Ankara’dan birçok arkadaşım giriş sınavını kazanmışlar ve tatillerde Ankara’ya gelmeye başlamışlardı.. Onlar resmi ben sivil Kızılay’da şurada, burada ” Piyasa ” yapmaya başlamıştık..

Bir sömestri tatili sırasında, ” Ankara Dans Şampiyonası ” düzenlendi.. Jüriye bir de İstanbul Dans Kralı katılacak diye duyumlar alıyorduk.. Bir de baktık ki, gele, gele bizim Ruhsar gelmiş..

Çok güzel dans ettiğini, özellikle Latin danslarında usta olduğunu bilirdik ama İstanbul Dans Kralı olduğunu bilmiyorduk.. Meğer o yıl olmuş.. Jüri üyeleri anons edilirken Ruhsar için ” Deniz Harp Okulu ikinci sınıftan Ruhsar Sümer ” dediler.. Zaten o zamanlar üçüncü sınıfta demir takılırdı ve sene sonunda da mezuniyet.. Neyse… O yarışmada kimin Ankara Dans Kralı olduğunu söylemeyeyim.. Hatta; şu anda Berlin’de yaşamakta olan Mine M.’de o yarışmada seyirciydi, çünkü bütün ısrarlara rağmen cesaret edip yarışmaya katılmamıştı..

Tabii Kedi Tamer’i, Ahmet Tüfekcioğlu’nu, ki kendisi ile Sarar ilkokulunda da beraber okumuştuk ve mahalle arkadaşımdı, burada anmam gerek ama benim gözüm en çok Ruhsar’daydı.. Dansta çekişmemizin ötesinde, Ruhsar benim küçüklükten beri rüyasını gördüğüm sınıfı seçti ve DENİZALTI subayı oldu.. Derken benim Almanya maceram falan, koptuk… Zaman, zaman eski arkadaşlarla telefonlaştığımızda, Ruhsar’ın Kuzey Deniz Saha Komutanlığına bağlı çok başarılı bir denizaltı kaptanı olduğunu duydum yıllarca.. Düşünsenize, Soğuk Savaş yıllarında, Karadeniz’de, Sovyetlerin ünlü Karadeniz Filosunun karşısında ve denizin dibinde devriye turları atıyorsunuz.. En sonunda izini buldum..

Harp Akademileri Komutan Muavinliği görevindeydi.. Telefonlaştığımızda ikimizde çocuklar gibi sevindik.. O yıl Koramiralliğe terfi etmesi bekleniyordu ama anladığım kadarı ile Ruhsar biraz yoğundu.. Nitekim o yıl emekli oldu..

O şimdi 28 Şubat Muhtırası sanığı olarak Sincan cezaevinde.. Tabii; bütün hapisteki subaylar gibi, o da suçunun ne olduğunu bilmiyor. Eşi ile bile görüşemiyor, çünkü eşi Tansel hanımın kalçasında metal plaka takılı.. Bayan görevliye ameliyat izini gösterip detektörle tekrar ölçtürüyor ama nafile.. Güvenlik nedeni ile içeri sokmuyorlar..

Tabii ki; ismen tanıdığımız birçok komutanımızın ve amiralimizin, neyle suçlandıklarını bile bilmeden, yıllardır hapiste tutulmaları acı veriyordu ama şahsen tanıyıp arkadaşlık anılarımın olduğu birisi ıstırap veriyor.. Yine de fazla özele girdiysem özür dilerim.. Amacım Ruhsar’ın sosyal yönünü de sizlere biraz tanıtmaktı..

Şimdi gelelim iktidar ile Deniz Kuvvetleri arasındaki sürtüşmeye.. Deniz Kuvvetleri, Savunma Sanayi Müsteşarlığının açtığı Su Üstü ve Su Altı gemi ihalelerine karşılar.. Denizaltı dahil hepsini kendimiz yapmaya muktediriz diyorlar.. Savunma Sanayi Müsteşarlığı ise tekne yapımı evet ama teknoloji geri diyor.. Denizciler ise TÜBİTAK ve ODTÜ’ de ürettikleri projelerin ASELSAN’da başarı ile imal edildiğini iddia ediyorlar.. Müsteşarlık ise özellikle denizaltılardaki teknolojiyi yetersiz buluyor.. Denizciler de ” Biz katilmiyiz..? Yetersiz teknoloji ile denizaltı kaptanlarımızı, yetişkin personelimizi ölüme yollar mıyız..? Bu cinayet olur..” diyorlar..

Olayın perde arkasındaki gerçek şu:

Savunma Sanayii Müsteşarlığı, bilindiği gibi doğrudan Başbakanlık’a bağlı ve açılan bu ihalelere yabancı şirketler ancak bir Türk ortakla gerebiliyorlar… O Türk ortakların tamamı ise, yandaş firmalar.. Böylece alınan her ihaleden ciddi paylar alıyorlar.. O alınan payların bir bölümünün nereye gittiğini ise, herhalde tahmin edersiniz.. Çeşitli vesilelerle partiye veya parti çıkarlarına..

Aziz Yıldırım’a NATO ihalesine girme dendi.. Aziz Yıldırım dinlemedi girdi.. Langırt..! Şike suçlaması ve içeri..

Aydın Doğan’a bazı yazarları çıkart denildi, Aydın Doğan yazarlarını korudu… Langırt..! Yılların vergi şampiyonuna vergi borcu..

Deniz Kuvvetleri milli yapımdan yana tavır koyuyor, bu paralar vergi paralarıdır, milletin parasıdır yazıktır diyor.. Langırt…!

Balyoz.. Uygun adım marş marş doğru içeri..

Yetmediğini gördüklerinde.. Langırt..!

28 Şubat Muhtırası.. Doğru içeri..

Zaten Ergenekon malum..

Tablo bu değerli okurlar..

Takdir sizindir..

Kalın sağlıcakla efendim

 

M. Deniz Olcayto