yönetimi haklı olanları dışlamak, onları aday göstermemek demokrasiye inanan partilerde çok yanlış bir anlayıştır.

AKP ve MHP’nin yasadışı, ülkeyi bölücü kararlarına itirazınıza evet, ama sadece şikayetçi olmak yetmez. Kapalı salonlarda nutuklarla eleştirmek yetmez.

Anayasal hakkınızı kullanarak uluslararası sözleşmelerdeki direnme hakkını yeri geldiğinde kullanacaksınız.

Baroları bölme girişiminde demeçlerle kınamak yetmez, sokağa çıkacaksınız, halka umut vereceksiniz.

Anayasaya aykırı her yasaya itiraz etmek yetmez uluslararası yargıda adalet arayacaksınız.

Yandaş yargı ile militan savcı ve yargıçlarla hukuku çiğneyenlere karşı çıkacaksınız. Bu savcı ve hakimleri hukuka uygun yargılayacağınızı ilan etmeniz gerekir.

Yolsuzluk yapan bakanlar, başbakanlar hatta cumhurbaşkanları İtalya’da, Fransa’da, İngiltere’de hatta İsrail’de nasıl yargılanıyor, suçlu bulununca da nasıl mahkum oluyorlarsa, bizde de bağımsız yargıda yargılanacaklarını duyuracaksınız.

Din istismarına, dinin siyasallaşmasına ‘’bizi din düşmanı sanırlar’’ korkusuyla ses çıkarmayıp dinci gözükmeye çalışırsanız aynı konuma düşersiniz.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ne aynı dinden ne aynı mezhepten yurttaşlardan oluşmaktadır.

İnsanların inancı kendileri ile inandıkları tanrı arasındadır, üçüncü kişileri ilgilendirmez.

Hiçbir dine inanmayanlarda bu ülkenin vatandaşlarıdır.

Ayasofya senaryosuna figüran olmak Atatürk’ün partisine yakışmaz.

Oradaki Atatürk ve Laik Cumhuriyet düşmanları ile saf tutanlar Atatürkçü olamadığı gibi Atatürk’ün partisinde de yeri yoktur.

Bu ülkenin kurucusuna hakaret edenleri, Taliban Bayrağı açanları nutuklarla kınamakla sorumluluktan kurtulamazsın. Yargıya gideceksin, sokakta telin edeceksin.

Ne demişti İsmet İnönü;

‘’Namussuzlar kadar namuslular da cesur olmak zorundadır.’’

Yıldız AKALIN

(*1) Mahir Kaynak’ın, TSK içinde sol kanadın darbe yapacağını Cevdet Sunay’a ve Genel Kurmaya ihbar etmesiyle, 12 Mart Muhtırası verilmiş TSK içinde birçok general ve subay tutuklanıp işkenceden geçirilmişti.

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.