Gazeteciler Neden Hep Hedefte?

Gazeteciler Neden Hep Hedefte?

ABONE OL
23:12 - 25/06/2025 23:12
Gazeteciler Neden Hep Hedefte?
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’de sabah erken saatlerde yapılan ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamalar artık olağan hale geldi. Üstelik bu durum sadece siyasetçileri, belediye başkanlarını, sivil toplum temsilcilerini değil; en çok da gazetecileri hedef alıyor. Sorgusuz sualsiz gözaltılar, uzun tutukluluklar ve susturulan kalemler… Peki neden? Neden her kriz döneminde ilk olarak gazeteciler susturulmaya çalışılıyor?

Seyirci Kalan Toplum, Derinleşen Sessizlik

Basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Oysa bizler her geçen gün basının biraz daha nefessiz kaldığı, halkın ise tüm bu baskılara karşı sessiz kaldığı bir ortamda yaşamaya itiliyoruz. Toplumun büyük bir kısmı ya korkudan susuyor ya da olan biteni seyirci gibi izlemekle yetiniyor. Diğer yandan ekonomik kriz, geçim derdi, işsizlik ve umutsuzluk halkın belini iyice bükmüş durumda.

Din ve Vicdan Son Kalemiz Olmasın

Her ne kadar iktidarla halk arasındaki mesafe giderek artsa da, din ve vicdan gibi temel değerler toplumun hâlâ en sağlam dayanakları arasında yer alıyor. Ancak iktidar bu değerleri de zaman zaman kendi siyasal menfaatleri doğrultusunda kullanmaktan çekinmiyor. Toplumu bir arada tutan bu manevi unsurların araçsallaştırılması, kutuplaşmayı daha da derinleştiriyor.

Muhalefet Var Ama Yok Gibi

Baskıcı politikalar gün geçtikçe artarken, muhalefet cephesi de bu gidişata karşı etkili bir duruş sergileyemiyor. Mitingler yapılıyor, söylemler tekrar ediliyor ama halkın güvenini kazanacak, çözüm sunacak somut bir yol haritası ortada yok. Alternatifin eksikliği, iktidarın baskısını daha da güçlendiriyor.

“Egemenlik Milletindir” Ama Hangi Milletin?

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü, bugün ne yazık ki yalnızca resmi törenlerde hatırlanır oldu. Halk yorgun, yılgın ve en önemlisi de umutsuz. Yaşam sevinci yok oluyor, insanlar artık sadece günü kurtarmaya çalışıyor. Bu, bir toplumun çöküşünün en açık göstergesidir.

Kürt Açılımı mı, Siyasi Ömür Uzatma mı?

Son dönemde iktidarın Kürt politikası konusunda bazı temaslarda bulunduğu ve yeniden bir açılım süreci arayışı içinde olduğu gözlemleniyor. Elbette terörün sona ermesi hepimizin arzusu. Ancak bu girişimlerin barış için mi, yoksa siyasi ikbal için mi yapıldığı büyük bir soru işareti. Güvensizlik duygusu, çözüm sürecinin samimiyetini zedeliyor.

İktidarın Korkusu: Geleceksizlik

Cumhurbaşkanı, siyasi geleceğini güvence altına almak için her adımı dikkatle atıyor. Zira iktidardan düşmesi halinde yaşanabilecek bir siyasi sıkıntıların, onun için adeta bir deprem etkisi yaratabilir. Bu nedenle iktidar, her geçen gün daha otoriterleşiyor, daha da içine kapanıyor.

Alternatif Yoksa Umut da Yok

Bugün toplum, sadece iktidardan değil, muhalefetten de umudunu kesmiş durumda. Alternatif eksikliği, halkı karamsarlığa sürüklüyor. Demokrasi için, özgürlük için, adalet için yalnızca tepki değil; yeni bir fikir, yeni bir yol

ve yeni bir umut gerekiyor.

Basın Susturulursa, Gerçek de Susar

Basın özgür değilse, halk da özgür değildir. Gazeteciler hedefteyse, aslında hedefte olan gerçeğin kendisidir. Ve gerçek ne kadar bastırılmaya çalışılırsa çalışılsın, bir gün mutlaka su yüzüne çıkar. O güne kadar ise, her yazılan satır bir direniştir.

Temel IŞIK / ha-ber.com

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP