”Almanya’da okumamak lükstür”

”Almanya’da okumamak lükstür”

ABONE OL
16:35 - 16/06/2019 16:35
”Almanya’da okumamak lükstür”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 
”Almanya’da okumamak lükstür”

Veli Karakaya, “İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun verdiği işsizlik yardım parası çalışan insanlardan kesilen paralardan oluşur. Eli ayağı tutan kimselerin, bilhassa gençlerin bu paralarla geçinmeyi alışkanlık haline getirmeleri çok ayıptır“ dedi.

Veli Karakaya 13.12.1962 yılında Denizli/Yatağan Kasabasında dünyaya geldi. İlkokulu Denizli’de, ortaokulu Yatağan Kasabasında Liseyi Denizli’de okudu.
1979 yılında Bremen’e ailesinin yanına geldi. 1983 yılında Berlin Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği okumaya başladı. Daha sonra bölüm değiştirerek aynı Üniversite’de Uçak ve Uzay Bilimleri Mühendisliği okudu ve 1991 yılında mezun oldu.

1987- 1991 yılarında Yrd. Asistan olarak Teknik Üniversitesi’nde, 1990-1992 yıllarında BAM’da (Bundes Anstalt- für Material Forschung und Prüfung) ta asistan olarak çalıştı.

Bu arada mesleğinde doktora çalışmasına başladı ama bazı nedenlerden dolayı doktora çalışmasını yarıda bırakarak iş hayatına atıldı ve 1992 yılında kendisine ait Araba Hasar Tespit bürosunu açtı ve böylece serbest iş hayatına merhaba dedi. 1995 yılında GTÜ’de staja başladı. Stajdan sonra, gerekli olan devlet imtihanının da verdi ve halkımızın yaygın olarak söylediği şekliyle tüfçülüğe başladı: Yani; araçların fenni muayenelerini yapmaya başladı.

2000 yılında kendine ait Araç Muayene İstasyonu’nu da açan Karakaya bugün itibariyle yedi kişilik uzman ekibiyle birlikte iş hayatına devam etmektedir.

Aynı zamanda 2001 yılından itibaren ek iş olarak emlak alım satım işleriyle de uğraşmaya başlayan Veli Karakaya evli ve iki çocuk babasıdır.

Almanya’da okumuş ve hayata atılmış bir iş adamı olarak Türk gençlerine tavsiyeleriniz neler olur?

Karakaya: Okumak isteyen herkese Almanya imkân sağlamakta ve onları vasıfsız bir insan olmamaları için teşvik etmektedir. Bundan dolayı aslında Almanya’da okumamak lükstür, okumak değil. Ben derim ki imkân açısından sıkıntının söz konusu olmadığı Almanya’da gençler ne pahasına olursa olsun mutlaka okumalıdırlar. Tabii ki öncelikli hedef Üniversite olmalıdır. Olmadıysa mutlaka bir meslek okulu bitirilmelidir. Her Türk genci bu topluma ve bu devlete bir borcunun olduğunu bilmeli ve bu bilinçle yetişmelidir. Ve benim o genç arkadaşlarım yaşadıkları ülkeye hizmet etmek için canla başla çalışmalıdırlar. Genç yaşlarında asalak olarak yaşamamalıdırlar, asalak olarak yaşamak bir Türk gencine yakışmaz.

Bir de sorumluluk açısından meseleye yaklaşacak olursak neler söylenebilir?

Karakaya: Burada yaşayan herkes ve özellikle gençler, yaşadıkları ülkenin ve toplumun kendisine olan güvenini istismar etmemelidirler. Bu ülkede yaşayan herkes vergisini vermeli, askerliğini yapmalı, hangi konuda yeteneği varsa kendisini ülke hizmetinde oraya kanalize etmelidir. İş ve işçi Bulma Kurumu’nun verdiği para çalışan insanlardan kesilen paradır. Eli ayağı tutan kimselerin bu paralarla geçinmesi çok ayıptır.

Mesleğini yapan, iş aradığı halde gerçekten bulamayan iyi niyetli kimselere, gençlere değildir benim sözüm.

Onurlu bir yaşam, insanın kendisine hizmet edenlere hizmet etmesiyle mümkün olur. Onurlu bir yaşamın ön şartı donanımlı olmaktır. Onurlu bir duruşun ön şartı ise, şartlar ne olursa olsun asalak olarak yaşamamaktır. Bu bakımdan gençler önce kendilerini ciddiye almalıdırlar. Şunu unutmamak gerekir; kendisine saygısı olmayanın başkasına hiç saygısı olmaz.

Gençlerimizde eksik olarak neleri görüyorsunuz?

Karakaya: Bizim olmazsa olmazlarımız vardır, bunlardan taviz verilmemelidir. Kaliteyi artırmak, derinliğimizi artırmak istiyorsak dilimizi iyi bilmek gerekir insan ne kadar kelime biliyorsa o kadar düşünebilir. Kendisine kıymet veren adam yerine koyan herkes bildiği kelime kadar adamdır, kıymetlidir. İyi bir Türkçe, artı, yaşanılan toplumun dili insanımıza kalite kazandıracaktır. İkinci sırada tarihimiz gelir. Sadece Türk tarihi değil Uygarlıklar tarihi bilinebildiği kadar bilinmelidir. Hangi zamanda nerelerde, nasıl yaşadık bunun adının konulması gerekir. Üçüncü sırada da dinimiz ve onun getirdiği yüce kurallar gelir. İyinin kötünün, güzelin çirkinin tespitinin yapılması ve ahlaki kuralların içselleştirilmesi şarttır.

Bu hedefleri gençlerimizin mutlaka yakalaması gerekir. Sorumluluk almadan başarıya ulaşılmaz. Ancak burada sorumlulukların paylaşılmasından söz edebiliriz. Aile ve sivil toplum örgütleri elele vererek birlik ve beraberlik içerisinde bu işi yapmalıdırlar. Bu bir zorunluluktur. Gençlerimizin içinde bulunduğu kötü durum hepimizin malumudur. Olmazsa olmazlarımız konusunda ne kadar duyarlı davranılırsa, gençlerimiz o oranda kalite kazanacaktır. Bu işler konuşmakla olmuyor. Oturduğu mecliste mangalda kül bırakmayanlar kendilerinin samimiyetini kontrol etmelidirler. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Allah hepimizi vicdanen müsterih olanlardan eylesin.

Röportaj: Rüştü Kam
Tashih: Hüseyin Bozkurt

Bu röportaj Mocca Dergisi’nde 20. sayısında yayınlanmıştır.

ha-ber.com


Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


    HIZLI YORUM YAP