Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmede, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında planlanan kıymetli madenler anlaşması imzalanmadı. Görüşme sırasında Trump’ın sert sözleri ve Zelenskiy’nin erken ayrılması, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir krizin habercisi oldu.
Oval Ofis’teki görüşme, iki liderin karşılıklı sert açıklamalarıyla gergin bir atmosferde geçti. Trump, Zelenskiy’yi “Dünya Savaşı ile kumar oynamakla” suçladı ve Ukrayna’nın barışa hazır olmadığını dile getirdi. Trump’ın, “Bize ne hissedeceğimizi söyleme. Çünkü bunu belirleme yetkin yok. Şu anda çok kötü bir konumdasın. Elinde kart yok, ancak bizimle birlikte kart kazanmaya başlarsın” ifadelerini kullandığı öğrenildi.
Görüşmenin gerginleşmesi üzerine Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Oval Ofis’ten planlanandan önce ayrıldı. Beyaz Saray önünde bekleyen araca binerek hızla uzaklaşan Zelenskiy’nin yüzündeki gerginlik kameralara yansıdı.
Trump’ın, Ukrayna’dan Amerikan yardımları karşılığında kıymetli madenler konusunda taviz vermesini talep ettiği iddia ediliyor. Ayrıca Trump, Ukrayna’nın savaşı başlatan taraf olduğunu öne sürerek Zelenskiy’yi zor durumda bıraktı. Daha önce Zelenskiy için “diktatör” ifadesini kullanan Trump, Ukrayna lideriyle arasındaki mesafeyi bir kez daha net bir şekilde ortaya koydu.
Bu gelişmelerin ardından Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya desteğinin devam edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor. Zelenskiy’nin Washington ziyaretinin Ukrayna’yı yeniden diplomaside etkili bir aktör haline getirebileceği düşünülüyordu. Ancak yaşanan kriz, tam tersi bir sonuç doğurdu.
Öte yandan Almanya, Ukrayna’ya olan desteğini sürdüreceğini açıkladı. Berlin yönetimi, Ukrayna’nın savunmasını güçlendirmek için askeri ve ekonomik yardımlara devam edeceğini belirtti. Alman hükümet
yetkilileri, “Ukrayna yalnız değildir, Avrupa’nın güvenliği için bu destek hayati önem taşıyor” açıklamasında bulundu.
Trump yönetimi, yalnızca dış politikada değil, Amerikan iç siyasetinde de büyük değişiklikler yapıyor. Başkan Trump, devlet kurumlarında büyük çaplı bir tasfiye sürecine girmiş durumda. Önemli bürokratları görevden alarak yerlerine kendi politik çizgisine uygun isimleri getiren Trump, Amerikan yönetim sisteminde köklü bir değişim yaratıyor.
Bu sürecin, ABD’nin iç istikrarı ve dış politikasına uzun vadeli etkileri olacağı düşünülüyor. Uzmanlar, bu değişim sürecini Franklin D. Roosevelt dönemindeki reformlarla kıyaslarken, Trump’ın daha çok küçülme ve yeniden yapılandırma politikalarını benimsediğini belirtiyor.
Son dönemde ABD ve Rusya arasındaki temaslar artmış durumda. İstanbul, Londra ve Washington’da gerçekleşen görüşmelerde, tarafların Ukrayna konusunda Avrupa’yı sürece dahil etmeden anlaşmaya çalıştığı iddia ediliyor. ABD’nin, Ukrayna’yı devre dışı bırakarak Rusya ile doğrudan müzakereler yürütmesi, Avrupa’nın rahatsızlık duyduğu bir konu haline geldi.
Bu gelişmeler ışığında Avrupa, kendi savunma işbirliğini güçlendirmek için yeni adımlar atıyor. Fransa, Almanya ve Polonya’nın başını çektiği Weimar Üçgeni girişimi genişletilirken, İtalya, İspanya ve İngiltere’nin de dahil olduğu yeni bir Avrupa savunma gücü oluşturulması gündemde.
Ancak Avrupa’nın Ukrayna’ya askeri destek sağlamak için ABD’nin askeri gücüne ihtiyaç duyduğu gerçeği değişmiyor. ABD ve Avrupa’nın birlikte hareket etmemesi halinde Ukrayna’nın geleceğinin daha da belirsiz hale geleceği ifade ediliyor.
Sonuç olarak, Beyaz Saray’daki bu kritik görüşme, yalnızca ABD-Ukrayna ilişkilerini değil, küresel dengeleri de derinden etkileyebilecek bir gelişme olarak yorumlanıyor.
Temel Işık/ha-ber.com
ALMANYA
13 dakika önceALMANYA
1 saat önceALMANYA
1 saat önceGÜNCEL
1 saat önceALMANYA
5 saat önceALMANYA
6 saat önceALMANYA
6 saat önce