EN GÜZEL DENİZ HENÜZ GİDİLMEMİŞ OLANIDIR…

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

EN GÜZEL DENİZ HENÜZ GİDİLMEMİŞ OLANIDIR…

Şair ve düşünür Goethe‘nin bir sözü aklıma geliyor. ”Bir eve girer girmez, sahibinin ne olduğu, nasıl hemen anlaşılırsa; bir kasabaya ayak basar basmaz da yöneticiler hakkında hüküm verilebilir”.

Denizi ilk defa İzmir’de görmüştüm. O zamanlar, İzmir Narlıdere Sahil Evleri’ne portakal bahçeleri arasından gidiliyordu. Yıl 1979 on dört yaşındaydım. Denizi ilk gördüğüm de; o büyük mavilik sonsuzluk gibi gelmişti bana. Daha önce, hiç tasarlayamadığım, muazzam bir manzara bizzat-i karşımda duruyordu. Şaşırmıştım!..
Şimdi ise, 2014 yılında, aynı noktadan aynı manzaraya gene hayretle bakıyorum. O yer, o şehir anılarımdaki yer değil. Havası, kokusu, görüntüsü, dokusu bir başka yer gibi duruyor. Zaman geçtiğini, insan unsurunun şehirleriz üzerin de ki yaptıkları geri dönülmez tahribatını, naklen izliyoruz.

Yıllar önce, kaset imza günleri için, Bir grup sanatçı arkadaşımla; kaset imza turnesine çıkmıştık. Kafilemizi basından gazeteci ağabeyim Osman Demirbağ takip ediyor ve tüm gelişmeleri günü gününe Türkiye basınına servis yapıyordu. Karadeniz’in bölgemizin tamamın da imza günü gerçekleştirdikten sonra; Doğuya ve Güney Doğuya yönelmiştik. Şimdi adını vermeyeceğim benim haricimde ki tüm sanatçı arkadaşlarım Terörü bahane ederek, korktuklarını söylediler ve turneyi yarıda keserek geri döndüler.  Ben turneye devam edeceğimi basına açıkladıktan sonra; Osman Demirbağ ve Ulaşım görevlimiz Zeynel’le birlikte, yollara düştük.
Sivas, Malatya, Gaziantep, Diyarbakır, Batman İmza gününden sonra; sabah erkenden kalkarak Siirt’e doğru yola çıktık. 
Günlerdir yollardayız, binlerce insanla tanıştık, beni gören herkes ikramda bulunuyor, ikramlarıyla insanlar gönlümüzü fethediyor. 
Siirt’in sıcak tozlu yollarında bir çeşme başında mola veriyoruz.  Yanımıza on, on iki yaşlarında kara yağız bir çocuk yaklaşıyor utangaç, ürkek tavırlarla.  Belli ki yüzlerimiz tanıdık geliyor ve soluksuz peş peşe sorularını sormaya başlıyor. Bende yanıtlıyorum.
 
-Siz sanatçısınız değil mi? ağabey.
-Evet yeğenim.
-Anlamıştım.
-Okula gidiyor musun?
-Ortaokula geçtim ağabey. Diyor.

Havada sarı bir sıcak var. Etraf kavruluyor. Aklımıza denizin serinliği geliyor bu düşünce bir an ferahlatıyor içimizi.

Dönüp çocuğa soruyorum 
-Yeğenim sen hiç deniz gördün mü?
-Tabi ağabey nettin diyor “biz her yaz denize gideriz”
-İçimden çocuğun ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorum. Ve soruyorum.
-Delikanlı nere de bu deniz?
-Ahaa şu tepenin ardında ağabey. Diyor.

Haritayı açıp bakıyoruz;  çocukun bahsettiği yer; haritaya bile zar zor geçmiş bir çay çıkıyor.
Çocuk için en büyük deniz; yöresinde akan küçük bir ırmak ya da çay…
Gözlerimiz doluyor; denizi ilk kez görüşüm aklıma geliyor. Çocukken kafamda bile tasarlayamadığım o muazzam büyük ve masmavi manzara. 
Ansızın Nazım Hikmetin dizeleri geliyor aklıma.

‘’En güzel deniz:  
Henüz gidilmemiş olanıdır.  
En güzel çocuk:  
Henüz büyümedi.  
En güzel günlerimiz:  
Henüz yaşamadıklarımız.  
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:  
Henüz söylememiş olduğum sözdür…’’

Haluk Özkan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.