Cumhuriyet Yolunda Bir Durak: Urla

Cumhuriyet Yolunda Bir Durak: Urla

ABONE OL
12:00 - 30/06/2025 12:00
Cumhuriyet Yolunda Bir Durak: Urla
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir Kıyı, Bir Lider, Bir Sevda…

Ege’nin girintili kıyılarında, deniz kokusu ve zeytin dallarının hışırtısıyla sarılı, tarih boyunca biriktirdiği binlerce anıyı taşıyan bir kasabadır Urla. Antik çağların İyonya’sından Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyet’in aydınlık sabahlarına uzanan bu topraklar kültür, direniş ve yeniden doğuşun izlerini taşır.

Yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Urla, 20. yüzyılın başlarından itibaren köklü tarihiyle beraber Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün uğrak noktalarından biri olmasıyla ayrı bir önem taşır. Gerek askeri görevler esnasında gerek genç Cumhuriyet’in ideallerini Anadolu’nun dört bir yanına taşıdığı yolculuklar sırasında Mustafa Kemal Paşa, uğradığı Urla’nın tarihine derin izler bırakır. Buradaki adımları, yalnızca bir liderin güzergahını değil, halkla kurduğu derin gönül bağını da temsil eder.

URLALILARIN BİTMEYEN SEVGİSİ

Urla’da Atatürk, bir lider olmanın ötesine geçmiştir. Onun ismi, bu kıyılarda kurtuluşu, devrimi, çağdaşlığı ve aydınlık bir geleceği çağrıştırır. Urla’ya her gelişinde, sokaklar coşkuyla dolup taşar, meydanlar umutla aydınlanırdı. Karşılamalarındaki içtenlik, halkın bakışındaki bağlılık ve gençlerin gözlerinde ışıldayan gurur, bu kasabanın ona duyduğu sevginin en canlı yansımalarıydı. O günlerden bugüne Urlalıların Cumhuriyet’in Kurucu Lideri’ne duyduğu sevgi, zeytin ağaçları gibi sağlam kökler saldı, deniz gibi derinleşerek kasabanın ruhuna işlendi. Bu bağlılık nesiller boyu bir yaşam biçimine dönüştü. Her kuşak, Atatürk sevgisini kendi diliyle yeniden yorumladı, kimi bir şiirde, kimi bir marşta, kimi de sessizce yüreğinde taşıdığı minnetle…

İLK BULUŞMA: 1905

Çağdaş Türkiye’nin Önderi ile Urla’nın yolları ilk kez 1905’te kesişir. Henüz genç bir subayken Şam’a sürgüne gönderildiği sırada, Urla Karantina Adası’nda kısa süreli bir bekleyiş yaşar. Çünkü dönemin şartları gereğince gemi yolculuklarında, Urla Karantina Adası’nda karantinaya girmek zorunluluktu. Osmanlı Devleti zamanında veba, tifo, tifüs gibi ölümcül hastalıkların yayılmasını önlemek için 1865’te inşa edilen, ABD ile Hırvatistan’dakilerle birlikte günümüzde dünyada kalmış 3 karantina adasından biriydi Urla Karantina Tahaffuzhanesi. Başka ülkelerden Osmanlı topraklarına deniz yoluyla gelen misafirler ve hacdan dönen vatandaşlar gemilerden indirilerek filikalarla tahaffuzhaneye taşınır, buradaki banyolarda temizlenir, kıyafetleri ve eşyaları da buharlı kazanlarda sterilize edildikten ve adada belli bir süre bekletildikten sonra Osmanlı topraklarına alınırlardı.

ZİHNİNDE KALAN İZMİR: YABANCILARIN RIHTIMI

Sürgün günlerinin burukluğuna rağmen, Urla Karantina durağı Kurmay Yüzbaşı genç Mustafa Kemal’in zihninde derin izler bırakır. Türkiye’nin bu topraklardan başlayarak nasıl ayağa kalkacağını düşünür. O günleri daha sonra şöyle ifade eder:

“Benim İzmir’i ilk gördüğüm gün, okuldan çıkarılarak sürgün yerine gittiğim gündür. Bu güzel memlekette, sürgüne giderken birkaç saat geçirmiştim. O zaman bu güzel rıhtımı, baştanbaşa, bize can düşmanı olan yabancı milletlerden olanlarla dolu görmüştüm. O zaman karar vermiştim ki; İzmir, gerçek asil ve soylu Türk İzmirlilerden gitmiştir; fakat ne acıdır ki, o tarihte gerçeği açıklamama imkan yoktu.”

1907 yılında ise Şam’dan Selanik’e giderken tekrar Urla’ya uğrar. Bu ziyaretler sırasında askerlik ve görevleri nedeniyle kısa süreli de olsa, o dönemin sosyal ve siyasi atmosferini yakından takip eder, halkla bağlar kurar.

