ADALET (DE)FORMASYONU

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni döneminde AKP-MHP-Metin Feyzioğlu uzlaşmasıyla hazırlanan Yargı Reformu Paketi görüşülecek.

Yargı Reformunu isteyen AKP, özünde; laik, demokrat sosyal bir hukuk devleti ve parlamenter demokrasiye karşı, teokratik bir din devletini, şeriatın geçerli olduğu bir yargı sistemini amaç edinmiş, amacını da yeri geldiğinde açıkça ortaya koymuş ve ABD’nin ve uluslararası kapitalizmin ve yerli işbirlikçilerin desteği ile kurulmuştur.

AKP’nin her zorda kaldığı durumlarda, Ecevit Hükümetinde Başbakan Yardımcılığı yapan Devlet Bahçeli’nin özel misyonu çok önemlidir. (A. Türkeş’in uyarı mektubunda da belirtilmiştir) (*1

17 yıllık iktidar dönemlerinde AKP, ‘’iyileştirme ve reform’’ söylemiyle muhalefetle uzlaşarak meclisin onayına sunduğu torba yasa önerilerini, hep son anda korsan önergelerle demokratik meclislerde düşünülmesi bile akla-ziyan sayılan ayak oyunlarıyla gizli ajandasını yasalaştırdılar.

Muhalefet uyarılara rağmen (özellikle CHP yönetimi) bu yasalara defalarca destek vermiştir.

Muhalefet yine aynı tuzağın içine çekilmek istenmektedir. Artık muhalefetin her AKP’nin sözde reform önerilerinin özde rejim değişikliğine zemin hazırlama aymazlığına düşmeye hakkı yoktur.

Çünkü; AKP Genel Başkanı ve Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye kadar gerek başbakan gerekse cumhurbaşkanı olarak, asla yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne inanmamıştır.

Balyoz, casusluk, Ergenekon kumpaslarının savcısı olduğunu açıklayacak kadar hukuku siyasallaştırmıştır.

Bazen uluslararası toplantılarda, bazen muhalefetin oylarına gereksinim duyduğu, süreçlerde Takiyye kuralını kullanarak, reddettiği hukuku, dinsizlik saydığı laikliği savunur, meclisten, Çanakkale Zaferinden, ders kitaplarından kaldırmayı istediği Atatürk’ü zorlandığı dönemde büyük ebatta posterini parti genel merkezine asarak hedef saptırmada becerisini gösterebilmiştir.

‘’Hedefe ulaşmak için papaz elbisesi bile giyerim!’’  Söylemi bunun en açık kanıtıdır.

Reform; uygulamadaki yargı işleyişinin çağımıza, demokrasiye, tarafsızlığa, anayasaya uygun olmayan uygulamaların düzeltilmesi için, iktidarın, muhalefetin, yargıda savunmanın temsilcileri Barolar ve hukukçularla uzlaşıyla yapılacak düzeltme ve iyileştirme demektir.

Demokrasiyi benimsemiş ülkelerde Reform (iyileştirme) genellikle muhalefet ve demokratik kitle örgütleri tarafından istenir.

Üç kez reform adı ile meclise sunulan iktidar önerilerinden sonra, meclisten demokrasiyi ve hukuk devletini siyasal İslam’ın arka bahçesi konumuna getirmeyi hedeflediği ortaya çıkmıştır.

Ortaya atılan bu Yargı Reformu Paketi ile parti devletinin yeni ittifaklarla pekiştirilmesi ve iktidar parti genel başkanının Kuvvetler Birliğinin tek yetkilisi olması amaçlanmıştır.

Barolar Birliği Başkanının, Bahçeli örneğinde olduğu gibi geçmişi unutup, yeni ufuklarda beka arayışının getirisi olarak, Pelikancıların hedefindeki Adalet Bakanı yerine Metin Feyzioğlu’nun Adalet Bakanı atanması şaşırtıcı olmasa gerek.

Son seçimlerde, sadece İstanbul’da değil tüm nüfusun bilinçli ve ekonomik olarak güçlü yörelerinde yurtsever çoğunluğun AKP iktidarına sandıkta son verme kararı hem iktidarı hem de devletin kaynaklarını sömüren mutlu azınlığı çok korkuttu.

Muhalif gazetecileri şiddet yoluyla, dayakla susturmaya azmettirilen zorbaların serbest bırakılması

Muhalefet liderini, devletin tüm üst düzey yetkililerinin gözü önünde önceden planlı linç girişiminde bulunan zorbaların serbest bırakılması

Hukuksal yaptırım yerine, saldırganın AKP’lilerce ellerinden öpmeleri yanında içişleri bakanınca bile bu saldırıyı haklı bulan demeçleri vermesi

AKP’nin adalette reform istemelerine inanmak için zeka özürlü olmak gerekir.

Üstelik bu linç girişiminin daha korkutucu yanı, linç girişimine karşı duran Emniyet Genel Müdürünü sürgüne göndermek, bu girişiminin devlet desteğini düşündürmez mi?

Bir CHP yetkilisinin ülkücüler tarafından tekme-tokat dövülmesi ile yetinilmeyip ölümle tehdit edilmesi ve Bahçeli’nin şiddeti onaylayan demeci; ‘’geçmişte biz bu filmi seyretmiştik!’’ Dedirtmez mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı reformu paketi yerine ivedilikle yeniden parlamenter demokrasiye dönülmesi zorunluluğu vardır.

Devleti oluşturan Yasama-Yürütme-Yargı erklerinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin (anayasanın 7-8-9. Maddeleri gereği) uygulanmaya konulması gerekir.

Siyasal erkin güdümünde olmayan, evrensel insan hakları bildirgesine bağlı bir hukuk düzeni olmadan adil ve tarafsız yargı düzeni olamaz.

Hele, AKP’nin 15 Temmuz 2016’dak kontrollü darbe kalkışmasını fırsata çevirerek, 20 Temmuz’da gerçekleştirilen Meclis darbesi ile Türkiye tek adam yönetimine teslim edilmişti.

Meclisteki AKP-MHP koalisyonu ile yasama zaten muhalefeti etkisizleştirmişti.

14 yıllık AKP-FETÖ koalisyonunda zaten yürütme bu iki ortağın elemanlarınca ele geçirilmişti.

FETÖ devre dışı bırakılınca kadrolar diğer tarikatlarca tamamlanmıştır.

Yargı ayağında ise FETÖ elemanları yerine AKP il, ilçe teşkilatlarında görevli yönetici, yerel meclis üyesi, AKP adayı avukatlar, teamüllere aykırı (olagelen davranış tutum) bir şekilde yargıç ve savcı olarak atanarak doldurulmuştur.

Bu yanlı yargıç ve savcılar gerektiğinde kritik davalarda görevlendirilmektedir.

Bu gerçekler ışığında: ‘’ Yargı Reformu’’ içtenlikli ve gerçekçi değildir.

Yıldız AKALIN

 

 

 

Not: devamı haftaya

 

 

(*1) Basına verilen A. Türkeş’in mektubu. (Kaynak Yaşar Okuyan) 

 

 

 

Böylece FETÖ davasından ‘’Siyasi ayağının örtülmesi’’ amaçlandığı gerçeği ortaya çıkmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.