1975 eylülünden 1977 ekimine değin Bursa Anadolu Lisesi’nde Türkçe öğretmeniydim.

70’li yıllar sağ-sol kavgasının en şiddetli biçimde yaşandığı yıllardı.

Türkiye’de; bir ikisi dışında eğitim enstitülerinin tamamını ele geçirmişti Milliyetçi Hareket Partisi.

Ele geçirdiği enstitülerden biri de Bursa Eğitim Enstitüsü’ydü.

Bursa Millî Eğitim Müdürlüğü enstitünün Türkçe bölümünün son sınıf öğrencilerinin 1 hafta süren uygulamalarını Bursa Anadolu Lisesi’nde yapmalarına karar vermişti.

Okulumuzun müdürü, çok saydığım ve rahmetle andığım Nadir Gezer’di.

Çağırdı beni odasına ve millî eğitim müdürlüğünün kararını ve enstitü öğrencilerinin bu bir haftalık uygulamaları sırasında benim sınıflarımda da ders vereceklerini söyledi ve ekledi:

„Sorun çıkarmamanı rica ediyorum senden.“

Sorun çıkarmayacağımı, ama; uygulama öğrencilerinin benim sınıflarıma boyunlarında bozkurt ya da üç hilalli kolyeler, bozkurt ya da üç hilalli rozetleriyle girmelerine izin vermeyeceğimi söyledim.

Nadir Bey benim bu kararlılığımı anlayışla karşıladı ama, çok da sevinmedi.

Her şeye karşın benim bu kararlılığımı uygulama öğrencilerini okulumuz getiren uygulama öğretmenine söylemiş.

Adını bilmediğim, o gün de adının ne olduğunu sormadığım o öğretmen bana geldi ve:

„Öğrencilerimizi sınıflarınıza; görünür biçimde taşımaları durumunda, bozkurt ya da üç hilal kolyeli, bozkurt ya da üç hilal rozetli olarak sınıflarınıza almayacağınızı söylemişsiniz. Bu durum sizi aşar!“ dedi.

Ben;

„Sınıf öğretmeni benim. Ben izin vermediğim sürece, kim olursa olsun, siyasî kimliğini açığa vuran herhangi bir işaretle sınıfıma giremez. Konunun beni aşıp aşmayacağını kolyeleri ve rozetleri açıkta olan öğrencilerinizi sınıfa almadığımda siz de göreceksiniz. “  dedim o öğretmen.

Konu; eğitim enstitüsünün müdürü tarafından Bursa’daki ortaöğretim okullarının müdürler toplantısına taşınmış.

Enstitü müdürü, beni hiç tanımamasına karşın, önyargılı ve hakaretler içeren bir konuşmayla suçlamış beni.

O bunu yaparken, toplantının yapıldığı Bursa Kız Lisesi Müdürü Sayın Melahat Çakır; enstitü müdürünün konuşmasını

„Burada olamayan ve kendisini savunma hakkı bulunmayan bir öğretmen bu denli hakaretler içeren suçlamalarınıza izin veremem.“  diyerek kesmiş.

Toplantıda yaşananları okul müdürüm Nadir Gezer iletti bana.

Konu; Bursa Millî Eğitim Müdürü tarafından valiliğe aktarılmış.

Değerli müdürüm, saygı ve rahmetle andığım Nadir Gezer aranmış valilikten.

Arayanlar müdürüme;

„Öğretmen Hasan Arslan uygulama süresince 15 gün raporludur. Raporunu okulunuza göndereceğiz. Kendisini bilgilendirin ve uygulama süresince evde kalmasını sağlayın.“ demişler.

Sözün özü:

Konu beni aştı ve enstitü öğrencileri uygulamalarını bizim okulda yaptılar.

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yaşanılan bozkurt işareti olayı nedeniyle, hani neredeyse yarım asır önce bu yaşadıklarımı anımsadım yeniden.

Gazete yazılarım, genellikle ya da çoğunlukla siyasî içeriklidir.

Bu kez; hoşgörünüze sığınarak, değişik bir konu olsun istedim…