SAVAŞ YILLARI VE MEKTUPLARLA GELEN BAĞ: 1911 VE 1913

1911’de Libya’da Derne ve Tobruk’un İtalyan işgaline karşı görev alırken, vatan toprağını savunmak amacıyla gizli görevle geçerken Urla’ya bir kez daha uğrar. Bu ziyaretinde, yakın dostu Salih Bozok’a yazdığı “Urla Karantinasında Bir Rus Vapurundan” başlıklı mektubunda, kurtuluşun fedakarlık gerektirdiğini vurgulayarak, “Vatanı kurtarmak için şimdiye kadar olduğundan ziyade gayret ve fedakarlık zorunludur.” diye yazar.

1913’te Trablusgarp’tan dönerken tekrar uğradığı Urla, savaş sonrası toparlanma sürecine tanıklık ediyordu. Dr. Şükrü Şenozan’ın anılarında, Binbaşı Mustafa Kemal’in bu ziyarette de bölge halkıyla sıcak ilişkiler kurduğunu ve halkın ona duyduğu bağlılığın ne kadar derin olduğu anlatır.

TEHLİKE KARŞISINDA GERİ ADIM ATMAYAN LİDER

Cumhuriyet’in ilanından sonra yapılan Urla ziyaretleri artık farklı bir anlam taşımaktaydı. 15 Haziran 1926’da İzmir’de kendisine yönelik bir suikast girişimi açığa çıkarıldığında, Vali Kazım Dirik’in “şehre gelmeyin” önerisine rağmen, Gazi 16 Haziran’da İzmir’e gelir ve milletine şöyle seslenir:

“Benim naciz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

URLALILAR TARAFINDAN COŞKUYLA KARŞILANIR

30 Haziran 1926’da Başbakan İsmet İnönü ve İzmir Valisi Kazım Dirik ile birlikte Çeşme’ye gitmek üzere yola çıkan Ulu Önder’in ilk durağı Urla olur. Urla’nın Atatürk’le özdeşleşen en önemli buluşması, işte bu tarihte gerçekleşen ziyarettir. Çağdaş Türkiye’nin Önderi, Urlalılar tarafından Urla-İzmir yolu başında büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılanıp, yolun sağ ve soluna biriken kalabalığın coşkun sevgi gösterileri altında Urla Cumhuriyet Meydanı’na gelir. Burada halkı selamladıktan sonra tüm ziyaretlerinde olduğu gibi, Belediye ve Türk Ocağı’nı ziyaret eder. Ardından onuruna verilen Türk Ocağı’nda (Mahfel) ziyafeti sırasında Urla Belediye Başkanı Atıf İnan’ın konuşması Atatürk’ü derinden etkiler ve Gazi şu sözlerle karşılık verir: “Urlalılar, siz hepiniz belediye başkanı olabilirsiniz. Bu genç adamı Ankara’ya gönderin.”

Urlalı gençlere de hitaben şöyle seslenir:

“İnkılap dahilen ve haricen pek çok şeylere muvaffak olmuştur, fakat daha vazifemiz bitmemiştir. Gençliğin pek çok çalışması lazımdır. Bu noktaya nazarı ehemmiyetinizi celp ederim.”

CUMALI: ATATÜRK’Ü URLA’NIN GİRİŞİNDE KARŞILAYAN ÇOCUK BENDİM

O günlerin tanığı olan Türk edebiyatının önemli isimlerinden Necati Cumalı, beş yaşındayken yaşadığı bu mutlu günü şöyle anlatır:

“Sonunda o gün geldi. Bayraklarla donatıldı evler; pencereler. 1926 yılıydı. Beş yaşındaydım. Urla’nın o uzun, ılık güz aylarında mıydı, yoksa erken gelen baharında mı, hatırlamıyorum, sadece açık güneşli bir gün var belleğimde… Küçücük adımlarla Cumhuriyet Alanı’na ulaştım. Kadın, erkek Urlalılar sarmıştı alanın dört bir yanını. Alanın İzmir girişine karşı kaldırımda dizilenlerin ayakları arasına karıştım. Boyumun ancak dizlerini bulduğu adamların bakışları, İzmir girişine dikilmişti. Derken alkış, yaşalar, gözyaşları arasında Gazi göründü. Nasıl olduysa, koptum başımın üstünde dikilen o dağ gibi adamların ayakları arasından. Alanı koşa koşa geçtim. Kollarımı açarak Atatürk’e doğru atıldım. Mustafa Kemal Paşa halkı selamlarken göğsü üstünde şapkasını tuttuğu eliyle durdurdu korumalarını, (Bırakın) dedi. Adımı, kimin oğlu olduğumu sordu. Şivem bozuktu. Rumeli şivesiydi. Karşılıklarımı dinlerken gülümsedi. Saçımı okşadı. Babamı tanıyıp tanımadıklarını sordu; kendisini karşılayan Urlalılara. Tanıdılar. Evime götürmelerini buyurdu. Eve dönerken Bekir Ağabey gurur duyuyordu beni kucağında taşımakla. Atatürk’ü Urla’nın girişinde karşılayan çocuk bendim.”

