BİR KALE DAHA DÜŞTÜ…

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bir ülke düşünün ki 55 milyon nüfusa sahip ve yaklaşık 50 yıl Sovyet rejimi altında yaşamış… Sovyet imparatorluğu dağıldığında, Rusya ile Karadeniz filosunu bölüşmüş… Rusya’nın batıya sattığı gazın ana geçiş ülkesi ve Rusya’ya Karadeniz’de askeri üs olarak 2013 yılına kadar liman kiralamış… Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız bir ülke olarak tanınmış ama gerek iç ve gerekse dış politikada Rusya’nın iki dudağı arasından çıkacaklara göre kararlar alan bir ülke olmanın ötesine geçememiş… Sovyetlerden kopan bütün ülkeler kendi yollarını 1900’lü yılların ortalarında bulmuşlar ama onlar hala Rusların uydusu durumundalar… Şimdi bu ülkede birden bir salgın hastalık çıkıyor ve ortalık portakal rengine bürünüyor… İnsanların önemli bir çoğunluğu artık Ruslara, onların Sovyet rejimi adı altında dikte ettirdikleri Rusca’ya bağımlı olmak, Sovyet vatandaşı olarak anılmak istemiyorlar… 

Artık kendi ülkelerinin vatandaşı olmak, kendi ana dillerinde konuşmak, tarih sahnesinde tam bağımsız bir ülke olarak yerlerini almak istiyorlar… Eskiden birbirileri ile sokakta Rusça konuşan insanlar, artık ana dillerinde konuşmayı yeğliyorlar… Halkın özgür iradesi ile gerçekleşen bu Portakal Devrim’in lideri de Viktor Juvşenko… Bu devrim, Saros adlı bir Amerikalı spekülatörün verdiği paralarla yapılmış..! Doğru olabilir… Ama son derece iyi eğitilmiş, 50 yıl Rusları büyük ağabey olarak görmeğe alışmış, Rusca’yı ana lisanından da iyi konuşan, bu koskoca topluluğun, milyonlarca insanın para ile satın alınmış olduğunu ve sadece para için sokaklara döküldüğünü söylemek, gerçeğe sığmadığı gibi, bu kadar bilinçli bir toplumu da, para ile alınıp satılan koyun sürüsü yerine koymak olur ki, gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de bu tezi sürekli olarak işleyenlerin, önce aynaya bakarak, kendilerinin acaba o ülkede Portakal Devrim’e gönül vermiş insanlar kadar eğitime sahip olup olmadıklarını düşünmeleri lazım… Aksi halde, milyonlarca iyi eğitilmiş olan insana hakaret edilmiş olur… Tabii; yıllarca Berlin’in, İstanbul’un batakhanelerinde, geceleri yan sokaklarda, gördüğümüz ve vücutlarını üç on paraya satan sarışın hayat kadınlarının ülkesi söz konusu olunca, başka türlü düşünmek biraz zor… Ama bir fuhuş çetesi basılıp ertesi günü basına yansıdığında, hepimiz hayretle okuyoruz ki, basılan hayat kadınlarının kimisi doktor, kimisi mimar,  kimisi de mühendis..!
