CİNNET

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ben artık televizyon ve gazete haberlerine bakmaktan korkar oldum. Her gün bir dehşet haberi, cinayetler, ölümler, tüm haber bültenlerimiz bunlarla dolu. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, herkes bugünlerde böyle sorular sormaya başladı. Bakıyorsunuz İstanbul’da çocuk yaşta bir genç, tutuyor yine çocuk yaştaki kız arkadaşını olabilecek en hunhar yöntemle, başını gövdesinden testereyle keserek katlediyor. İşin acı tarafı, varlıklı bir ailenin çocuğu olan ve herhalde çok da şımartılan bu katil zanlısı üç aydan fazla zamandır yakalanmıyor, yakalanamıyor. Haliyle toplum vicdanı da her geçen gün biraz daha zedeleniyor. Maktulün ana-babasının, yakınlarının çektiği büyük acı da katlanarak artıyor. Bu arada zavallı babayı katil zanlısının yakalanmamasından dolayı gösterdiği tepki nedeniyle azarlayan büyüklerimiz bile çıktı.

Daha yeni Siirt’te erkek arkadaşı ile sokakta konuştu diye bir genç kız babası ve ağabeyi tarafından yakalandı, dövüldü. Kızcağız kendini apartmanın beşinci katından aşağı attı. Ölmedi. Ambulans gelip hastaneye götürdü. Ambulanstan indirilirken de ağabeyi o canıyla uğraşan çocuğu beş yerinden bıçakladı. Yahu bu ne kin, bu ne gaddarlık, bu nasıl bir ahlak anlayışı!? Bunlar nasıl insanlar? Aslında insan demeye dilim varmıyor ya! Berlin’de bulunduğum yıllarda bir Hatun Sürücü olayı yaşanmıştı, hatırlarsınız. Hepimizin içi parçalanmış, böyle bir olayın kendi toplumumuzdan çıkmasından utanç duymuştuk. Buna benzer bir çok olayın da kamuoyuna yansımadığını düşünüyorum.

Bir ara Güneydoğu Anadolu bölgemizde intihar eden genç kızların ve kadınların sayısının arttığına ilişkin haberler çıktıydı. “Töre cinayeti” deyip biraz da sanki haklılık payı biçilen bu kepazeliğin, ülkemizin her tarafında görülen aile içi şiddetin, daha doğrusu kadınlara ve çocuklara bir takım hastalıklı ruhlar tarafından eziyet edilmesinin nasıl önüne geçeceğiz? Daha yeni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kadının kocasının dayak ve baskısına karşı devletin asli görevi olan gerekli korumayı sağlayamaması nedeniyle Türkiye’yi mahkûm etti. Bu karara karşı da ne hikmetse siyaset cenahından tepki gösterildi. Karara tepki göstereceğimize daha etkin önlemler almamız gerekmez mi? Bu ayıbı ortadan kaldırmazsak kendi kendimize hakaret etmiş olmayacak mıyız? Bu yazdıklarım sayısını bilemediğim olaydan sadece ikisi. Her gün yeni dramlarla, trajedilerle karşılaşıyor ve dehşete düşüyoruz.

Yalnız bir noktayı da unutmamak gerekir. Bu ayıplı durum sadece yasal ve idari önlemlerle ortadan kaldırılamaz haliyle. Eğitim düzenimizdeki bozukluklara, aile içi ilişkilerdeki çarpıklıklara ve toplumdaki çağdışı değer yargıları ile etik kurallardan algılama bozukluklarına el atmadan ancak sokaklardan, çöp kutularından ceset toplarız. Toplumumuzdaki şiddet eğilimleri, giderek azalan sevgi, hoşgörü ve saygı, sonunda toplumun bireylerinde işte böylesine cinnetlere neden oluyor. Toplumuzdaki şiddet eğilimine karşı önlem almak da sosyal devletin önde gelen görevlerinden. Tabii, sosyal devlet olma özelliğimiz Anayasa metnine sadece süs olarak konmamışsa…

Herkese huzur dolu bir hafta dilerim.

Dr. O. Can Ünver

Dr. O. Can Ünver’in ha-ber.com’da çıkmış diğer yazıları…

Vize Muafiyeti!

Mübadele

Yine entegrasyon

Vize

Mardin katliamı

Haberlerin dili

1 Mayıs

Demokrasi serüvenimiz ve 23 Nisan

Dünya Türk Girişimciler Kurultayı

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği

Bir yerel seçimin ardından

Yumuşak güç

Gençlik ve şiddet

Gerginlik Politikası

Vize

Coğrafyamızdan göç manzaraları

Kısa bir Almanya gezisinin ardından

Kamu diplomasisi

Gevezeliğin sınırı

Obama görevine başlarken

Gazze’de ölen çocuklar

Corry Guttstadt

Yeni yıl ve beklentiler

Özür

Kriz ve işsizlik

Hareketlilik

Aile birleştirmesi

Mölln

Ankara esintileri

10 Kasım 2008

Küresel Kriz

Cumhuriyeti anlamak

İstanbul’da göçmenlere hizmet

Kitap Fuarı

Göç, kalkınma ve Türkiye…

Bavyera seçimleri

Devlet adamında alçak gönüllülük…

Bölünmenin sonuçları…

Hala elleri vatandaşın cebinde…

Enerji Krizi…

Yeni bir yangın ve Türkiye’deki etkileri

Olimpiyat Oyunları’nı izlerken…

Türkiye’de tatil…

Travmatik bir hafta…

Çevre bilinci

Ankara notları…

Geri dönen göçmenler

Türkiye gündemi ve yurtdışındaki Türkler

Heyecan sonrası düşünceler

Türk ekonomisi ve işçi dövizleri

Spor fidanlarımız…

Göç müzesi kurulmalıdır…

Batının bizlere bakışının temelleri…

Radyo MultiKulti ve düşündürdükleri…

19 Mayıs ve Mustafa Kemal

Sosyal sorumluluk ve göçmenler…

İletişimin büyüsü

Devletin yurtdışı hizmetleri

Ödüller, nişanlar…

ALMANYA’DA SİYASETE KATILMA
Yurtdışındaki Türkler ve siyasete katılma

Yurt dışında oy kullanma hakkı

Özgüvene götüren yollar…

Günlük endişeleri aşmalı, özgüvenli olmalıyız !

Yakınmak çözüm getirmez !

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.