AHLAK VE AHLAKSIZLIK

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AHLAK VE AHLAKSIZLIK


Daha insanlar bu Dünya’ya sürülmeden kurallar konulmuş: “Bu ağaca yaklaşmayın, bu meyveden yemeyin”. İnsanoğlu ne yapmış, fıtratı gereği bu yasağı dinlememiş ve bu Dünya’ya sürülmüş. Bu anlatımlar efsaneler de olsa, bize söylemek istenilen şey sanırım bu yasağa karşı olan zayıflığımız… Allah bu zayıflığı bize vermiş, tabii erkeklere bir kaç daha fazla sanırım…


Yaşamımızda doğal olarak toplumsal düzeni korumanın gereği olarak kurallar, yasaklar konmuştur. Tabii kişiler arasındaki ilişkilerde de bu geçerli… Kişisel ilişkilerde bu yasakları o kadar abartmışız ki, kendimizi ateş çemberinde kalan akrep gibi kendi koyduğumuz kurallarla yok etmeye başladık. Yaşam denilen senaryo gereği toplumda herkese bir rol biçilmiş. “Sen evin kadınısın”, “sen kocasın, ailenin reisisin”, “sen evin kızısın, aman namusumuza leke getirme”, “sen evin oğlusun, delikanlı ol” gibi roller… Hadi sıkıysa bu rolü oynamayacağım, ben doğaçlama yapmak istiyorum de… İşte o noktada ahlak ile ahlaksızlığın başladığı ince çizgi ortaya çıkıyor. Sana verilen rolü eksiksiz oynarsan “Ahlaklısın” ama oynamazsan “Ahlaksızsın”… Ama çok beceriklisin, çaktırmadan çifte rol yaparsan da “Ahlaklılar” sınıfında kalabilirsin.
Peki, yaşamın ve toplumun bize verdiği bu rolü gerçekten de severek oynuyor muyuz acaba?

Yoksa, hayalimizi başka bir rol mü süslüyor? Bu tür düşünceler içerisinde olmak ta “Ahlaksızlık” sınıfına giriyor. Peki, bu “Ahlaklılık” ve “Ahlaksızlık” kavramları arasında “Mutluluk” kavramı nerelerde kalıyor? Acaba ahlaklı mutsuzlardan mıyız?  Yoksa ahlaksız mutlulardan mı?
Ahlak ile ahlaksızlık arasındaki ince çizgiyi aşmak genelde Türk erkekleri için kadınlara oranla daha kolay oluyor. Malum, Türkler’de bu sınırı aşan erkek olursa “Hovarda”,  kadın olursa “Fahişe” olarak nitelendiriliyor. Ayrıca, genelde bu sınırı aşmak için erkeklerde fiziksel olgular yeterlidir, ama kadınlarda her zaman duygular ağır basar.

Hani politikacılar için derler ya “‘iki saat konuştu, bir şey söylemedi”. Benim bu yazdıklarım da belki bazılarına öyle gelebilir, ama bu satırları sadece bir fikir jimnastiğinin notları olarak algılayın lütfen, yoksa bu bir bilimsel araştırma sonucu falan değil ve tabii ki herkeste böyle olacak diye bir şey yok…

Ahmet İNCEL

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.