Evet… Bu ülkenin adı Ukrayna… 
Gönül olarak çoktan Rusya’dan kopmuş  olan bu topluluk, geleceğini doğal olarak Avrupa’da görmekteydi ama acaba Rusya bunu nasıl içine sindirecekti..? Nitekim önce Viktor Juvşenko zehirlendi… Ölümden dönüp hayatta kalmayı başardı ama zehirin tesiri ile yüzünde de giderilemeyecek yaralarla dolu olarak kaldı… Zaten 90’lı yıllarda kara paralarını bu ülkede yatırıma dönüştüren Rus mafyası aracılığı ile birçok kuruluş ele geçirilmişti… İşte bu şirketlerin para desteği ve ardından müthiş bir propaganda mekanizmasının devreye girmesi ile toplumda soru işaretleri belirmeye başladı… Ardından gaz sorunu çıktı… Rusya, Ukrayna’ya verdiği gazın ücretini arttırmaya kalkınca, Ukrayna’da transit ücretlerini arttırma kararı aldı… Bilek güreşi yeneni, yenileni belli olmadan bitti ve Avrupa, çok kısa süreli bir kesintiden sonra tekrar akan gazın sevincini yaşadı… Ancak bu satrancın burada bitmeyeceği belliydi… Bu arada Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan ile birlikte AB’ye girmek için müracaat ederken, Gürcistan ile birlikte de Nato’ya müracaat etti… 
AB Ukrayna’ya çok ileri bir tarihte tekrar müracaat etmesini tavsiye ederken, 2008 yılında Bükreş’te yapılan NATO toplantısında Ukrayna ve Gürcistan’ın üyelikleri, Rusya’yı ürkütmemek için, Almanya ve Fransa’nın vetosu ile kabul edilmedi… Ve birkaç ay sonra Rusya ile Gürcistan arasında çıkan savaşta, Gürcistan NATO şemsiyesinin altında olmamanın ağır bedelini ödedi… Ve Rusya doğu Karadeniz’de bir üs daha kazanmış oldu… Tüm bu gelişmeler Ukrayna’da batı aleyhtarlığının artmasına neden oldu… Bir önceki seçimlerde, rakibi ve Rusya yanlısı, dolayısı ile de batı karşıtı Victor Janukoviç’in sandıklara hile karıştırdığını iddia eden Julia Timişenko, bazı yerlerde oyların iptali sonucunda ve kılı, kılına iktidarı kazanmıştı… Ama fatura da fazla gecikmeden geldi… Ukrayna’nın gaz borçlarını ödemediğini iddia eden Rusya gazı kesti… Ciddi bir aradan sonra Moskova’ya giden Timişenko, nasıl olduğu bilinmeyen bir nedenden ötürü, gaz vanalarının tekrar açılmasını sağladı… (Aslını biliyoruz… Anlaşmalar gereği Rusya’nın böyle bir iş yapmaya hakkı yok da ondan..!) 
Bütün bu gelişmelerin Ukrayna kamuoyuna yansıması ise ” Batıdan ve Avrupa’dan hayır yok, biz ancak Rusya ile birlikte bir şeyler yapabiliriz ” şeklinde olunca, son başkanlık seçimlerinde Victor Janukoviç açık ara seçimleri kazandı… Julia Timişenko yine “Sandıkta hile var” dediyse de sonunda yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı… Böylece; Rusya’nın gaz kartına karşı, kira süresi 2013’de bitecek olan Karadeniz’deki üs kartı da ortadan kalkmış olacak… Ayrıca: Rusya, Avrupa’ya gaz sevkiyatı için kendine yakın bir yönetimle çalışacak… Böyle olunca da, işine geldiği zaman batıya karşı ” Tavşana kaç, tazıya tut ” oyununu oynayabilecek… 
Bu arada; Türkiye’den geçecek olan ” Nabucco ” projesinde ayak sürüyen batı, başta Almanya ve Fransa olmak üzere, Rus gazına daha fazla bağımlı hale gelmiş oluyor… Bu yıl kış bitti, bitecek ama gelecek kış için Rusya’nın neler yapacağını bekleyip görelim… AB, Rusya’nın istemediği hiç bir şeyi yapamaz ama Rusya’nın her istediğini yapmak zorunda kalan bir yapıya doğru, hızla yaklaşmakta… 
Ukrayna’daki bu gelişme ve AB’nin duyarsızlığı, eski Sovyetler Birliği içinde olup da, şimdi AB üyesi olan ülkelerdeki, AB karşıtı ve Rusya yanlısı toplumların yaygınlaşmasına da neden olmakta… Bu ülkelerdeki AB karşıtı gruplar için Rusya, giderek ve adım, adım eski etki alanını ele geçiren ve cazibesini, çekim gücünü her geçen gün arttıran bir güç haline geliyor… 
Bu gelişmeler sonucunda kısa, orta ve uzun vadede ortaya çıkacak tablo, Avrupa’da yaşayan bizleri olduğu kadar, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor… Bekleyip görelim…   
Kalın sağlıcakla efendim… 
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.