AABF NEREYE GİDİYOR?

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu hafta sonu Köln’de 30. kuruluş yılını kutladı. 1998’de 10. yılını kutlayan, sonra yine olağan bir şekilde 2008’de de 20. yılını kutlayan bir kurumun nasıl olup da 2018 yerine 2019’da 30. kuruluş yılını kutlayabildiği, tanık olabildiğimiz kadarıyla hiçbir yöneticiyi rahatsız etmedi. O halde, vardır bir bildikleri, diyelim ve asıl konumuza geçelim.

Çünkü, AABF’nin kuruluş yılı polemiğinden daha önemli sorunları var. AABF en temel konuda, yani temsil ettiğini iddia ettiği Alevilerin kimliksel tanımında çok büyük kafa karışıklığı yaşıyor. Bu kafa karışıklığı giderek büyüyor ve sonunda ciddi bir çatışmaya yol açacak gibi. Uzlaşıcı bir müşterek zemin/tanımlama bulamazsa, AABF’nin bölüneceğini söylemek kehanet olmaz.

Çok uzaklara gitmeye gerek yok, arşivleri karıştırmayacağım. Sadece, son 2 aydan iki örnek vereceğim:

AABF MUHARREM MATEMİNİ ANIYOR!

Alevilerin ve tüm Ehlibeyt seven Müslümanların matem ayı olan Muharrem yasımızda AABF bir bütün olarak bu dönem içerisinde yapılan ibadetlere katıldı ve hep beraber dualar edildi.

AABF merkezine birkaç km mesafedeki üyesi Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi açıklamasına göre: “Muharrem Ayının başlamasıyla Alevi Toplumu “Matem”e bürünür ve 12 günlük matemde Kerbela’da şehit düşen İmam Hüseyin ve 72 yoldaşı için gönül rızalığına ve samimiyete dayalı, nefsini islah etmesi, Kerbela’da Şehid-i Şüheda’nın aç ve susuz kalması gibi onların halinden anlaması için Matem Orucu tutarlar.”

Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi’nden yapılan açıklamada önemli bir de vurgu var: “İmam Sadık’ın dediği gibi: Her Yer Kerbela, Her Ay Muharrem, Her Gün Aşure.”

Kerbela’da şehit düşen İmam Hüseyin bilindiği gibi İslam peygamberi Hz. Muhammed’in torunu idi. İmam Hüseyin İslam ile bir ihtilafı nedeniyle değil, tersine İslam’ı kendi egemenliklerine almak isteyen Muaviye’ye direndiği için katledildi. İmam Cafer Sadık da, Hz. Muhammed’in dördüncü kuşaktan torunu ve 12 İmamların altıncısıdır.

Eğer, İslam tarihinin en acı veren ve aynı zamanda en derin olayını anıyorsanız, doğal olarak herkes sizi İslam içinde görecek ve tanımlayacaktır. Nitekim, Alman Piskoposlar Konferansı’na bağlı “Dinlerarası Diyalog Komisyonu” başkanı Piskopos Dr. Georg Bätzing de konuyu bu şekilde anladığı için, AABF’ye, Hz. Muhammed’in torunu İmam Hüseyin’in katlinden dolayı üzüntülerini bildiren bir bildiri göndermiş. AABF de içeriğinde sakınca veya tezat görmemiş olacak ki, kendi resmi sitesinde yayınlamış.

Dünyada başka bir dinin ritüellerini benimseyen ve uygulayan bir inanç olmadığından hareketle, AABF’nin İslam dini dairesi içerisinde gerçekleşmiş bu katliamı anmasını, bu günlerde ibadet yapmasını kendisini kurumsal anlamda İslam içi olarak tanımladığı şeklinde anlayabilir miyiz?

Ne yazık ki, hayır! Çünkü, AABF yöneticilerinin kafası o kadar karışık ki, Eylül başında yaptıklarını ay sonunda inkâr edebiliyorlar.

 

HÜSEYİN MAT’A GÖRE ALEVİLİK İSLAM DIŞI!

Nitekim, 25 Eylül 2019’da Evrensel gazetesinin sitesinde yayınlanan ve söyleşiyi yapan Yücel Özdemir’in Alman devletinin oluşturduğu ve Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı benzeri olan Alman İslam Konferansı (Deutsche Islam Konferenz – DIK) içinde AABF’nin de yer aldığını belirtmesi üzerine Hüseyin Mat tam olarak şunları söylüyor: “Biz kurum olarak İslam zirvesine gözlemci olarak katılıyoruz. Çünkü biz bir İslam kurumu değiliz.”

