AĞAÇLAR ÖLÜRSE

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ağaçlar ölürse, insanlar ve diğer canlılar da ölür. Bitkiler içinde doğanın kötü şartlarına karşı direnç gösteren ağaç, kökleriyle toprakta derine inerek suya ulaşır.

Ormanda kökleriyle genç ağaçlara, suya ulaşma sisteminde yardım ederler. Bitkisel araştırma yapan uzmanlar ağaçların birbiriyle iletişim yaptıklarını tespit ettiler.

Ağaç sevgim, ağacın kavramı bende bugün gelişmedi. 1956 yılından itibaren Bolu Kız Öğretmen Okulu’nda tarım öğretmenlerimiz bilinçlendirdi. Olumlu şeyler tarihte unutulunca, dış ülkelerden sanki yeni bir buluş gibi gelince, sahip çıkılıyor.

Bolu’dan eve gelince Ankara’da ağaçların azlığına üzülürdüm. Tarih dersinde 1402 yılı Ankara savaşında Timur’un develerini ormanda sakladığını okudum. Ondan sonra; baltalar elimde, biz gideriz ormana, okul şarkısını öğrencilerimle bir daha söylemedim.

Tatilimi geçirdiğim Didim’de hor kullanılan deniz kenarında bir zeytin ağacını korumaya aldım. Okurlarımdan çok destek gördüm. Köklerin üstüne araba park ediliyor, gölgesinde ızgara yapılıyordu. Toprak taş gibi sertleşince yan köklerin su alamadığını, 250 sigaranın bir ağacı öldürdüğünü doğa bilinci olmayanlara anlatamadım. Ağaç kuruyunca kuşlar yuva yapıyordu, gövdesinde kertenkele gibi hayvanlar barınıyordu. Tamamen kestiler, engel olamadık.

Ekim ayından beri Avustralya’da bir ağaç değil ormanlar yanıyor. Tüm dünyada insanların da içi yanıyor. Kuraklık, iklim değişikliğini görmezden gelen politikacılar, para severler hâlâ inanmaz görünüyorlar, zira işlerine öyle geliyor. Gelecek nesiller için sorumluluk almayanlar, sadece bugünü çıkarlarını düşünüyorlar.

Ticaret amacıyla bütün ormanlara tek tip ağaç dikilirse yangın çıra gibi tutuşan ağaçlarla çığ gibi büyüyor. Okaliptüs ağacı bünyesinde çok miktarda yağ var. Bu yağ kozmetik ve tıpta kullanılıyor.

Yetişkin bir ağaç günde 100 litre suyu kılcal damarlarla yapraklarına iletiyor. Özümlemeyi sağlıyor, yani havadaki karbondioksit gazını alıyor, doğaya oksijen veriyor. O halde ağaç demek, nefes almak anlamına geliyor. Havada zehirli gaz fazla olunca özümleme mümkün olmuyor.

Orman, masallarda yerini alıyor, pamuk prenses ormanda cücelerin yaşadığı kulübede saklanıyor. Oduncunun çocukları ormanda bırakılıyor, cadının evine sığınmak zorunda kalıyorlar.

Ağacın faydası biliniyor, doğayı koruma gereğinin bilinmesi insan tarihi kadar eskiye dayanıyor. Bugünkü fark bilimsel olarak açıklanması.

Federal Almanya eyaletler nezdinde 800 milyon € vererek, 180.000 hektar zarar görmüş ormanı kurtarmaya karar verdi. Ağaçlar hava ve toprak kirliliğinin etkisiyle hastalandı. İklim değişikliği ya fazla yağmurla sel olup toprak kaybına sebep oluyor veya kuraklıktan, aşırı sıcaktan yangın çıkıyor.

Toprak aşırı endüstri atıklarıyla kimyasal maddelerle kirletiliyor. Plastik toz olunca suya karışıyor. Yalnız Avrupa’da plastik torba ve diğer gereçleri azaltmak yeterli değil. Fakir veya gelişmekte olan ülkelere ithal etmek çözümü bir yerden diğer tarafa aktarma doğru olamaz. Sorun kökünden çözülmelidir.

Orman insan sağlığının önemindeki işlevi Japonya’da çok iyi anlaşılmıştır. Avrupa dillerinde deniz kenarında güneşlenmeye güneş banyosu deniyor. Profesör Ging Li, ormanın çok değerli sağlığa etkisini izah ediyor. Hücreyi zedeleyen kanser hastalığına karşı koruyucu görevini anlatıyor. Ormanda dolaşmakla akciğerin temiz havaya ihtiyacı gideriliyor, yani temizleniyor, orman banyosu yapıyor.

Almanya topraklarının üçte birini ormanlar teşkil ediyor, bunun yüzde doksan dokuzu insan eliyle dikilmiştir. Demek ki ülkeler temel yapıyı doğru yaparsa ormana yer verebilir. Şehir plânlamalarında yeşil alan ve parklara yer ayırmak gerekiyor.

Artık tek bir ülkenin doğayı kurtarma için önerileri kâfi değil. Zira yerküreyi sınırlarla ayırma, duvarlar örme mümkün olmuyor. Gökyüzüne teller öremiyoruz, ticaret küresel olunca, doğayı koruma da küresel düşünülmeli. Son yıllarda çok önemli kuruluşlar var, fakat birlikte hareket etme, kararlar alma zorlaşıyor. Çünkü her ülke önce ticari amacını ileri sürüyor.

Orman vücudumuzu ruhumuzla bir bütün olarak koruyor. Bir kilo yedi yüz gram oksijen, elli insanın bir saat boyunca nefes almasını sağlıyor. O halde sağlıklı uzun ömürlü yaşamak için yalnız tıpta ilerleme kaydetmek yetmiyor.

Doğayı ve diğer canlıları koruma, gelecek nesillere yaşamı mümkün kılmak zorunda insanoğlu/kızı.

Doğa insansız yaşamına çok güzel, dengeleyerek devam ettirebilir. Ama insan doğasız yaşayamaz.

İnsan eli değmeyen, doğada gelişmesine bırakılan ormanlarda nesli ölen hayvanların tekrar çıktığı görülüyor. Doğaya teslim edilen orman çok az kaldı, bu değişmeli.

Doğaya zarar veren insan kendine zarar veriyor. Romantik çağda yazılan şiirler, söylenen şarkılar yenilenmeli.

1797 yılında Ludwig Tieck şöyle yazmış, Der blonde Eckbert masalında: ”Ormanın sessizliğinde şarkı söyleyen bir kuş, bütün dertlerimi yok ediyor, bana mutluluk ve neşe veriyor.”

Türk edebiyatında saymakla bitmez. Aşık Veysel çiçeklere, arılara dil verir. Benim sadık yârim kara topraktır, der.

Hoşça ve aktif kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey

Kaynak:

Zurück zu den Wurzeln, ARTE Magazin, Januar 2020,      Sayfa: 16 -19

 

      

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.