AGANTA BURİNA BURİNATA

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bazen bir musibet bin hayırdan iyidir derdi dedem…

Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı “Halikarnas Balıkçısı” olarak bize tanıtan ve buluşturan da bir musibet olmuş.

Halikarnas balıkçısı asker kaçaklarıyla ilgili bir yazısı yüzünden 3 yıl kalebentliğe mahkum edilip Bodrum’a sürgün gitmeseydi onun düşüncelerimizi hızlandıran kitapları ile buluşmamız mümkün olmayacaktı.

1890 dan, 13 Ekim 1973’e kadar süren yaşam öyküsünü okumanızı öneririm. Üzerinde düşünülecek bir ömür sürmesine rağmen, satırlardaki güçlü tasvirleri, çizgi romanları, karikatürlerdeki ince hicivleri, özgürlüğe verdiği önem ve doğa sevgisini insanın iliklerinde hissettiriyor.

Maalesef yeni nesil onu tanımıyor, bilmiyor… Bazen kendi ülkemizin sanatçılarını yazarlarını, çizerlerini, düşünce adamlarını unutuyor, onlara gerekli değeri vermiyoruz.

***

Düşüncelerinden, yazdıklarından ve sözlerinden ötürü kimi yargılamış, dışlamış, kimi üzmüş isek isimleri bir döneme damgasını vurmaya ve yapıtları insanın gönlündeki kütüphanede zamanla yerini alıyor.

Anadolu da yaşamış bir beyin gadrine uğramış, köyden köye dolaşmış halk şairlerinden tutunda, Namık Kemal’den, Nazım Hikmet’e, Aziz Nesin den günümüz kalem ustalarına kadar çoğunun yolu hapishanelerden, sürgünlerden geçmiş.

Neyse ki yaşadıkları onca sıkıntıya rağmen ölünceye kadar susmamışlar, susturulamamışlar.

Cevat Şakirde sanatçı, düşünür ve yazar kişiliği ile bunlardan birisi…

Girit’te  doğmuş, İzmir’de yaşamını yitirmiş. Bodrum’a sürgün edildikten sonra orayı çok sevmiş, kentin antik çağlardaki ismi olan Halikarnasos’tan esinlenerek yazılarını “Halikarnas Balıkçısı” olarak yazmış.

Denizi; insanlara sevdiren en ünlü romanı “Aganta Burina Burinata”dır. Kitapta bir çocuğun deniz tutkusunu ustalıkla işlemiş,  onun gençlik çağında ufuk çizgisi  ile buluşmasını denizcilik terimleri ile zenginleştirerek anlatmıştır.

Abartılı bulsanız da, kendini Bodrum’a adayan Halikarnas Balıkçısı; yazı ve eserlerinde sessiz-sedasız Bodrumu işleyerek, Bodrum’u; tanıtan kişi olmuştur. Onun anlatımları bugün bile zevkle okunmaktadır. Yazılarını okuyanların o lirik anlatımlarından etkilenip Bodrum’a gelmemesi, Bodrumu merak etmemesi mümkün değildir.

Ancak,

Bütün köşeleri farklı bir güzellikle bezenmiş kıyılarımız her dönemde yabancı istilacıların iştahını kabartmış, kara korsanların akınına uğramış; yağmalanmış ve yurt yapılmaya çalışılmıştır.

Şimdi bir şey değişmiş midir?

Hayır.

Yağmalama, medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar ve onu alet olarak kullanan insanlar tarafından farklı biçimlerde sürüyor. Eskiden kaleler fethedilip köyler yakılırken, bugün; bitki ve iklim yok oluyor.  Koca-koca binalar dikilerek, ünlü koylar özel mülkiyet haline getiriliyor. Yabancı sermayedarlara tahsis edilen kıyılara yapılan otellerde Türk insanının konaklaması mevcut bütçesi ile mümkün değil. Turist adı altında yabancıların istilası söz konusu. Bizimkiler olsa-olsa, komi, garson, temizlik gibi hizmetlerde işçi oluyorlar.

Ve ne gariptir ki,  bu tesislerin ihtiyacı için enerji açığı bulunduğundan, elektrik santraları kurularak doğal yaşam yok edilmek, her geçen gün bu örneklere bir yenisi eklenmek isteniyor.

Günümüzde pek çok ünlü deniz tutkununun neden Ege ve Bodrum kıyılarına hayran olduğunu, onu çevre kıyımından korumaya çalıştığını anlayabilmeniz için bir kez bu yerleri ziyaret etmeniz, sorunları yerinde görmeniz yeterli.

***

Dünyanın pek çok yerini gezmiş bir doğasever olarak, geleceğe ulaştırmamız için bize emanet edilmiş bu doğa harikalarını, Cevat Şakir’in dediği gibi “Aganta Burana Burinata” diye yüksek sesle bağırarak korumamız gerekiyor.

Başarılı olmak için aklımıza geleni değil, erdemlerimizin gereğini yapmak zorundayız.

Işıklarda uyu Halikarnas Balıkçısı… Bize bu güzellikleri gösterdiğin için…

Taner Tümerdirim

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.