Öncelikle hemen belirteyim ki, “gözlemci olarak katılıyoruz” ifadesi kesinlikle doğru değil. Hüseyin Mat bu bilgi ile insanları açıkça yanıltıyor. Gerçek şu ki, AABF DIK’in tam üyesidir. Gözlemci statüsü yoktur. Katılımcıdır. Hem de ilk kurulduğu 2006 yılından bu yana!

DIK’e 2006’da katılan kurucu örgütler ve temsilcileri şunlardır:

  • Sadi Arslan (DİTİB)
  • Ayyup Axel Köhler (ZMD
  • Mehmet Yılmaz (VIKZ)
  • Ali Kızılkaya (IRD)
  • Ali Ertan Toprak (AABF)

Bu bilgilere ulaşmak için uzun boylu çabalamaya gerek yok. DIK internet sitesinde zaten var. AABF Başkanı Hüseyin Mat’ın bu gerçeği neden gizlemek istediği kendi cevaplaması gereken bir konudur. Burada niyet okuması yapmak istemiyorum.

Ancak, “Biz İslam kurumu değiliz”, vurgusunun, aynı zamanda “biz (Alevilik) İslam dışı(yız)dır”, anlamına geldiğini ve Aleviler arasında bir süredir var olan tartışmada başkanın açıkça ve tek yanlı olarak bir görüşün temsilciliğini üstlendiğini söyleyebilirim.

Bunun anlamı ise şudur: eğer Aleviler arasında süregiden tartışmalarda en üst sevide taraf olan bir kişi, diğer kimliksel tanımlamaları benimseyenleri temsil etme hakkını kaybetmiş veya rızasıyla bu temsilden vaz geçmiş demektir.

O halde, Hüseyin Mat’ın şu an itibariyle, sadece Aleviliği İslam dışı tanımlayanların temsilcisi olduğunu ve diğer Alevileri temsil edemeyeceğini söylemek, doğru olur.

Mat’ın DIK’te bulunmakla ilgili bize anlatamayacağı sıkıntıları olduğu çok açık. Ama, kendisine buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Bu sıkıntıları DIK’e göndereceği ve bundan böyle DIK’in parçası olmayacaklarını bildiren bir yazı ile çözebilir. O zaman DIK resmi sitesinde AABF’yi tanıtan şu cümleler de doğal olarak geçersiz hale gelecek ve kaldırılacaktır:

“Alevitische Gemeinde Deutschland e.V.

(türkisch: Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, AABF)

Von den circa 500.000 Aleviten in Deutschland, die rund 13 Prozent der hier lebenden Muslime ausmachen, sind etwa 10 Prozent in religiösen Vereinen organisiert. Zudem bezeichnen sich zwei Drittel der Aleviten in Deutschland selbst als Muslime (DIK-Studie Muslimisches Leben in Deutschland MLD, 2009). Die Alevitische Gemeinde Deutschland e.V. (AABF) tritt als Dachverband von 120 alevitischen Ortsgemeinden in Deutschland auf.” (03.10.2019 tarihinde alındığı yer:

http://www.deutsche-islam-konferenz.de/DIK/DE/DIK/01_UeberDieDIK/03%20Verbaende/dik2014teilnehmer-node.html)

Almanca bilmeyenlere çevirelim: Almanya’da yaşayan MÜSLÜMANLARIN % 13’üne tekabül eden yaklaşık 500.000 ALEVİNİN yaklaşık % 10’u derneklerde örgütlenmiş. Bununla birlikte Almanya’daki Alevilerin 3/2’si kendilerini Müslüman olarak tanımlıyormuş. (DIK’in 2009’da yaptırdığı bir araştırmaya göre) AABF Almanya’da örgütlü 120 Alevi derneğinin çatı örgütüymüş.

Bir kurum başkanı bir yerde farklı, başka bir yerde daha farklı davranıyor veya konuşuyorsa, ya kendisinde sorun vardır, ya da izlediği yolda. Mat’a bizim söyleyeceğimiz sadece uyarıdır: bu yol, yol değil. Bu tutumunuzla AABF’yi bölünmeye doğru götürüyorsunuz!

Buradan Hüseyin Mat’a dürüst ve şeffaf olma çağrısı yapıyorum: Eğer, DIK araştırmasına göre Alevilerin sadece 3/1’ine tekabül eden ve kendilerini Müslüman olarak tanımlamayan kesimi temsil ediyor iseniz, ki bu kendi ağzınızdan çıkan sözdür, o halde derhal DIK’i terk edin. Alevilerin 3/2’sini yani; ezici çoğunluğunu, yani; kendilerini Müslümanlık içinde tanımlayanları temsil etmediğinizi kendi sözlerinizle ikrar etmiş bulunuyorsunuz.

Bırakın insanları yanıltmayı, herkes kendi yoluna gitsin!

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.