Urla’daki temaslarının ardından 30 Haziran’da Çeşme’ye geçen Atatürk, 8 Temmuz’da İzmir’e dönüş yolunda rotasını yine Urla’ya çevirir. Atatürk’ün bu ziyaretleri sadece siyasi birer durak değil, halkla bütünleşmenin, Cumhuriyet değerlerinin Anadolu’da kök salmasının canlı örnekleri olur.

1934: SON ZİYARET

Urla’ya son ziyareti 9 Nisan 1934’te gerçekleşir. Manisa’dan Menemen’e, oradan Foça’ya geçen Gazi, Uzunada’daki denetimlerin ardından aynı vapurla İzmir’e dönerken Urla’ya da uğrar. 1934 ziyareti, Ulu Önder’in artık Cumhuriyet’in pek çok temel reformunu hayata geçirdiği, ülke yönetiminde yeni bir döneme girdiği yıllara denk gelir. Artık Cumhuriyet’in temel taşları yerine oturtulmuştur. Halkın ve yerel yöneticilerin gösterdiği ilgi, önceki ziyaretlerden daha da yoğun ve duyguludur. Bu kısa ziyaret, bir nevi vedaya benzer. Sessiz, ama anlamlı. Urla kıyılarına son kez bakan Çağdaş Türkiye’nin Önderi, belki de geçmişin sıcak anılarını son kez yüreğinde hissederek halkını selamlar.

URLA’DA YAŞAYAN MİRAS

Günümüzde Urla, Gazi Mustafa Kemal’in hatırasını ve Cumhuriyet mirasını gururla yaşatıyor. Onun ziyaretlerinin, kurduğu Cumhuriyetin ve sonsuzluğa yürüyüşünün yıl dönümlerinde düzenlenen törenler, meydanlarda yankılanan marşlar, gençlerin gözlerinde parlayan umut, Urlalıların Atatürk’e olan sevgisinin ne kadar derin olduğunu ve ne denli canlı kaldığını gösterir. Ulu Önder’in ziyaret ettiği yerlerde bulunan küçük müzelerde, fotoğraf ve belge sergileri, onun Urla’ya olan bağlılığını gelecek nesillere aktarmaya çalışılır.

HER DEFASINDA HATIRLATIR: “EN BÜYÜK ESERİM, CUMHURİYET’TİR

Atatürk yalnızca bir lider değil, kıyılardan kırsala, yüreklerde yürüyen bir devrimdi. Urla’ya yaptığı ziyaretler, sadece bir yolculuk değil, halkla kurduğu bağın, Cumhuriyet’e duyulan sevginin ve bir milletin dönüşümünün sembolüydü. Ve tam 99 yıl önce, 30 Haziran 1926’da Büyük Önder’in adımlarıyla aydınlanan bu kıyı, hala o aydınlık yürüyüşün izlerini taşır. Kimi zaman bir okul bahçesinde, kimi zaman bir çocuğun gözlerinde, kimi zaman da sabaha karşı sahilde esen o hafif rüzgarda. O rüzgar ise hala şunu fısıldar: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”

Ve sanki bir gölge gibi aramızdan geçer, Urla’nın taş sokaklarında sessizce yürür, çocukların saçlarını okşar, gençlerin gözlerine umut, yaşlıların yüreğine huzur bırakır ve her defasında hatırlatır: “En büyük eserim, Cumhuriyet’tir.”

Çünkü biliriz ki, yalnız geçmişin değil, geleceğin de teminatı olan o eser, bugün hala sokaklarda solunan bir nefes, kalplerde çarpan bir inanç ve her neslin yüreğinde yankılanan bir görev çağrısıdır.

Bu haberde yer alan görseller ve bazı arşiv bilgileri, Urla Belediyesi Kent Tarihi ve Arşivi Kurumu (UKTA) ile Karantina Adası Müdürlüğü’nün katkılarıyla hazırlanmıştır. Atatürk’ün Urla’daki izlerine dair daha fazla bilgiye UKTA arşivlerinden ulaşılabilir. Katkıları için teşekkür ederiz.

Fulya OMAÇ – Urla / İZMİR

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP